Yaklaşık 9 ay önce Sayın Cumhurbaşkanı tarafından “ne dedi, ne dedi…” ile başlayan, bugünlerde sayın sağlık bakanı tarafından tanımı, tarifi her ayın 15’inde yapılacağı iddia edilen hekimlere özlük haklarında iyileştirme formülü bir noktaya varmış gözükse de sahada kafalar eskisinden daha karışık…
Aralık 2021’de vaat edilenle bugün gelinen (tarifi imkansız) nokta 180 derecelik açıyla farklılık göstermekte, hekimler gözüyle.
Müjde olarak ilk açıklandığından bugüne geçen dokuz ayda, ülkemizde enflasyon yüzde 80’lerin üzerinde seyrederken döviz önce 18 ve 20 TL’ye çıktı, sırasıyla 10 ve 12 TL seviyesine indi, bugünlerde tekrar 18 TL’nin üzerinde görülmekte, akaryakıt, enerji fiyatları yüzde 200’lerin üzerinde çalışan, üreten, okuyan, esnaf ve sanayiciye can yaktırırken açıklanan özlük hakları iyileştirmesinin ne hekimlere ne de hekimliğin özüne dokunmadığı hekimlerin her geçen yurt dışına göçme arzusundan ve bu yıl açıklanan üniversite yerleştirmelerde tıp fakültesine yerleşen öğrenci sıralamalarından belli olmaktadır.
Yüzde 80’in üzerinde seyreden enflasyonun yarattığı rakamsal büyüklüğün etkisiyle uzman hekimlere 10 bin, asistanlara 7 bin 500, pratisyen hekimlere 5 bin lira gibi vaatler aslında 9 ay önceki alım gücünün çok gerisinde olduğu aşikardır…
Yine de hiç yoktan iyidir diyenler olabilir ve haklılardır, ancak açıklanan iyileştirme 1. basamak sağlık kuruluşlarında ve tıp fakültesinde çalışan hekimlerde (akademisyenler dahil) karşılık bulamayınca çalışma barışında kaosa neden olacaktır zamanla…
Geçici görev talepleri ya da motivasyon eksikliği gibi sorunlar yükün 2. ve 3. basamak sağlık kuruluşlarına yansımasına neden olacaktır…
Öte yandan tarifi yapılmakta zorlanan sözde beyaz reformla verildiği iddia edilen iyileştirmeler izin ve rapor döneminde gün sayısı kadar kesileceği, ve kanun marifetiyle müktesebata bağlanmaması nedeniyle kalıcılığı açısından hak sahiplerinde şimdiden kaygıya sebep olmuş vaziyettedir.
Hayata geçirilen sözde iyileştirmenin etkisi haftalar, aylar içinde netleşecektir, bizler de yorumlarımızı, tespitlerimizi ve öngörülerimizde oluşmuş olan hataları zamanın ruhu içinde güncelleyeceğiz.
Haziran ayında çıkarılan şiddet ve malpraktis kanunlarında tanıtım yapılırken yapılan göz boyamalarının pratiğe yansımadığını gördükçe son günlerdeki örneklerde büyük olasılıkla bu iyileştirmenin de akıbeti şimdiden belli gibi…
Şanlıurfa’da tehdit, ve darba maruz kalan, diplomasını yırtarak, mesleği bıraktığını açıklayan hekim kardeşimiz sosyal medyada karalanmasının yanında, darpçının ilk mahkemede serbest bırakılması ve devam eden malpraktis davalara örnek olarak önümüzdedir.
Günün sonunda özlük hakları, şiddet ve malpraktise yönelik iyileştirmelerde beklentilerimizin sözde değil özde karşılanacağı sağlığın her kademesinde işsiz kardeşlerimize kadrolarının verileceği basamaklar arası ve en önemlisi sağlıkta çalışanlar arasında çalışma barışının net tanımlarla sağlanacağı güzel günleri önümüzdeki 9 aylarda bekliyor, sağlıkta da gelsin gelmekte olan diyoruz.
Not: Güncel konu beyaz reform olduğu için yazdığım bu yazıdaki talepler, ekonomik ve sosyal açıdan zor günler geçirdiğimiz bu dönemde toplumun her kademesinde çalışan, üreten, okuyan vatandaşlarımız için de beklentimizdir, aynı duygularla…