Türkiye’nin eşsiz köşelerinden Pamukkale’de Hierapolis Antik Kenti’ndeki, dünyaca ünlü travertenlere komşu arazinin SİT statüsü mahkeme kararıyla düşürüldü.
Travertenlere sadece 500 metre mesafede yer alan 31 bin 704 metrekare arazinin sit alanından çıkarılmasına ilişkin ilk talep Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 20 Ekim 2017’de reddedildi. Çünkü tarla statüsündeki arazi Hierapolis Antik Kenti içerisinde kalıyordu.
Sözcü’nün haberine göre, arazi sahipleri durmadı, Koruma Yüksek Kurulu’na itiraz etti. Yüksek Kurul da 21 Şubat 2018 günü Bölge Kurulu’nun ret kararın doğru olduğuna ve kararın geçerli olduğuna karar verdi.
Arazi sahipleri istedikleri sonucu mahkemeden çıkardı. Denizli İdare Mahkemesi Koruma Kurulu’nun kararını iptal etti. Kültür ve Turizm Bakanlığınca İzmir Bölge İdare Mahkemesi’ne yapılan istinaf başvurusu da 2019 yılında reddedilince hukuki olarak yapacak bir şey kalmadı.
Mahkeme kararı doğrultusunda Bölge Koruma Kurulu 2. derece olan sit statüsünü 3. derece arkeolojik sit olarak değiştirdi. İlgili tapu müdürlüğünce taşınmazın tapu kütüğünde bulunan, “2. Derece Arkeolojik sit alanıdır” şerhinin silinerek, “Tamamı 3. Derece Arkeolojik sit alanıdır” şeklinde şerh konulmasına karar verildi.
Denizli İdare Mahkemesi’nin kararında alanın konumu itibariyle sağlıklı, çevresel özellikleri koruyan ve gözeten ve aynı zamanda bölgede zaman içinde çevredeki turizm alanlarının önemli bir cazibe merkezi haline getirilmesine katkı sağlayacak, olası çevreye uygun olmayan ve kaçak yapılaşmayı ortadan kaldıracak, sürdürülebilir bir doğal, tarihsel arkeolojik ve kültürel turizmi geliştirecek şekilde sit statüsünün yeniden ele alınmasının uygun olacağı belirtildi.
2577 sayılı idari yargılama Usulü Kanunu’nun 28. Maddesinde, “Danıştay bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye mecburdur.
Bu kapsamda itiraza konu kararın parselde belirlenen 2. derece arkeolojik sit statüsü yukarıda anılan mevzuat hükümlerinde belirtilen şartları karılamamakta ve anılan mahkeme kararında tanımlanan sit statüsü ile çelişki gösterdiği değerlendirilmektedir.