Bugün çocuklarımızı, gençlerimizi zehirleyen ve geleceğimizi bizden çalan bir beladan bahsetmek istiyorum.
Uyuşturucu…
Türkiye’de uyuşturucu sorunu her geçen gün büyüyor. Hükümet yetkilileri Türkiye’de uyuşturucuyla etkin mücadele edildiğini ısrarla savunsa da, yaptıkları açıklamaların satır aralarını okuyabilenler için çok önemli itiraflar da var.
Örneğin, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Haftada ortalama 5 bin uyuşturucu satıcısını veya imalat yapanı gözaltına alıyoruz” demişti. Soylu, ‘Uyuşturucunun kökünü kazıyacağız’ demek istemişti ancak açıkladığı rakam bu sorunun korkunçluğunu gözler önüne serdi adeta. Bu rakama göre yılda 260 bin uyuşturucu satıcısı, bilinen tabiriyle ‘torbacı’ yakalanıyormuş.
Bu rakamlar bile sorunun boyutu hakkında fikir vermeye yeterli. Nitekim Emniyet Genel Müdürlüğü de rakamları teyit etti.
Emniyet geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin 2021 Yılı Uyuşturucu Raporu’nu açıkladı. Buna göre uyuşturucu olayları 2021 yılında yüzde 35,5 artış gösterdi, 294 bin şüpheli yakalandı.
Uyuşturucu ile mücadelede 2021 yılı kamu harcamaları ise 2020 yılına oranla yaklaşık yüzde 27,2 artışla 2 milyar 340 milyon 421 bin 544 TL olarak gerçekleşti.
Bunlar İçişleri Bakanlığı’nın resmi verileri.
Bir de Avrupa Uyuşturucu Raporu’na bakalım.
Bu rapora göre Avrupa Birliği ülkelerinin tamamında 5,1 ton, Türkiye’de 13,4 ton eroin ele geçirildi. AB’de 4,7 milyon, Türkiye’de ise 11,1 milyon ekstazi tableti yakalandı.
Korkunç!
Türkiye’de, Avrupa Birliği’ne onlarca üye ülkenin toplamının 3 katına varan oranda eroin ve ekstazi ele geçirilmiş.
Raporda ayrıca ‘Afganistan, dünyanın en büyük yasa dışı afyon ve eroin üreticisidir. Son yıllarda, başlıca eroin kaçakçılığı güzergahları üzerinden Avrupa’ya gelen ve menşeinin Afganistan olduğu düşünülen rekor miktarlarda metamfetamin ele geçirilmiştir‘ ifadelerine yer verilmiş.
Afganistan’dan Türkiye’ye kaçak göçmenlerin nasıl girdiğini hatırlayalım. Yüz binlercesi sınırlarımızdan yürüyerek, kamyon kasalarında, güzel ülkemize geldi. Kimlik sorulmadı, sabıka kaydı incelenmedi.
Türkiye’yi uyuşturucunun transit noktasına getirenler sadece Afganlar değildi elbette. Bu cennet vatanı Balkan, Sırp, Rus mafyalarının hesaplaşma noktasına ve açık pazarına dönüştüren denetimsizlik de sorunun en önemli parçalarından.
Size hepsi 2022 yılından birkaç haberi göstermek istiyorum:
“Kolombiya’dan Türkiye’ye getirilmek üzere yola çıkan gemide Buenaventure Limanında yapılan baskında 4.9 ton kokain yakalandı”
“Ekvador’dan Mersin Limanı’na getirilen muz yüklü konteynerlerden 1 ton 300 kilogram kokain ele geçirildi”
“Brezilya polisi Tekirdağ’a gidecek 290 kilo kokaine el koydu”
Dünyanın her yerinden uyuşturucu baronları Türkiye gibi bir pazarı (maalesef uyuşturucu pazarı haline geldik) kaybetmek istemiyor. Hem Avrupa’ya ulaşım kolaylığı, hem de artan uyuşturucu kullanımı bunun sebepleri arasında.
Bir yandan da artan yoksulluk, düşen istihdam ve genç işsizlik oran var. Sokaklar güvensiz. Ülkeye kavga ve şiddet iklimi hakim. İnsanlarımız mutsuz, gençlerimiz hayalsiz.
Çocuklarımız, gençlerimiz için korkmamız son derece doğal değil mi?
Şimdiye kadar Türkiye’nin uyuşturucu sorunu ile ilgili büyük resmi görmeye, anlatmaya çalıştım.
Yazımın son kısmında Samsun boyutunu ele almak istiyorum.
Samsun özellikle son yıllarda artan asayiş olaylarıyla Türkiye gündeminden düşmüyor. Memleketimiz suç oranlarının yüksekliğiyle bilinen Adana ile yarışır hale gelmiş durumda.
Asayiş olaylarının birçoğunun da uyuşturucu konusuyla ilgili olduğu hepimizin malumu.
Yüklü miktarda uyuşturucu teslimatı, uyuşturucu ticaretinde mafya hesaplaşmaları derken Samsun sokaklarında uyuşturucunun kol gezdiğine maalesef bu kentte yaşayan her bir fert şahit.
Nitekim açıklanan veriler de bunu destekliyor.
Samsun’da 2022’nin ilk 10 ayında 279 kilo 341 gram kubar esrar, 1 kilo 965 gram toz esrar, 14 bin 268 adet ecstasy, 13 kilo 269 gram sentetik kannabinoid, 776 bin 946 kök kenevir, 440 gram kokain, 43 gram eroin, 364 kilo 954 gram skunk, 37 kilo 689 gram metamfetamin ve 679 bin 36 kapsül sentetik ecza ele geçirildi, 6 bin 238 şüpheli yakalandı.
Sentetik ecza ifadesine dikkat çekiyorum.
Sentetik ecza diye bahsedilen hapların yüzde 99’u yeşil reçeteyle satılan Lyrica adlı hap.
Yeşil reçete bağımlılık yapabilecek ilaçları içeren bir reçete çeşididir. Etken maddesi pregabalin, epileptik nöbetler ve diyabet ya da zona gibi sinir hasarına neden olabilen hastalıklardan kaynaklanan ağrıların tedavisinde kullanılır.
Uyuşturucu çeteleri sadece uzman doktorların yazabildiği bu yeşil reçeteli ilaçlara ulaşıyor ve gençlerimizi zehirliyor.
Lyrica adlı hap, uyuşturucu tacirlerinin çocukları ve gençleri uyuşturucu tuzağına çekmek için kullandıkları ilk adım.
Samsun’da 2022’nin sadece ilk 10 ayında 679 bin sentetik ecza ele geçirilmiş. Rakamın büyüklüğüne bakar mısınız?
Samsun’da 10-30 yaş arasında 390 bine yakın kişi yaşıyor. Ele geçirilen hap sayısı bu gruptaki herkese en az 1 kez verilecek kadar hapın Samsun sokaklarında dolaştığını, geleceğimizi yok etmek için zehir saçtığını gösteriyor.
Söylediklerimle ruhunuzu karartmak veya sizi endişelendirmek istemezdim ancak Türkiye’de ve Samsun’da yaşayan her yurttaşın bu tehlikenin farkında olması gerek.
Sokaklarımız güvenli değil, geleceğimizin teminatı çocuklarımız ve gençlerimiz için tehdit dolu.
İsterim ki, herkes bu tehlikenin farkına varsın, önlemini alsın ve yetkilileri önlem alması için baskı altına alsın.
Bu kirli ticaretten nemalananlar tespit edilsin, gençlerimizi zehirlemenin hesabı sorulsun.
Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Bütün ümidim gençliktedir” ve güzel ülkemin uyuşturucu tacirlerinin ağına düşecek, kurbanı edilecek bir tane bile evladı yoktur.
