Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7.7 şiddetindeki depremin ardından HAARP teknolojisi ile suni deprem üretildiğine dair komplo teorileri sıkça konuşulmuştu. Depremin ardından bölgenin sürekli olarak artçılarla sarsılması ve dün akşam meydana gelen 6.4 büyüklüğündeki depremin ardından o iddialar yeniden gündem oldu.
Türkçe karşılığı “Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Programı” olan ABD Alaska merkezli HAARP projesi, daha önce bazı komplo teorisyenleri tarafından birçok deprem ve doğal afetle ilişkilendirilmişti. Dün akşamki depremlerin ardından o komplo teorileri yeniden konuşulmaya başlandı.
HAARP, Türkçe karşılığı “Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Program”ı olarak bilinen, Amerika Birleşik Devletleri’nin Alaska eyaletinde bulunan bilimsel bir projedir. İyonosferin özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere yola çıkmıştır.
HAARP, iyonosferin özelliklerini ve davranışlarını araştırmak için Alaska Üniversitesi ile ortak yürütülen bir proje sonucunda kurulmuştur. 2014’e kadar ABD ordusu tarafından da desteklenen proje Ağustos 2015’te HAARP Alaska Üniversitesi’ne devredilmiştir.
Projenin kurulu olduğu Alaska’da iddialara göre 180 adet dev anten bulunmaktadır.
İddialara göre bu antenler ile üretilen manyetik dalgalar, “gelebilecek füzeleri havadayken imha etme, toprağın altında incelemeler yapma, denizaltı gemileriyle haberleşmeyi kolaylaştırma ve atmosferin durumuna müdahale etme” gibi işlevler yapmaktadır.
HAARP projesi, iklim denetim silahı olması ve yapay deprem, zihin kontrolü yaratabilmesi gibi birçok ayrı komplo teorisine konu olmuştur. Pek çok bilim insanı ve eleştirmenler tarafından bu iddiaların eksik veya yanlış bilgiye dayandığı, iddiaların tesisin kabiliyetlerinin çok üzerinde olduğu ve vad olan doğa biliminin kapsamını aştığı söylenmiştir.
Stanford Üniversitesi profesörü Umran İnan, Popular Science dergisine verdiği demeçte iklim denetimi ile ilgili komplo teorilerinin “tamamen yanlış bilgiye dayandığını” belirtmiş ve “Dünya gezegeninin (meteorolojik) sistemlerini ne yapsak bozamayız. Her ne kadar HAARP’ın yaydığı radyasyon çok büyük de olsa, bir şimşeğin gücü ile kıyaslandığında çok küçüktür ve tüm dünyada saniyede 50 ila 100 şimşek çakmaktadır, HAARP’ın yoğunluğu çok küçük” demiştir.
Kahramanmaraş’taki depremin ardından da bu iddialar dillendirildi ve hatta geçtiğimiz günlerde İstanbul Boğazı’na demirleyen Amerikan savaş gemisi USS Nitze’nin de depremle ilişkisi olduğu öne sürüldü.
Depremler, yeryüzünün litosfer tabakasında bulunan ve kıtalar ile okyanus tabanlarını oluşturan tektonik plakaların birbirleriyle olan göreli hareketi sonucunda oluşur. Genellikle depremler, bu plakaların zıt yönlü paralel hareketleri sırasında birbirlerine sürtünmesinin veya birbirlerine doğru hareket etmelerinin bir sonucudur. Bu hareketler yılda ortalama 0-100 milimetre arasında olsa bile, tektonik plakaların devasa boyutları dolayısıyla bu yapıların birbirine sürtünmesi ölümcül ve son derece yıkıcı doğa olayları olan depremlere neden olabilmektedir. Tektonik plakaların bu akıl almaz büyüklükteki ve kütledeki yapıları, HAARP gibi yüksek frekanslı ve yüksek enerjili radyo dalgaları ile deprem tetiklemenin olanaksızlığını da göstermektedir.
BU HABER, İNTERNETTE KONUYLA İLGİLİ OLUŞAN DEZENFORMASYONU ÖNLEMEK AMACIYLA HAZIRLANMIŞTIR…
https://www.dogrulukpayi.com/bulten/deprem-makinesi-haarp-ve-ona-dair-iddialar-nelerdir