Bir kıvılcım kadar ışığı olmayanları, güneşin yerine koyduk.
Küçücük mutlulukların peşinde koşarken, büyük mutlulukları kaçırdık.
Nankörlüğü, sevginin en saplantılısını, hastalığı, ölümün en acı verenini, zenginliği, yoksulluğu, vefayı, dostların en güzellerini, ailenin en sevgi dolusunu gördük.
Cehennemi de yaşıyoruz en derinlerde, nefes alabilmenin mutluluğunu da.
Ayrılır yollarımız sevdiklerimizle zaman zaman. Yine de gülebilmeliyiz hayata.
Gökyüzünün maviliğinde nefes almanın güzelliğini unutmamalıyız.
Bir gün güneş batar elbette, ama yeniden doğmak üzere dirilir dağların arkasından.
Merhameti, vicdanı, yaşamları ön planda tutmayı, dürüstlüğü ve güzel sevmeyi öğretmeliyiz çocuklarımıza.
Nedense her zaman en sevdiğimize yanlışlar yaparız. Her yanlış yaptığımızda geri döneceğini sanırız.
Vazgeçilmez ve alternatifsiz olduğumuzu sanarak bencilliklerimizde kayboluruz.
Bir anlık mutluluk için bir ömür yaşadıklarımızı yok sayarız hayatımızda.
Sevdiğinizin ve yıllarınızı paylaştığınız kişinin, elinizden cesur kuşlar gibi uçtuğunu anladığınızda her şey bitmiş olur artık.
Ne kadar geriye dönmek isteseniz de yapamazsınız. Kayıp gitmiştir bir yıldız gibi bir zamanlar çok sevdiğiniz insan.
Kaybedilince anlaşılır aşklar, sevgiler zamanlar, yaşanan anılar, evdeki sevinçler ve paylaşımlar.
Bayram sabahlarını, akşam bir sofranın etrafında toplanıp yenilen şen kahkahalı yemekleri unutamazsınız.
Anılar bırakmaz yakanızı ve sadece sevdiklerinizin kokusu kalır, griye dönmüş çarşaflarınızda.
Anıları tekrar tekrar yaşamak isteriz umutsuz ve çaresizce.
Bir gün geri döner umuduyla gözlerimiz kapılarda, derin yalnızlığımızla baş başa kalırız…
(Çok sevdiğim bir dostumun anılarından)
Adam gofretleri koydu raftaki papatya tabağa.
Şekerlemeler itinayla hazırlandı bayram çocuklarına.
Sabahı iple çekiyordu,
Giden sevgilinin geleneğini sürdürmek için.
Belki sevgilisi de gelirdi,
Çocuklar gibi mutlu olurdu adam.
Gofretler itinayla papatya tabakta
Bayram sabahını bekliyordu.
Bayramlar hep o eski sevgilinin anısıydı.
Bayramlar uzun siyah saçlı kadınının,
Neşeli kahkahalarıyla geçen en güzel günleriydi.
Şimdi yalnızdı bu ev,
Şimdi ıssızdı kalbi,
Biraz cıvıltı biraz neşe istiyordu adam
Eski günler eski günler.
Biliyordu siyah saçlı kadını gitmişti
Ama elinde onun gofretleri ve bayram şekerlemeleri vardı.
Olsun bu da yeterdi ona,
Tek çocuklar gelse yine yeterdi.
Sabah oldu gözleri kapıda,
Şen kahkahalar duyduğunu hayal etti.
Ama hayaliyle ve ellerinde şekerlemeleriyle kaldı,
Ne çocuklar ne de sevgilisi vardı.
Kader ELTUTAN