Elektrik mühendisi Mehmet Özdağ, CHP’den 28. Dönem Samsun Milletvekili Aday Adaylığı’nı açıkladı. Özdağ, AK Parti iktidarının siyasi ve yönetsel krizin sebebi olduğunu belirterek, “AKP iktidarında ve sarayın gözünde ne dirimizin ne de ölümüzün zerre kadar kıymeti yok!” dedi.
2018 yılındaki genel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından 5. sıradan aday gösterilen, Samsun kamuoyunun yakından tanıdığı elektrik mühendisi Mehmet Özdağ, CHP Samsun İl Başkanlığı’nda 28. Dönem CHP Samsun Milletvekili Aday Adaylığı’nı açıkladı.
Özdağ’ın açıklamasına çok sayıda partili ve vatandaşlı katıldı.
Özdağ, sözlerine Çanakkale’yi geçilmez kılan şehit ve gazileri minnetle anarak başladı. AK Parti’nin siyasi ve yönetsel krizinin büyüdüğünü söyleyen Özdağ, “6 Şubat depremlerinde kaybettiğimiz binlerce yurttaşımız ve üç gün önce Adıyaman ve Şanlıurfa’da meydana gelen sel felaketinde yaşamını yitiren yurttaşlarımızı rahmetle anıyorum. Ne yazık ki akıl ve bilimden her geçen gün hızla uzaklaşan, havanın, toprağın, suyun rant aracı haline getirildiği ülkemizde en ufak bir doğa olayı, meteoroloji olayı felaketimiz oluyor. Bunun en acı tecrübesini 6 Şubat depremlerinde ve üç gün önceki sel felaketlerinde yaşadık. Binlerce insanımızı, her şeye tek başına karar veren otoriter tek adamın saray rejiminde, kefensiz toprağa verdik. Enkaz altında ölüme terk ettiği canlarımıza kefen bile bulamayan bir valinin yargılanmaktan korkarak yüzsüzce millet vekilliği için istifasını da biz not ettik” sözlerini kaydetti.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ‘kader planı’, ‘doğal afet’ olarak adlandırılamayacağını söyleyen Özdağ, “Bu yaşadıklarımızın adı olsa olsa siyasi kriz ve yönetim krizi olur. 15 Mart’ta Urfa ve Adıyaman’da sel felaketini bütün dünya izledi; AKP iktidarında ve sarayın gözünde ne dirimizin ne de ölümüzün zerre kadar kıymeti yok! Şehrin göbeğinde yeni açılan kavşakta, demir çubuklar ile insan cesedi aradılar. Hatay’da enkaz kaldırmak için günlerce bulamadıkları kepçeyle, Urfa’da alt geçide dolan suyu tahliye etmeye çalıştılar. 15 İnsanımızı kaybettiğimiz sel felaketini; “… ama toprak suya kavuştu” diye yorumlayan biri değil Bakan insan bile olamaz” diye konuştu.
Devlet çarkının dişlilerinin kırıldığını söyleyen Özdağ, “Bu olaylarda bir kez daha gördük ki devlet çarkının dişlileri kırılmış, kurumlar arası koordinasyon kalmamış. Bizim canımızı, malımızı, ülkemizin bütünlüğünü koruması gereken kurumlar felç olmuş. Kanımızı bağışladığımız Kızılay’ımız holding olmuş. Depremzedeye çadır, konserve, hastaya kan satmaya başlamış. Bizden aldığı bağışları ihtiyaç sahiplerine dağıtmak yerine portföy yönetim şirketi kurmuş, faizcilik yapmaya başlamış!!! Bugün ortalığa saçılan Kızılay rezaleti, 20 yıllık AKP ve tek adam rejimimin kendisidir. Yüzsüzlük, utanmazlık, vicdansızlık, çıkarcılık, cehalet, gericilik adam kayırmacılık, partizanlık, kısaca KÖTÜLÜĞÜN ÖRGÜTLEMİŞ halidir” dedi.
Samsun’un birçok sorunla boğuştuğunu söyleyen Özdağ, “Kızılırmak ve Yeşilırmak Deltaları Türkiye’nin en önemli tarım merkezlerinden. Ama bu amaç dışı kullanım nedeniyle tarım merkezi olma özelliği bitiriliyor. Samsun’umuzun arazi varlığının amaç dışı kullanımlar nedeniyle tarım dışı kalması üniversitelerde araştırma, mahkemelerde de dava konusu artık… Kavak İlçemizin yüz ölçümünün %3’ü taş ocağı, Havza, Vezirköprü – Kavak Şahin Dağları siyanürlü altın madenciliğine teslim edilmiş durumda. Canik, Ladik, Asarcık’ta köy tüzel kişiliğinin atadan kalma ortak kullanım alanları, meraları hukuka aykırı, insan haklarına aykırı biçimde sanayi alanı yapılıyor ya da imara açılıyor. Tekkeköy, Çarşamba, fosforik asit, gübre, demirçelik, biyokütle aklınıza ne kadar kirletici sanayi, gelirse mevcutları çevre mevzuatı hileleriyle çalıştırılıyor, yenileri için de bizim rehavete kapılmamızı bekliyorlar, daha çok beklerler. Terme, 2006’dan buyana tam 6 kez sele teslim olmuş, her yağmurda Terme Halkının gözü kulağı Salıpazarın’da çünkü Konakören’den aşağısı her zaman risk altında… Selle birlikte sağlıklı içme suyu sıkıntısı… Salıpazarı barajı ihalesi 2017 yılında yapılırken proje teslim tarihi 2019 idi. Ortada baraj yok” ifadelerini kullandı.
Kurupelit Marina projesine de değinen Özdağ, “Çatalçam, Kurupelit Marina ve kıyı erozyonu Kurupelit Marinayı 8 yıl dolmadan ikinci kez ihale ederken para var, ama Salıpazarı barajına para yok, Mesele halkın parasının halk için kullanılıp kullanılmama meselesi. Ne Yakakent’i, Ne Vezirköprüyü, ne Asarcığı ne Alaçam’ı ne de Havza’nın Hacıdede’sini derdiyle yalnız başına bırakmadık. Çarşamba’da, Terme’de elektrik faturalarını ödedikleri halde hırsız muamelesi gören, icraya verilen onurlarıyla oynanan çiftçilerimizi de yalnız bırakmadık” diye konuştu.
Enerji faturaları üzerinden yapılan soygunu yıllardır dile getirdiklerini söyleyen Özdağ şu sözleri kaydetti:
“Bildiğiniz üzere Enerji faturaları üzerinden nasıl soyulduğumuzu yıllardır belgeleriyle yazan, anlatan bir arkadaşınızım. Elektrik Piyasasında şirketlerin kontrolsüz halkın çaresizliğini gözler önüne sermeye çalıştım Enerji yoksulluğu nedeniyle canından olanların hakkı hukuku için çaba sarfettim. Özelleştirmenin çare olmadığını, güçlü bir kamusal yapının şart olduğunu, özel şirketler üzerinden kamu denetiminin mutlak suretle sağlanması gerektiğini savundum, savunuyorum.
Dijital platformlarda bilginin ticarileşmesini, yoksul halk kesimlerinin eğitim ve bilgiye erişim haklarının internet faturaları ve altyapı yetersizlikleri nedeniyle nasıl kısıtlandığını belgeleriyle ortaya koydum. 150 yıllık geçmiş olan Türk Telekom’un iktidar temsilcilerinin göz yumması ile içinin nasıl boşaltıldığını nasıl bir borç batağına saplandığını anlattım. Şimdi sıra bu soygunu durdurmaya, göz yumanlara hesap sormaya geldi. İnternette sansür uygulamalarına karşı mücadelenin tam içinde oldum“
Emek ve demokrasi mücadelesinin her zamankinden daha güçlü olduğunu dile getiren Özdağ şunları söyledi:
“Doğayı, çevreyi koruyan, toplumdan yana, laik ve aydınlık gelecek konusunda devam eden mücadelemde halkımızın, toplumsal cinsiyet eşitliğinde mücadelesinde kadınların, cemaat yurtlarında ben böyle yaşamak istemiyorum diyerek çaresizce intihara meyil eden gençlerin yanında. Kadına karşı şiddetti kutsayan, çocuk istismarına göz yuman, doğal ve kültürel mirasımızı ticari meta olarak gören ilkel, çağ dışı sömürgen zihniyetin karşıda olduğumu ve olacağımı bir kez daha hepinizin huzurda ifade ediyorum. 20 yıldır iliğimize kadar bizi sömüren, bizi fakirleştiren, ülkemizi yas evine çeviren AKP iktidarına karşı, yıllardır yol arkadaşlarımızla sürdürdüğümüz emek, demokrasi ve hukuk mücadelemiz, bugün her zamankinden daha da güçlü. Deneyimlerinden faydalandığımız parti büyüklerimiz ve enerjisiyle ışık saçan gençlerimiz arasında bir köprü vazifesi görerek, deneyimi gençliğin enerjisi ile buluşturmaya devam edeceğim.
Samsun’a hizmet etmeyi kendisine borç bildiğini söyleyen Özdağ, “Samsun’un sokaklarında büyümüş ve bu şehre hizmet etmeyi kendine borç bilen bir yol arkadaşınız olarak; kimsenin derdinin sahipsiz kalmadığı bir sürecin neferi olacağım. Uzun yıllardır Samsun için, halkım için, ülkem için yürüttüğüm mücadeleyi TBMM’ye taşıyarak, doğadan, toplumdan ve halktan yana politikalar üretmek üzere, Samsun’u ve sizleri TBMM’de hak ettiğiniz biçimde temsil etmek ve TBMM’yi halka açmak için; Cumhuriyet Halk Partisi’nden 28. Dönem Milletvekilliği Aday Adaylığı başvurusu yapmış bulunmaktayım. Genel Başkanımız ve 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde aydınlık bir geleceği hep birlikte inşa edeceğimize inancımız tamdır. Son sandık açılana, seçim ve sayım güvenliği tam olarak sağlanana kadar tüm aday adayı arkadaşlarımızla çalışarak, birlikte başaracağız. Birleşe, Birleşe Kazanacağız! Başlıyoruz, Başaracağız!” ifadelerini kullandı.
Özdağ’ın açıklamasına çok sayıda partili ve vatandaş eşlik etti.