Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Yüksel Işık, minimal invaziv cerrahi hakkında bilgi verdi.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Yüksel Işık, 7/24 Gündem Dergi’nin 4. sayısında minimal invaziv cerrahi hakkında bilgi verdi. Işık, 7/24 Gündem Dergi Genel Yayın Yönetmeni Nevin Aydoğan’a bu yöntemin avantajlarını anlattı.
Sizi tanıyabilir miyiz?
1980 Samsun doğumluyum. Babam memur emeklisi, annem ev hanımı. İlk öğrenimimi ve liseyi Ordu’da tamamladım. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdim.
Batman’da uzun süre çalıştıktan sonra, Ordu’da göreve başladım. Ordu’dan sonra da Kırıkkale’de Üniversitesi’nde Öğretim Üyeliği yaptım yaklaşık 4 yıl kadar. 6 aydır da Samsun Büyük Anadolu Hastanesi’nde çalışmaktayım.
Tıp Fakültesini seçmenizde ailenizin etkisi oldu mu?
Amcam dahiliye uzmanı ama annemden dolayı tıp fakültesinde okudum. Lisedeyken TUS sınavından bile haberim yoktu. Annemin yönlendirmesiyle bu bölümü seçtim.
Peki sizin hayalinizdeki meslek neydi?
Herkesin çok fazla düşünmediği bir hayalim vardı. Mankenlik ajansı sahibi olmayı istiyordum. Ortaokuldayken şöyle bir hayalim vardı:
Çöpten birşeyler toplayan yada evsiz insanları gizlice çekip, üstüne güzel bir takım elbise giydirip, kuaförde de saçlarına bakım yaptırarak podyuma çıkartmayı planlardım.
Podyumda yürürken arkadaki o dev ekranda eski halleri yayınlanacak ve bir takım elbisenin, kişinin görünüşünü ne kadar değiştirebildiğinin mesajı verilecek. Takım elbisenin de tanıtımı hikaye üzerinden yapılmış olacaktı. Hayal ettiğim meslekle ilgili, böyle değişik fikirler de üretirdim.
İşiniz dışında neler yaparsınız?
Tenis oynamayı severim. İyi kayak yaparım. Fırsat buldukça seyahat etmeye çalışıyorum. Mutfağı severim, güzel yemek yaparım diyebilirim. Bir dönem kanun çalmayı denedim. Çok da uğraştım ancak zor bir enstürümandı bırakmak durumunda kaldım.
Minimal invaziv cerrahi nedir?
Aslında bir cerrahi trendin adı. 30 yıllık bir yöntem, ancak son 10 yıldır daha çok uygulanmakta. Biz eskiden hastalara büyük yaralar açarak ameliyatlarımızı gerçekleştiriyorduk. Artık bütün alanlarda olduğu gibi tıpta da teknoloji çok ilerledi.
Artık hastalarımızı ameliyat etmeden iyileştirmek ya da edeceksek de bunu minimum kesiyle ve daha az zararla ameliyat edebiliyoruz. Minimal invaziv, gerek karından yapılan bir cerrahi olduğu gibi gerekse de vajinal yolla yapılabilen bir ameliyat çeşididir.
Minimal invaziv cerrahi, nerelerde uygulanır?
Genel cerrahi, kalp cerrahisi, bağırsak cerrahisi, kadın doğum cerrahisinde özellikle, rahim, yumurtalık gibi jinekolojik ameliyatlarda, miyom ameliyatlarında, tüp ile ilgili ameliyatlarda, dış gebelik ameliyatlarında, over kist ameliyatlarında, gebelikte, kanser ameliyatlarında bu yöntemi uygulayabiliyoruz.
Rahim ağzı ameliyatlarında, litaratür olarak açık olarak yapılması daha uygun görülmekte.
Minimal invaziv cerrahiyi, laparoskopik olarak 3 delik dediğimiz üç porttan yapabildiğimiz gibi yeni trend olarak karşımıza çıkan; monoport diye adlandırılan tek delik dediğimiz tek porttan da başarılı bir şekilde yapabilmekteyiz.
Bu cerrahinin klasik yönteme göre avantajları nelerdir?
Klasik yöntemde, biz hastaların karnını direkt kesip açıyoruz. Bu durumda, odadaki oksijen ile bağırsaklar temas ediyor. Bizim elimizin bağırsaklara dokunması bağırsaklara elektrik yükü veriyor. Dolayısıyla açık cerrahi yöntemi, hastaların bağırsaklarının tekrar çalışma sürecinde sıkıntılara yol açıyor. Hastalarda gaz şikayetlerinin oluşmasına neden oluyor. Daha büyük cerrahi bir işlem olduğu için o yarayla ilgili, enfeksiyon riski, yaranın fıtık olma riski artıyor. Açık cerrahide, daha çok kas ve sinir kesildiği için yaradaki ağrılar daha şiddetli oluyor.
Kapalı cerrahide ise; delikler aracılığıyla karnın içine girip, karnın içini karbondioksitle şişirdiğimiz için bağırsakların elektrik yükü bozulmuyor. Böylece kapalı cerrahide hastaların bağırsakları daha kısa sürede çalışmaya başlıyor, gaz şikayetleri daha az oluyor.
Küçük insizyonlar yaptığımız için de sinir ve kas kesilmiyor. Kesiye bağlı kanama daha az oluyor. Hastalar daha rahat bir iyileşme süreci yaşıyorlar.
Açık cerrahide hastanede yatış süreci 2 veya 3 gün olabiliyorken, kapalı yöntem uyguladığımız hastalarımız aynı gün ya da ertesi gün taburcu edilebiliyor.
Gebelik sürecinde hangi durumlarda uygulanıyor?
Anne karnında bebeği ameliyat etmemiz gereken durumlarda bu yöntemi kullanmaya başladık. Anne karnında amniyotik bant dediğimiz, bebeğin kesesinin içerisinde tavandan tabana ulaşan bantlar oluyor. Bu bantlar, bebeğin eline ayağına dolanıyor ve elinin ayağının zedelenmesine kopmasına sebep olabiliyor.
Özellikle gebeliğin 2. trimester dönemi dediğimiz 20 ile 28. hafta aralığında, kapalı yöntemle tek veya iki giriş deliğinden anne karnından kesenin içerisine girerek o bantları kesebiliyoruz.
Anne karnındaki bebeğin idrar yolları veya böbrek anomalilerinde bu yöntemle müdahalelerde bulunabiliyoruz.
Bebeğin diyafram hernisi dediğimiz, akciğer ile ilgili problemlerinde de kapalı yöntemle bebeğin soluk borusuna, misket tanesi şeklinde özel bir aparat yerleştirerek bebeğin diyafram hernisinin ilerlemesini engelleyebiliyoruz. Anne karnında bebeğin ameliyat edilme yöntemleri, minimal invaziv cerrahiyle çok çeşitlilik aldı.
Peki bu yöntemin dezavantajları var mı?
Cerrahi yöntemlerin tamamı kişiye bağlı olarak değişir. Burada yapan hekimin beceri ve tecrübesi çok önemlidir. Bütün kumanda ameliyatı yapan kişide. Kapalı yöntemi uygulayan operatörlerde yeterli tecrübe yoksa hastada ciddi yaralanmalara sebep olabilir.
Kapalı yöntemde ilk giriş körlemesine bir giriş aslında. Eğer minimal invaziv cerrahinin kuralları düzgün şekilde uygulanmazsa hastada büyük damar yaralanmalarına da sebep olabilir.
Kapalı yöntemde ikinci önemli nokta ise ekipmandır. Bu yöntemde başarılı olmanın yüzde 50’si doktor tecrübesine, yüzde 50’si de kullanılan ekipmanlara bağlıdır. Demode olmuş ekipmanları olan, yeterli servis bakımları yapılmayan ekipmanları kullanan, yeterli hastane koşulları olmayan merkezlerde kapalı yöntemin yapılması güç ve tehlikelidir.
Bu yüzden ekipmanların periyodik bakımı, kalitesi ve steril edilmesi çok önemli. Bunlar yerine getirildikten sonra minimal invaziv cerrahi yöntemi etkili bir şekilde uygulanabilir.
Kapalı yöntemde hekim becerisi çok önemli dediniz, bu konuda neler önerirsiniz?
Burada üniversite düzeyindeki eğitimlerin rolü çok büyük. Cerrahi yöntemler daha çok usta çırak ilişkisi şeklinde öğrenilir. Size bu eğitimi veren üniversitedeki öğretim üyesi, sizin bütün cerrahi becerilerinizi değerlendirdiği gibi kapalı yöntemdeki yeterliliğinizi de değerlendirir.
Eski ihtisaslı olup da ‘Bizim zamanımızda bu yöntem yoktu, biz nasıl öğreneceğiz’ diyen doktorlar için de daha sonradan oluşturulan özel kurslar var. Bu kurslarda uygulamalı ameliyatlar da oluyor. Yeterli eğitim eğrisi oluşturulduğunda operatörün artık bu konuda cerrahi eğitime ulaştığını söyleyebiliriz. Sertifika sahibi olmak da tek başına yeterli değil tabii.
Bir hekim olarak şunu öneririm; bu eğitimi tamamlamış doktorlar, daha basit vakalarla, obez olmayan, daha önce ameliyat geçirmemiş hastaları seçerlerse daha güzel vaka serileri elde etmiş olurlar.
Hasta açısından da önerim; kesinlikle kapalı yöntemde tecrübeli olan hekimlere ameliyat olmalılar. Kapalı ameliyat olacağı hastanenin, bu yöntemle daha önce ameliyat gerçekleştirip gerçekleştirmediğine de bakılmalıdır.