enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5176
EURO
36,4214
ALTIN
2.963,66
BIST
9.142,22
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Az Bulutlu
17°C
Samsun
17°C
Az Bulutlu
Cuma Çok Bulutlu
26°C
Cumartesi Yağmurlu
7°C
Pazar Hafif Yağmurlu
8°C
Pazartesi Çok Bulutlu
8°C

TBB Başkanı Erinç Sağkan: “Çocuklarımıza özgür bir ülke bırakmak için çabalamış olmak, benim açımdan bu hayatta başarmış olmak demektir”

TBB Başkanı Erinç Sağkan: “Çocuklarımıza özgür bir ülke bırakmak için çabalamış olmak, benim açımdan bu hayatta başarmış olmak demektir”
10 Ağustos 2023 10:53
A+
A-

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Erinç Sağkan, 7/24 Gündem Dergi’nin 5. sayısına konuk oldu. Sağkan, 7/24 Gündem Dergi Genel Yayın Yönetmeni Nevin Aydoğan’ın sorularını yanıtladı.

Sizi tanıyabilir miyiz?

24 Nisan 1978 Ankara doğumluyum. Aslen Gümüşhane Şiranlıyım. 3 kardeşiz. Ailem üniversite döneminde Ankara’ya gelmiş ve burada hayatlarını kurmuşlar. Ankara’da ilkokula başladım ancak babamın işi sebebiyle birkaç sene Muğla’ya geçmek durumunda kaldık. İlkokulu Muğla’da bitirdim. Sonrasında tekrar Ankara’ya döndük, ortaokulu, liseyi de Ankara’da tamamladım. 1995 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandım. 2000 yılında itibaren Ankara’da serbest avukatlık yapıyorum.

Ailenizde hukukçu var mıydı?

Çekirdek ailemde bu mesleği yapan yok. Babam devlet memuruydu. Türkiye Kömür İşletmeleri’nde uzmandı. Hukuk arzumu bana veren kişi dayımdı. Dayımı Gümüşhane’de ceza yargılamasında izleme fırsatım olmuştu ve o gün karar vermiştim avukat olmaya. Başka bir meslek aklımdan bile geçmedi. 2000 yılında askere gidip geldikten sonra mesleğe başladım.

Avukatlık mesleği o dönemlerde de zor bir meslekti.  Yaklaşık dört buçuk yıl kadar, bir büroda, iki tane meslek üstadımın yanında çalıştım. Onların yanındaki sigortalılık ilişkimi sonlandırmama rağmen, ortaklığımız yıllardır devam ediyor.

Mesleğe başladıktan sonra, Ankara Barosu’nun ne kadar etkili olduğunu gördüm. Ben de meslek örgütümün içerisinde hem üretmek hem de oradaki meslek üstadlarından bir şeyler kazanabilmek adına Ankara Barosu’nun kurullarında, bürolarında çalışmaya başladım.

CMK kurulunda, tüketici haklarında çalıştım, bazı kurum komisyonlarında yer aldıktan sonra staj kurulunda görev aldım. 2010 yılı itibariyle uzun süre emek verdiğim barom bana yönetim kurulu üyeliğini önerdi. 2010’da yönetim kurulu üyesi oldum.

2014’te Genel sekreterlik görevini aldım. 2016’da yine seçildim, başkan yardımcılığı görevini aldım. Hemen hemen bütün basamaklarını geçtikten sonra 2018’de Ankara Barosu Başkanlığına aday oldum.  Meslektaşlarımız teveccüh gösterdiler ve ben 2018’de Ankara Barosu Başkanı seçildim. O dönem itibariyle Ankara Barosu’na seçilmiş en genç başkan oldum. 40 yaşındaydım.

2021’de pandemiden dolayı 3. yılda seçimlere gittik ve tekrar Ankara Barosu Başkanlığı’na seçildim. Yaklaşık iki ay sonrasında yapılan seçimle de Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı görevine Genel kurul uygun gördü o günden bugüne de görevimi yürütüyorum.

Baro başkanı olarak toplumdaki adalete inancın zayıfladığı bu dönemde okurlarımıza neler söylemek istersiniz?

Türkiye’de yargının hiçbir zaman tam anlamıyla bağımsız olduğunu söyleyemeyiz. Ancak özellikle son on yıldaki baskıyı da bugüne kadar hiç görmemiştik. Ağır bir baskı süreci var.

Yargı maalesef hak ve özgürlük koruma alanı olması gerekirken; bu hak ve özgürlüklerin zaman zaman kısıtlanması girişimlerinde kullanılan bir araca dönüştürüldü. Daha da üzücü tarafı yargının bazı siyaset anlayışlarına alet ediliyor olması. Bunun sebeplerini ve önlenmesi için nelerin yapılması gerektiğini de biliyoruz.

Türkiye’de bağımsız yargıyı neden yapamıyoruz’ sorusunu çok düşündük. Öncelikle yurttaşların gerçekten bağımsız yargının ne anlama geldiğini içselleştirmesi gerekiyor. Bunu maalesef kendi başımıza geldiğinde anlayabiliyoruz. Oysaki yargı herkese lazım. Bağımsız bir savunma makamı herkesin ihtiyacı. Biz bunları iyi anlatamıyoruz sanırım topluma. Eğer iyi anlatabilirsek; toplum bağımsız yargıyı hayata geçirecek programı olan kişileri seçmek noktasında bir refleks gösterecektir. Bağımsız bir yargı sisteminin hava, su gibi ihtiyaç olduğunu anlatabilmemiz gerekiyor. Sonrasında doğru seçimlerle de gerçekten bu ülkede hukukun üstünlüğünü içselleştirmiş ve bunun gereğini yapacak idarecileri seçtiğimizde gerisinin son derece kolay olacağını düşünüyorum. Bu anlamda son derece umutluyum.

Bugün 19 Mayıs’ta buradayız. Bundan 104 yıl önce burada bir milletin bağımsızlık mücadelesinin ilk adımı atıldı ve işgal zamanında çok ağır şartlarda, belki de kimsenin hayal dahi edemeyeceği bir adımdı o. Biz millet olarak neleri başardık. Türkiye devleti bir hukuk devleti olarak anayasayla kurulmuş.

Bize düşen de bunu gerçekten anayasada yazan o hukuk devleti tanımını, insan hakları temelinde, onu hissettirecek bağımsız bir çerçeveye kavuşturup yurttaşların güvencesi olabilmesini sağlayabilmek diye düşünüyorum.

Hukuk alanında yetişmiş insan gücümüz var. Donanımlı avukatlar, hakimler, savcılarımız var. Liyakatle bu kadroları önemli yerlere yerleştirip, yargının üzerinden siyasetin elini çektiğimiz anda, ki bu da Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu bağımsız kılmaktan geçiyor. Bunu sağladığımızda Türkiye’deki yargı sorunu çok kısa bir sürede çözülecektir. Yeter ki bunu isteyelim. Yurttaş olarak bunu talep edelim.

Mesleki hayatınızda dahil olduğunuz davalarda sizi en çok üzen karar hangisiydi?

Üzüldüğüm dosyalarım oldu elbette. Sistemin yanlışlarıyla mücadale ediyorum elimden geldiğince. Sistemin yanlışlarından kaynaklı hatalar beni üzüyor ama asıl beni üzen bir avukat olarak kendi mesleki hatalarımdan kaynaklanan hak kayıpları boyutu. Çünkü bu hata bende başlıyor ve bende bitiyor. Bir başkasına yükleyebileceğim bir durum değil.

Mesleğin başlarındaki o tecrübesizlik, fakültede aldığımız teorik eğitimin pratiğe hemen hemen hiç yansımaması bu hataların sebepleri. Bir emniyet müdürlüğünde ifade nasıl alınır görmeden, bir duruşmaya gitmeden fakülte bitirip; ruhsatınızı aldığınız anda ağır ceza mahkemesinin önünde avukatlık yapabileceğiniz bir meslek tanımımız var bizim.

Bu tecrübesizliği o yolda ilerlerken düzeltiyoruz ama o süreçte verdiğimiz bazı zararlar olabiliyor. 20 yıldır aklımdan çıkmayan bir dosyam var mesela.  O davaya daha iyi hazırlansaydım, biraz daha tecrübeli olsaydım müvekkelimin daha lehine sonuçlar çıkartabilirdim. Bunu birkaç sene sonra gördüm. O günden beridir hep aklımda o dosyam.

Genç avukatlarımızla da bunu paylaşıyorum. Onlara, “Bu meslekte kendi hatalarımızdan kaynaklı hak kayıpları bizim peşimizi bırakmazlar. Kafamızı yastığa koyduğumuzda yirmi yıl önceki o dosya ve müvekkil gözünüzün önüne gelir” diyorum. Çok onurlu ve sorumluluğu çok yüksek bir meslektir avukatlık.  Hukuk mesleğinin eğitim modelinin de çok ciddi gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Peki nasıl birisiniz? Biraz sizden bahsedelim..

Kişisel ilişkilerde soğuk bulurlar beni 🙂 Çok çabuk samimi olabilen birisi değilim ama dostluklarım sahicidir, gerçektir ve uzun sürelidir. Çocukluğumdan beri biraz temkinli yaklaşırım olaylara, arkadaş gruplarına. Zamana yayılmış samimiyetler daha doğru sonuçlar veriyor bence.

Mücadeleci biriyim. Sabah adımımı attığım andan itibaren mücadelem başlar. Yaşamın tamamı bizim meslek alanımız aslında. Haliyle bu meslek zaten o mücadeleyi içinde barındırıyor.

Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’na aday olurken söylemim hiçbir yurttaşın savunmasız kalmayacağı yönündeydi. İnsan hakları ihlallerine karşı yurttaşlarımızı savunmasız bırakmayacağız demiştik. Bu da tabii ki büyük bir mücadeleyi beraberinde getiriyor.

Bir taraftan da barodaki kendi seçimsel mücadelemiz de var. Talip olduğum bir makam, görev varsa orada yasal sınırlar içerisinde dosthane bir rekabeti ve mücadeleyi seven ve bunu da başarılı bir şekilde yürüten birisiyimdir.

Duygusal biri misiniz?

Eskiden duygusal değilim diye düşünürdüm ama yaş aldıkça duygusallaşıyorum. Demek ki duygusalmışım 🙂 40’lı yaşlarımdan itibaren hayata bakışım çok değişmeye başladı. Eskiden filmleri izlerken gözü yaşlı insanları garipserken, şimdi basit sahnelerde bile gözlerim yaşarabiliyor.

Biraz hayatı yaşamakla ilgiliymiş duygusallık aslında. Yaşadıklarımızla, yaşattıklarımızla oluşan bir kavram. Genetik bir aktarım değil. Şu anda son derece duygusal bir yapım olduğunu görüyorum mesela.

Hayal kurmayı mı seversiniz, yaşamdan beklentileriniz nelerdir?

Gerçekçi bir insanım. Planlı programlı olmayı seviyorum. Daha ilkokuldayken avukat olmaya karar vermiş, buna göre adımlar atmış, fakültemi belirlemiş, kafa karışıklığı bile yaşamamıştım.

Hayattan çok büyük beklentilerim yoktur. Çok paralar kazanayım, evlerim, katlarım, yatlarım olsun demedim hiçbir zaman. Yaşayacağım zamanı keyifle yaşamaya çalışıyorum elimden geldiğince. İki tane çocuğum var, onlar için huzurla yaşayabilecekleri, iyi eğitim alabilecekleri bir ülke sunulmasına katkıda bulunabilmek en büyük motivasyonum.

“Çocuklarımıza özgür bir ülke bırakma konusunda en azından çabalamış birisi olmak, benim açımdan bu hayatta başarmış olmak demektir.”

Atakum Nakliyat
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.