Samsun’da kalıcı makyaj, Microblading, Dudak Kontürü, Cilt Bakımı, G5 masajı ve ısı battaniyesi, Lazer Epilasyon, İğneli Epilasyon, Lifting ile el ve ayak bakımı hizmetleri veren Serem Göksel Güzellik Merkezi ikinci yılını doldururken, merkezin kurucusu Serem Göksel, 7/24 Gündem Dergi’nin 5. sayısına konuk oldu.
Serem Göksel kimdir, bize kendinizden bahseder misiniz?
12 Nisan 1986’da Samsun’da doğdum. Evli ve bir kız çocuğu annesiyim. Annem emekli kuaför. Aslında orada başladı her şey. Bütün çocukluğum hep annemin kuaför salonunda geçti. Okula gitmeden elimde iplikle gezdiğimi biliyorum. Kaş tasarımına ilgim sanırım o dönemlerden 🙂
İşletme mezunuyum. Gümüşhane’de okudum. 2005 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra bir yıl kadar bir medikal firmasında muhasebecilik yaptım. 2009 yılında artık hayalimdeki güzellik sektörüne geçiş yapmaya karar verdim. Bizim sektör kurtarıcı bir iş olarak görülmeye başlandı. Üç aylık bir eğitimle iş yeri açabiliyorsunuz. Bu noktaya gelmesine çok üzülüyorum. Kalıcı makyaj eğitimi almaya karar verdim. Ama o dönemlerde Samsun’da bu eğitimi veren sadece birkaç kişi vardı.
Ben de araştırma yaparak; İstanbul’da o dönemin en iyi isimlerinden Leyla İnanır ve oğlu Kadir İnanır’ı buldum. İstanbul’a gidip onlardan kalıcı makyaj, cilt bakımı, masaj, iğneli epilasyon, lazer epilasyon eğitimleri aldım. Yaklaşık 1 yıl süren bir eğitim süreciydi bu. Eğitimimiz bitince bizleri hemen kliniklere yönlendiriyorlardı. Ben de Bağdat Caddesi’nde bir klinikte çalışmaya başladım.
İşimizin şöyle bir handikapı var; teorik olarak tüm eğitimi alıyorsunuz ancak; uygulama aşamasında doktorlarla birlikte yürütmemiz gerekiyor. Unutamadığım bir anım var; henüz daha ikinci işimdi. Cilt bakımı yaparken müşteriye A, C, E vitamini kullandığımızı söylememizi istiyorlardı, halbuki sadece kayısı yağı sürüyorduk. Bu tarz yaklaşımlar nedeniyle kısa bir süre sonra o işyerinden ayrıldım.
Ben işimi yapıyorsam hakkıyla yapmam gerektiğine inanırım. Büyümenin ne demek olduğunu da anlayamıyorum mesela. Sunduğum tüm hizmetleri kendim veriyorum. Hizmet kalitemi korumak işin sırrı bence.
Ailem İstanbul’da uzakta olmamı çok istemediği için Samsun’a döndüm tekrar. İlk olarak annemle başlayıp sonrasında FBM Estetik Tıp Merkezi’nde başladım Hayati Hoca’mla. Okuldan belgelerimi de tamamladım o dönemde. Orada çalıştığım 2 yıl bana güzel deneyimler kazandırdı.
Daha sonra bir cafe işletmeciliği macerasına girdim 🙂 Bu bana şunu öğretti; ne yaparsan yap bildiğin işi yap. Simit de satsan, onun nasıl üretildiğini bilmeli insan. Sonrasında kendi iş yerimi açmak nasip oldu. Kendi işimin hem çalışanı hem patronu oldum. Zamanımın akışını kendim planlayabiliyorum bu en güzel büyüme, en güzel mutluluk:)
Serem Göksel Güzellik Merkezi açılalı ne kadar oldu ve burada hangi hizmetleri veriyorsunuz?
İkinci yılımızı doldurduk. Kalıcı makyaj, Microblading, Dudak Kontürü, Cilt Bakımı, G5 masajı ve ısı battaniyesi, Lazer Epilasyon, İğneli Epilasyon, Lifting ile el ve ayak bakımı hizmetlerimiz mevcut.
Özellikle son dönemlerde çok sayıda güzellik merkezi açıldı. Sizin diğerlerinden farkınız nedir?
En önemli şeylerden biri de bir yere ilk adımınızı attığınızda aldığınız enerjidir. Sanırım bu konuda başarılıyız 🙂 Bunun dışında hizmetlerimizde doğal malzemeler kullanıyoruz. Zayıflama için G5 ve ısı battaniyesini seçmemin sebebi de bu. G5 kişilerin vücuduna farklı bir frekans, farklı bir elektrik vermez. Doğaldır, bildiğiniz masajdır aslında. Burada kullandığımız yağlar saftır.
Cilt bakımında, evimizde yenilen sebze ve meyveleri kullanırız. Güzelleştireceğiz, besleyeceğiz derken cilt zarar görmemeli. Örneğin aloe vera her cilde uymaz. Alerjik reaksiyon yaratabilmekte. Bu nedenle cilde sürmeden önce minik bir yerde deneme yapıyoruz. Bazen dermapen ya da metalle cildi temizlediğimiz oluyor. Kişi bile gümüşe ya da metale alerjisi olduğunu o anda öğrenebiliyor. Riski kendi hayatımda seven biriyim ama başkalarının hayatında değil :))
Mesleğime tamamen sağlık olarak bakıyorum. Verdiğim hizmeti çok önemsiyorum. İşimde de hayatımda da al ver dengesi olmalı. Verdiğim şey güzelse o karşılık bana iyi gelecektir eminim. Evrenin enerjiyle döndüğüne inanıyorum. Enerjim ve ben pozitif olduğum sürece, hizmetimi hep en kaliteli şekilde vereceğime inanıyorum.
Bu sektörde sizi asiste eden kişi, ilerlemeniz için çok önemli. Beni de asiste eden değerli çalışanım, verimimizin artmasını sağlıyor ve bu uyumu yakalamak çok zor, bunu başardık. Bir işlem yaptığımızda kişi aldığı hizmetten memnunsa, o aynaya daha çok bakmak isteyecek ve bu o kişinin ruhunu okşayacak, özgüvenini artıracaktır. Özetle kişiler kapımızı mutlu olmak için açıyor diyebilirim.
Microblading uygulaması ile başlayalım o zaman. Bize biraz bilgi verir misiniz?
Kıl tekniği ile kaşınızın eksik yerlerini doldurup şekillendirmek diyebiliriz bu işleme. Burada kullanılan boyanın kalitesi ve rengi çok önemli. Phibrows’ın ürünlerini kullanıyorum. Dünyanın en iyi markalarından.
Bu marka ürünlerini kullandığınızda elinizde güzel bir garantiniz oluyor. Yaptığınız kaşın laciverte, kırmızıya dönmeyeceğini biliyorsunuz. Microblading uygulamsında dövmeler gibi üç kat alta inmiyoruz. Derinin sadece bir kat altında olduğumuz için daha fazla yayılma oluyor dövmelere göre. İşin ustalığı, sanatı kılın çiziminde. Alttan verdiğiniz kıl, üstten verilen kıl, bu iki kılın nerde nasıl birleşeceği, kılların yönleri ve inceliği çok önemlidir. Zaten bir müddet sonra yayılma yaptığı için o kılı kalın düşürdüğünüzde, çok daha kısa sürede yayılmasına neden olmuş oluyorsunuz.
Diyelim ki cilt yaymadı bunu, kıl görüntüsü olarak kaldı, ama siz kalın çizdiğinizde bu sefer kendi kılınızdan daha kalın bir boya görüntüsü ortaya çıkıyor. Bu da direkt göze batıyor. O kılı incecik düşürebilmek, birleştirmek çok önemli.
Eyeliner değil de dipliner öneriyorsunuz, neden?
Evet. Çünkü göz kapakları zamanla düşüyor. Eyelinerdaki uzun kuyruklar da göz kapağı düşünce aşağı düşüyor haliyle. Bu nedenle ben eyelinerı tavsiye etmiyorum. Dipliner uygulamasında kullanılan boya da çok önemli. Diplinerın özelliği; kirpiğimizi yoğunlaştırması, gözümüzü daha canlı tutmasıdır.
Lifting uygulaması nedir peki?
Var olan kirpiklerin kıvrılması işlemidir. Soluk ya da düz olan kirpiklerde kullanılıyor. Dipliner ile birleştiğinde mükemmel bir görüntü oluyor. İşlem sonrası bütün çehre değişiyor. Daha ışıltılı, canlı duruyor yüzünüz. Doğalımızı fazla bozmadan bakımlı olmak önemli olan.
Cilt bakımı sıklığını neye göre belirlemeliyiz?
En çok yaşlanan ve kirlenen yerimizdir cilt. Çok iyi bakmalıyız cildimize. Bir tedavi amaçlı yapılmayacaksa, yılda dört kere mevsim geçislerinde klasik bir bakım yapmak yeterlidir. Eğer buna bütçe ayıramıyorsa kişi, gün sonunda gül suyu ile yüzü temizlemek bile cilde iyi gelecektir.
Gece yatarken yüzümüzü yıkadığımızda komple kurulamamalıyız. Belirli bir su kalsın. Gece yüzümüze nemlendirici oluyor o su.
Profesyonel cilt bakımı ile evde yapılan cilt bakımı arasıdaki fark nedir peki?
En büyük fark; evde yapılan cilt bakımında bir on dakika buhar veremiyor kişi kendisine. Ozonla birlikte buhar veriyoruz ve cildin genişlemesini, rahatlamasını sağlıyoruz.
Temizliğimizi de bu rahatlamadan sonra yapmaya başlıyoruz. Bir saat boyunca ürünleri masajla birlikte yedirerek cilde veriyoruz. Bir cilt bakımından kimse mucize beklememeli.
Kişi zaten cildine bakıyorsa o mucizeye ihtiyacı olmuyor. Zaten cildini korumuş oluyorsun ve o gidişatta çok da fazla yaşlanmıyorsun. Gençleştirme, kırışıklık giderme dıştan gelen bir uygulama ile olmaz. Cildimiz için nemlendirici kullanmak gerekiyor hele ki yeterli su içmiyorsa kişi.
Ne kadar dikkatli beslenirsek beslenelim gıdalardan gereken vitamini alamıyoruz. Bunun için cilt bakımlarımda kullandığım vitaminler hep saftır. Bu vitaminler sıvı formda serumlardır. Şırıngaya çekip damlatırıyorum, içeriye enjekte etmem hiçbir zaman. Evlerde bunu yapmak daha zor oluyor tabii.
Leke tedavisinde kalıcı çözümler oluyor mu?
Herkes leke tedavisi sonucunda lekelerinin kesinlikle gideceğini zannediyor. Bu tamamen cildin pigmentleriyle ilgili bir durum. Ciltte bir lekelenme sorunu varsa bunun önüne geçmek çok zor. Biraz azaltılabilir.
Örneğin; güneş kremini üç saatte bir kullandığında olanı koruyabilirsin ancak hiçbir zaman bir leke yok olmuyor. Bu da bir tuzak aslında. Biz güzellik merkezleri olarak hiçbir zaman ‘yüzde 100 çözüm’ gibi iddialı sözler sarf etmemeliyiz. Cilt bakımı sonrasında pırıl pırıl bir cilt ile danışan gidiyor. Kişinin işlemden memnuniyeti tekrar size geldiğinde belli oluyor.
Lazer uygulamalarında hangi cihazı kullanıyorsunuz?
Öncelikle deneme atışı yaptırmalarını tavsiye ederim. Buz başlık mı cihazınız diye soranlar da oluyor. Bu bir cihaz değildir. Başlığın soğutucu özelliğidir, acısız olması için yapılmış bir başlık. Her zaman için Diode’u öneriyorum. Alexandrite ve Alpier de leke riski vardır. Ancak Diode dört mevsim kullanılabilir. Diode’ta bir iki gün sonrasında güneşe de çıkılabilir. Yanlış bir algı daha var. Hamilelik lazer uygulamalarına engel değildir. Lazerin gördüğü şey renktir. Yüzünüze atılan lazerin süt kanalıyla bağlantısı yoktur.
Peki neden lazer uygulamalarında kıllar aynı anda bitmez?
Kullanılan cihazın gücü çok önemli. Herkesin bedeni ve hormanları farklıdır. Nasıl ki, her gelen danışanıma cilt bakımında aynı vitamini yapmıyorsak; lazerde de aynı atışı yapmıyoruz. Sonuç aynı olmuyor herkeste. Lazerin üç evresi vardır: Büyür, gelişir ve dinlenir. Dinlendiği evrede yakaladığın kılları çok fazla zedeleyemezsiniz.
Ancak geliştiği dönemde darbelendiğinde daha etkili olur yaptığımız atış. Bu da adet sonrasındaki ilk beş gündür.
Vücuttaki kıl sayısını düşündüğümüzde her birini aynı evrede yakalamak imkansız. Bu sebeple seans şeklinde yapılır lazer uygulamaları.
Başka bir yerde on sekiz seans lazere gidip, memnun kalmayıp sonrasında bizi tercih eden danışanlarım da var. Bu seans sayısı çok afaki geliyor bana. Ya cihaz bozuktur ya da cihaz iyidir ancak atış gücü düşük tutulmuştur, seans sayısını artırmak adına. Bu yanlış bir zihniyet.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Güzellik bir lüks değil benim nazarımda. Kendini seven, koruyan, kendine önem veren erkekler için de kadınlar için de ihtiyaçtır. Bu kadar yeni teknolojiler çıkmışken, bu fırsatlar değerlendirilmeli diye düşünüyorum.