enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5564
EURO
36,3052
ALTIN
2.998,23
BIST
9.390,67
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Az Bulutlu
17°C
Samsun
17°C
Az Bulutlu
Cuma Çok Bulutlu
26°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
7°C
Pazar Hafif Yağmurlu
8°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
8°C

Samsun’un dünyaca ünlü ismi Hayati Akbaş, arkasındaki en büyük gücü anlattı

Samsun’un dünyaca ünlü ismi Hayati Akbaş, arkasındaki en büyük gücü anlattı
10 Ekim 2023 14:26 | Son Güncellenme: 6 Aralık 2023 16:10
A+
A-

Samsun’u sağlık turizmi alanında önemli bir lokasyon haline getiren FBM Estetik Tıp Merkezi Kurucusu Prof. Dr. Hayati Akbaş, 7/24 Gündem Dergi’nin 5. sayısı için 7/24 Gündem Genel Yayın Yönetmeni Nevin Aydoğan’a samimi açıklamalarda bulundu.

Şimdiye kadar yaşam öykünüz ya da işiniz ile ilgili sayısız röportaj verdiniz. Ben bu çalışkanlığı, başarısı, azmi ile artık bir Dünya markası haline gelen Hayati Hoca’nın annesini merak ediyorum. Bize annenizi anlatır mısınız?

Hiçbir şey ile ölçülemez annenin yeri. Annemin çok değişik bir hikayesi var. 12-13 yaşında evlenmiş, 13-14 yaşında ilk çocuk olarak ben doğmuşum. Benden sonra 7 çocuk daha dünyaya getirmiş. Hiç okul görmemiş, elektiriğin suyun olmadığı bir ortamda yaşamış. O dönemde evlerde idare kullanılırdı. Gaz lambaları bile lükstü.

Düşünün; annem daha çocuk diyecek yaşta evleniyor ve ardından ben doğuyorum. Ben daha ufacıkken, babam askere gidiyor. Babam annemden 3-4 yaş büyük ama babam da çocuk aslında. Çok mücadeleler veriyor annem, babam askerdeyken.

Babam askerden döndükten sonra o küçücük kadın; çocuklarım burada ne yapacaklar nasıl okuyacaklar diye düşünerek babama artık köyde yaşamak istemediğini söylüyor. Sonra yeni bir yaşam diyerek Yozgat’tan Ankara’ya geliyorlar.

Ancak o kötü şartları sözlerle tanımlamak mümkün değil. İmkansızlıklar içerisinde bir yaşam başlıyor. 8 çocuktan 2 tanesi vefat ediyor. Yemeyip yedirdi, giymedi giydirdi derler ya gerçekten o şekilde büyüttü bizleri annem. Hiçbirimiz yanlış yollara sapmadık, bizi kendi işinde gücünde, düzgün insanlar olarak yetiştirdi.

Tabii bu sorumluluk, imkansızlıklar içerisinde 6 çocuk büyütmek hiç insanı yıpratmaz olur mu? Kadın olmak çok zordu o dönemlerde. Hatta bir gün babam bir anısını paylaştı bizimle. Bir gün anneni Yozgat’ın Yelköy ilçesine götürdüm. Annen trafikte karşıdan karşıya geçmiyor dedi.

Hanım niye geçmiyorsun dedim annene. Annen  de önce erkekler geçsin sonra ben geçerim dedi. Hanım erkeklerin yoldan geçmesi bitmez ki demiş babam da 🙂 Zor ikna etmiş annemi; çünkü annemin yetişme tarzına göre erkeğin önünden geçilmez. Bu şekilde yetişmiş.

İlginç bir şekilde hala o muhafazakarlığını hiç değiştirmedi. Şu anda 75 yaşında, hala yetiştirildiği gibi yaşıyor. Elimizden geldiği kadar olumlu yönlerde hayatını güzelleştirmeye çalışıyoruz ama alışmış olduğu hayat tarzına sıkı sıkıya bağlı bir kadın.

En büyük özelliği; hayatını çocuklarına adaması ve çocuklarını bir yerlere getirmek uğruna, hayatında zik zak yapmadan çoğu imkansızlıklara göğüs germiş ve hedeflerine ulaşmış bir kadın. En önemlisi bizleri kimselere muhtaç etmeden büyüten güçlü, çok tatlı bir kadın.

Gecekonduda yaşarken evimizden atılmıştık. Filmlerdeki o ev yıkılma sahneleri vardır ya hani, kadınlar kendilerini siper ederler yuvalarına sahip çıkmak için. Bizzat yaşamıştık bunu.

O an evimize değil de annemin çırpınışlarına üzülüp, ağlamıştık. Bir kuşun yuvasını bozduğunuzda kuş nasıl saldırırsa annem de öyle saldırmıştı gelen ekiplere yuvasını koruma iç güdüsüyle.

Peki anneniz otoriter bir kadın mıdır?

Annem bazen çok şen şakraktır. Aynı zamanda da inanılmaz otoriterdir. Erkek egemen bir toplum olduğumuz için belli bir yaşa kadar babamın egemenliği vardı evde. Şu an bütün her şeye annem karar veriyor. Babama geçmiş olsun 🙂 Annem şuraya gidilecek derse oraya gidiliyor, bu yapılacak derse o yapılıyor. Annemin istediği bir şey olmadığında benim arkamda çocuklarım var der hep babama. Babam da bu durumu kabullendi artık.

Annem çok zeki bir kadın, yönetmeyi çok iyi biliyor. Babam da tam tersi mülayim bir adamdır. İki zıt kutup bir araya gelmiş diyebilirim. Ben de karakter olarak ikisinin karışımı gibiyim.

Annem zaman zaman eski yaşadıklarının gölgesinde hayatın tadını çıkartmakta zorlanıyor. Anneme soruyorum mesela anne nereyi gezmek istersin, seni oraya götüreyim diyorum istemiyor. O mütevazi, alışık olduğu hayatı yaşamayı seviyor.

Çok da güzel bir kadın…

Annem gençliğinde çok güzel bir kadınmış. Babam da yakışıklı adammış. Anneme bir gün; babamı nasıl ayarladın diye sordum. Ne ayarlaması oğlum, ben daha 10 yaşlarında bağlarda armut toplarkan, deden bana seni oğluma alıcam derdi şakalaşırdı benle hep.

Peki sen sevdin mi babamı deyince de sevme falan yoktu oğlum diyor. Sonrasında da anlatıyor tabii. Köyün meydanında güreşler yapılırmış.  İnsanlar damlardan izlermiş onları. Annem, babamı izlerken ‘Karaoğlan yensin’ diye dua edermiş.

Görücü usülüyle evlenmişler. Babamın bir hatası var ama. O dönemlerde sevdiği bir kız varmış. Bunu da sonradan anneme söyleme gafletinde bulunmuş. Söyledikten sonra çok pişman olsa da annem yazmış deftere tabi. Babam, ‘Hanım hatırlayamıyorum, öyle şey söylenir mi hiç, dediysem bile yanlış demişimdir’ diyor ama ne fayda 🙂 Kadınlar, asla unutmazlar söylenen bir şeyi.

Anne yemekleri tabiki özeldir ama sizin damak hafızanızda yer eden anne yemeği hangisi?

Ben annemin patates, biber kızartmasını çok severim. Hafif yanık olurdu nasılsa, ama çok lezzetlidir. Sırrını sorduğumda; ‘ Oğlum yağ mı vardı azcık yağ ile kızartmaya çalışırdım’ der. Bu arada tat hala aynı, çünkü hala az yağ koyar 🙂

Bir de pilav yapardı, yufkanın üzerine ters cevirip ortasına dökerdi. O dönemlerde menümüzde tek çeşit yemek olurdu. Salata zaten yok. Çorba varsa o günün yemeği de çorbaydı.

İlk maaşınızla ne hediye aldınız annenize?

İlkokula başladığım yıllardı. Ağaç oymacılığında çalışıyordum. Hiç unutmam haftalığım 5 liraydı. O parayı getirip anneme verdim. Annem de o parayla lokum bisküvi alıp komşularımıza dağıttı. Oğlumun maaşı bereketli olsun dedi. Unutamadığım anlardan biridir bu. 

Okumanızı desteklemiş miydi?

Okumamda annemin çok büyük bir katkısı var. Okuyacak benim oğlum dedi. Kendi hiç okula gitmemiş ama okumam konusunda beni hep destekledi.

Babam bir gün beni inşaat işine götürdü çalışmaya. Eve katkı sağlayayım diye. Ben öğlene kadar ancak dayandım ve işten kaçıp, eve geldim:) Evde otururken babam eve geldi. Sen neden kaçtın niye çalışmıyorsun diye kızdı bana. Ben okuyacağım baba, ders çalışacağım dedim.

Anneme dönüp ‘Bak şuraya yazıyorum bu çocuk adam olmaz dedi.’ Şimdi düşünüyorum da o koşullarda babam haklıydı aslında. Benim yapmam gereken şey çalışıp eve para getirmekti. Evin en büyüğüydüm çünkü. Yazları hep çalıştım ama diğer zamanlarda hep okudum.

Annenize kızdığınız konular oluyor muydu?

Annemden en çok rahatsız olduğum şey banyo konusuydu. Haftada bir gün banyo yapardık. Pazar günleriydi tabii. Leğende resmen derimi soyarak yıkardı beni. Anne bunlar deri dediğimde de ’Yok bunlar kir’ derdi. O kadar titizdi ki banyo yapmaktan nefret ederdim. Korkardım resmen banyo günlerinden.

Büyüdük, doktor oldum. Doktor olduğum günden itibaren ailemin sorumluluğunu hemen üzerime aldım. Annem de artık şunu biliyor ki oğlu ne istese yapar. Annemi çok seviyorum. Benim annem dünyanın en tatlısı. Herkesin annesi dünyanın en tatlı annesidir.  

Atakum Nakliyat
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.