enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Hafif Yağmurlu
13°C
Samsun
13°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Az Bulutlu
19°C
Salı Çok Bulutlu
17°C
Çarşamba Çok Bulutlu
17°C
Perşembe Az Bulutlu
14°C

Nişantaşı’ndan Yüksekova’ya kadınlarımız

Nişantaşı’ndan Yüksekova’ya kadınlarımız
20 Aralık 2024 13:13
A+
A-

Birbirine benziyordu tüm kadınlar…
Dolgun dudaklar, mimiksiz, gülemeyen yüzler.
Birbirine benziyordu tüm kadınlar…
Karadeniz’in sert dağlarında çay toplayıp, omuzlarında dünyanın ağırlığıyla ezilenler…
Birbirine benziyordu tüm kadınlar…
Narin, deterjana hiç bulaşmamış elleri, yemek hiç yapmamış, eline sağlık hiç denilmemiş onlara.
Birbirine benziyordu tüm kadınlar…
Doğunun çorak, fabrikasız, acımasız topraklarında oğullarını bir bir veriyorlardı acımasız bir savaşa.
Birbirine benziyordu tüm kadınlar…
Nişantaşı’nın sokaklarında, şoförlerinin gezdirdiği son model arabalarıyla en lüks mağazalarda, alışveriş merkezlerini dolduruyorlardı. Marka mağazalardan, marka ürünleri alıp, para harcamak için bahaneler arıyorlardı.
Birbirine benziyordu tüm kadınlar…
Anadolu’nun topraklarında 13 yaşında gelin gidip ve 14 yaşında daha çocukluğunu yaşayamadan çocuklarıyla birlikte büyümeye çalışıyorlardı.
Henüz on dört yaşında, anne telaşı ürkek yürekleriyle kocaman ellerin altında eziliyorlardı.
Birbirine benziyordu tüm kadınlar…
Onlar boğaz boyunca uzanan yalılarda oturup, teknelerle, yatlarla rüzgâra karşı yelken açıyorlardı.
Birbirine benziyordu tüm kadınlar…
Çukurova’nın yakıcı sıcağında pamuk toplayıp, derme çatma tek bir göz evde sıcak bir çorbayı on kişi paylaşıyorlardı. Nasırlı elleriyle çocuklarını severken acıtmaktan korkan anneler…
Birbirine benziyordu tüm kadınlar…
Kadının rızası vardı denilip, tekrar tekrar tecavüze uğrayanlar ve sokakların güvensiz ortamında birgün bir bıçağın ışıltısında kayıp giden hayatlar…
Birbirine benziyordu tüm kadınlar…
Sosyal medya aracılığıyla zengin olup, hiçbir şey olmamış gibi şakşakçılarına utanmadan poz verenler…
Nişantaşı’ndan Yüksekova’ya birbirine benziyordu tüm kadınlar…

ASİ TOPRAKLAR

Susamam ben
Susarsam ölür dilim
Konuşan toprakların kızıyım…
Toprağından bereket fışkıran
Portakal çiçeklerinin şarkılar söylediği
Yaz sıcağında güneşe kahkahalar atılan
Çukurova kızıyım…

Susamam ben
Orhan Kemal”in bereketli topraklarında
Satırlarında düşler biriktiren,
Abidin Dino’ya şiirler yazan,
“Yer Demir Gök Bakır” la büyüyen
Torosların kızıyım

Portakal çiçeklerinin
Rüzgârla yarıştığı
Çukurova kızıyım ben
Susamam
Susarsam ölür dilim…

Kader Eltutan (7 Haziran 2024)

Atakum Nakliyat
Yorumlar

  1. Tahsin Ertürk dedi ki:

    Sevgili Kader Eltutan’ın “Nişantaşı’ndan Yüksekova’ya Kadınlarımız” adlı eseri, Türkiye’nin çeşitli coğrafyalarındaki kadınların hayatlarını, mücadelelerini ve toplumsal rollerini karşılaştırarak derin bir eleştiride bulunuyor. Şiir tarzında yazılmış bu metin, kadınların yaşadığı farklı gerçeklikleri ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini vurgularken, aynı zamanda benzer duygusal yükleri de taşımakta olduklarını gösteriyor. Eserin bazı temel unsurları üzerine detaylı bir yorumum:
    1. Kadınların Benzerliği: “Birbirine benziyordu tüm kadınlar…” tekrar eden ifadesi, tüm kadınların ortak bir çerçeve içinde ele alındığını gösteriyor. Bu tekrar, okuyucuya her kadının kendi hikayesine ve yaşadığı zorluklara rağmen, genel olarak benzer bir konumda olduğunu hatırlatıyor. Farklı yaşam koşullarındaki kadınların duygusal acıları ve toplumsal baskıları birleştiriliyor.
    2. Farklı Coğrafyalar: Nişantaşı ve Yüksekova gibi farklı yerlerin yan yana getirilmesi, ekonomik ve sosyal sınıf ayrımlarını gözler önüne seriyor. Nişantaşı, zenginlik, tüketim ve yüzeysellik gibi kavramları temsil ederken, Yüksekova ise yoksulluk, savaş ve geleneksel yapılarla sıkı sıkıya bağlı bir yaşamı simgeliyor. Bu kontrast, iki dünyanın da kadınlarını aynı tuzağa düşürdüğünü ima ediyor.
    3. Gelenek ve Modernite: Metinde, farklı coğrafyaların kadınları arasında geleneksel ve modern yaşam tarzlarına dair belirgin bir ayrım bulunuyor. Anadolu’dan gelen genç yaşta evlenen kadınlar ile Nişantaşı’nda alışveriş yapan kadınlar karşıtlık yaratırken, her iki grup da toplumsal normların ve rollerin ağırlığını hissediyor. Kadınların nasıl yaşamlarını sürdürebildiği ya da yaşamaya çalıştığı merak uyandırıyor.
    4. Sosyal Eleştiri: Metindeki betimlemeler, kadınların yaşadığı sosyo-ekonomik zorlukların yanı sıra, tecavüz, şiddet ve istemeden evlenme gibi trajik durumları da kapsıyor. “Kadının rızası vardı denilip, tekrar tekrar tecavüze uğrayanlar” ifadesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve kadınların bedenleri üzerindeki kontrolsüzlüklerini eleştiriyor. Bu durum, topluma yönelik bir suçlama niteliği taşırken, kadınların travmalarını derinleştiriyor.
    5. Duygusal Yük: Metinde kadınların psikolojik durumu, sadakatsizlik ve kayıplarla dolu bir hayatta uğradıkları duygusal travmalarla dolu bir şekilde işleniyor. Bu, Kader Eltutan’ın sıradan bir anlatımın ötesine geçtiğini ve okuyucuya güçlü bir duygusal etki bıraktığını gösteriyor.
    “Nişantaşı’ndan Yüksekova’ya Kadınlarımız”, yerel ve ulusal bağlamda kadınların yaşam mücadeleleri, toplumsal cinsiyet normları ve yaşam biçimleri üzerindeki baskıları sorgulayan derin bir yapıt. Sevgili Kader Eltutan, kadınların farklı yaşam koşullarındaki benzer acılarını ve mücadelelerini güçlü bir dille dile getirirken, okuyucuyu düşündürmeye ve toplumsal farkındalık oluşturmaya davet ediyor. Bu eser, aynı zamanda kadının toplum içindeki yerini ve kimliğini sorgulayan bir metin olarak önemli bir yeri var.

    1. Kader Eltutan dedi ki:

      Sevgili Tahsin Ertürk,

      Öncelikle, eserimi bu kadar derinlemesine ele alıp yorumladığınız için teşekkür ederim. Yazdıklarınız, “Nişantaşı’ndan Yüksekova’ya Kadınlarımız” adlı çalışmamın amacını ve vermek istediği mesajları oldukça etkili bir şekilde özetliyor.

      Kadınların hayatlarındaki benzerlikleri vurgularken, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kaçınılmaz sonuçlarını ortaya koyabilmek benim için önemliydi. Farklı coğrafyaların ve sosyal sınıfların çeşitli gerçeklikleri içinde, kadınların ortak acılarını bir araya getirmek, sadece bir anlatım değil, aynı zamanda bir manifeste niteliği taşıyor.

      Sizin de belirttiğiniz gibi, kadınların yaşadığı zorluklar ve duygusal travmalar, toplumda derin bir yankı uyandırmakta. Aslında, her kadının hikayesinin kendine özgü olmasının yanı sıra, bu hikayelerin altında yatan toplumsal güç dinamiklerinin de benzerliği, kolektif bir bilinç oluşturuyor. Bu bilinçlenme, sağlıklı bir toplumsal değişim için vazgeçilmezdir.

      Gelenek ve modernite arasındaki çatışmaların kadınlar üzerindeki etkisini ele alırken, hedefim sadece bir eleştiride bulunmak değil, aynı zamanda kadınların gücünü, direncini ve onurlu mücadelelerini de yüceltmekti. Bu bağlamda, ortaya koyduğunuz çözümlemeler, eserimin sözlerinin daha fazla insan tarafından duyulmasına yardımcı olacaktır.

      Toplumsal farkındalığı artırma çabası içindeki her sesin, her kelimenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattığınız için teşekkür ederim. Kadınların yaşamlarını ve kimliklerini sorgulamaya yönelik bu tür çalışmaların, hepimizin temel meselelerini anlamamızda büyük bir katkı sağlayacağına inanıyorum.

      Sevgi ve saygılarımla,

      Kader Eltutan

  2. Nurgül Ekeke dedi ki:

    Tebrik ederim çok güzel bir makale ve harika bir şiir.

    1. Kader Eltutan dedi ki:

      Çok teşekkür ederim Nurgül Ekeke Hanımefendi.Sevgi ve saygılarımla