enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5176
EURO
36,4214
ALTIN
2.963,66
BIST
9.142,22
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Az Bulutlu
17°C
Samsun
17°C
Az Bulutlu
Cuma Çok Bulutlu
26°C
Cumartesi Yağmurlu
8°C
Pazar Hafif Yağmurlu
8°C
Pazartesi Çok Bulutlu
8°C

Balabanizm

Balabanizm
22 Şubat 2022 13:10 | Son Güncellenme: 5 Nisan 2023 18:05
A+
A-

İBRAHİM BALABAN  (1921-2019 )  ( Balabanizm) Balaban’ın hayatının ilk yılları büyük talihsizliklerde doludur. 1921 yılında Bursa, Seç Köy’de doğar.

Üç yıllık ilkokulu bitirdikten sonra, taş kırma, çobanlık, tarım işçiliği gibi işlerde çalışır.

1937 yılında on altı yaşındayken adı bir kaçakçılığa karışır. Altı ay hapis ve 16.000 TL para cezası alır. Para cezasını ödeyemeyince ceza üç yıl hapse çevrilir ve yeniden cezaevine girer. Mahkumiyetinin sonlarına doğru dört mahkumun saldırısına uğrar.

Cezaevinden çıktıktan sonra 1942 yılında evlendiği gün, düğün evini basan hasmını öldürür. Yeniden cezaevine girer.

1942-1950 yılları Bursa cezaevinde geçer. Cezaevindeyken önce babası cinayete kurban gider. Daha sonra eşini ve çocuğunu kaybeder. 1950 yılında çıkan af ile cezaevinden çıkar.

 Peki, bu süre içinde Bursa cezaevinde neler oldu?

Balaban cezaevinde Nazım Hikmet ile tanışır ve bu yedi sene sürecektir.

“Şair Babamla ikimiz buluşmadan önce el yordamı ile arıyordum kendi kendimi karanlıkta. İlkin onu buldu ellerim. O da alıp koydu beni kendi yerime.” diyecektir.

Nazım’dan çok sevdiği resim sanatına dair bilgiler almakla kalmaz. Koğuş zaten akademi gibidir. Sosyolojiden felsefeye politikaya kadar her konu işlenmektedir.

Nazım Hikmet, Orhan Kemal’i hikayeci, Balaban’ı da ressam olarak yetiştiriyordur. Daha sonra Balaban bu günleri Şair Baba ve Damdakiler kitabında anlatır.

                Bahar 1949

Nazım Hikmet Bahar resmine bu şiiri yazar:

İşte seyreyle gözüm,
Hünerini Balaban’ın.
İşte şafak vakti,

Mayıs ayındayız.
İşte aydınlık:
Akıllı, cesur, taze, diri, insafsız.
İşte bulut:
Kaymak gibi lüle lüle

1950 yılında çıkan af ile Nazım’la birlikte tahliye olurlar. Balaban köye dönse de Nazım’ın çağrısı ile İstanbul’ gider ve bir yıl aynı evde kalırlar. Bu dönemde Nazım dostlarıyla tanıştırır ve bir anlamda onlara emanet eder Balaban’ı.

Doğum 1950
Ekin biçenler 1951

Cumhuriyet Gazetesi’nde 8 Kasım 1953’te Yaşar Kemal şöyle yazar:

“Bir umut ışığıdır sarıyor insanın içini. Yuyor, temizliyor cümle karanlığı. İşte bu, Balaban’ın kuvvetidir. Balaban söylemek istediğini kestirmeden söylemesini biliyor. Ben Balaban’ın her tablosunu bir türküye benzetiyorum. Şöyle ki, her türkü bir hikayedir. Bir olaydan çıkmıştır. Olaydan çıkmayan hiçbir türkü yoktur. Olayı anlatınca da hayatı en kestirmeden anlatıyor türküler. İşte Bursa’nın Seçköy’ünden Balaban’ın her tablosunun bir hikayesi var. Ve hayatından bir parça her tablosu… Rengi ile, ışığı ile bir parça…”

Harman

Nazımın bu resim için yazdığı dizeler.

Seçköy’ünden Feyzioğlu Ali’nin kızı,
harman yerinde su döküyor dombaylara.
Dombaylar kızgın tuğladan
dombaylar kırmızı kara.
Ben de dombaylar gibi,
eydim kafamı toprağa.
Su dök!
serinleyeyim!

1953’te gene İstanbul’da düzenlediği ilk kişisel sergisiyle, toplumsal gerçekçi akıma yöneldi.

“Birinci dönem” adını verdiği bu sergiyi, 1959 yılından başlayarak çeşitli aralıklarla Ankara ve İstanbul’da açtığı öteki dönem sergileri izledi.

Mapushane Kapısı


Altı kadın vardı demir kapının önünde

Beşi toprağa oturmuş, ayakta biri;

Sekiz çocuk vardı demir kapının önünde

Besbelli henüz öğrenmemişler gülmeyi.

Altı kadın vardı demir kapının önünde

Ayakları sabırlı, ellerinde keder,

Sekiz çocuk vardı demir kapının önünde

Cin gibi bakıyor kundaktakiler.

Altı kadın vardı demir kapının önünde

Sımsıkı gizlemişler saçlarını,

Sekiz çocuk vardı demir kapının önünde

Biri kavuşturmuş avuçlarını.

Bir jandarma vardı demir kapının önünde

Ne dost ne düşman, nöbet uzun, hava sıcak.

Bir beygir vardı demir kapının önünde

Nerdeyse ağlayacak.

Bir köpek vardı demir kapının önünde

Burnu kara, tüyü sarı,

Kamış sepetlerde yeşil biber vardı

Torbalarda kömür, heybelerde soğan sarımsak.

Altı kadın vardı demir kapının önünde

Ve demir kapının ardında beş yüz erkek vardı efendim;

Altı kadından biri sen değildin, ama beş yüz erkekten biri bendim…

Nazım Hikmet

Bu resmi komposizyon olarak incelediğimizde hiç bir figürün rasgele yerleştirilmediği görülür.

Yurt içinde ve dışında çok sayıda şehirde sergi açar Balaban.

Adana’daki sergisi saldırıya uğrar.

Resimleri nedeniyle yargılansa da hepsinden beraat eder.

Genelde Anadolu kadınlarını, köy yaşamını, üretim araçlarını resmeder.

İkibin kadar resmi ve onbir kitabı vardır.

Sanata bakışını “Sanat yaşamın izdüşümüdür, konu öz dür. Her öz kendi kabuğunu yapar “ şeklinde özetler.

Resimleri hangi akımda yada ona yakın dersek cevap Nazım Hikmet’ten gelir.  “BALABANİZM.”

Raşit ERTENLİ

Atakum Nakliyat
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.