Türkiye gerek jeopolitik konumu gerek dünya siyasetindeki yeri nedeniyle özellikle bölgesinde bir denge unsuru, huzur ve barışın teminatı olması gereken bir ülke.
Bu konuda vatandaşlarımızın hemfikir olduğunu düşünüyorum. Öte yandan Türkiye’nin bu önemli rolü, plansız programsız bir şekilde göç dalgalarıyla ‘işgal’ edilmesine bir dayanak olamaz.
Kitabın ortasından konuşalım. Türkiye’ye AKP’ye kadar olan Cumhuriyet tarihi döneminde toplam 934 bin 354 sığınmacı göç etmiş. En büyük göç dalgası 1991’de Körfez Savaşı nedeniyle 460 bin sığınmacı ile olmuş.
2011 yılında Suriye’de iç savaş başladı. Esad yanlısı güçler ile Özgür Suriye Ordusu’nun yanı sıra bölgedeki milisler de çatışmaya başladı.
Bugün Türkiye’de İçişleri Bakanlığı verilerine göre 3 milyon 762 bin 686 Suriyeli sığınmacı var. 4 milyon 100 bin mülteci statüsünde, 1 milyon 417 bin ise ikametli yabancı var. Sınırlarımızı atlaya zıplaya geçtikleri görüntüler hafızalarımızda. Gerçek rakamın çok daha fazla olduğu ortada. 9-10 milyon Suriyeli sığınmacı olduğu iddiaları hiç de gerçekten uzak değil.
Savaş bir insanlık trajedisidir ve çocukların, yaşlıların, kadınların ve yardıma muhtaçların savaş bölgesinden tahliye edilmeleri son derece doğaldır.
Ancak burada eleştirilecek konu, bunun bir yönteminin, denetiminin ve projesinin olmamasıdır. Türk sınır kapıları adeta Suriyeli sığınmacılara sonuna kadar açılmış ve herhangi bir denetim olmadan yurda giriş yapmalarına müsaade edilmiştir.
Suriyeli sığınmacıların yurda girdiklerinde nerelerde kalacakları, nasıl hizmet alacakları, nerede yaşayacakları, kimlik tespitinin nasıl yapılacağı üzerine en ufak bir düşünce olmadan ve bu konu hakkındaki önerileri dikkate almadan adeta ‘Alın meydan sizin’ denildi.
Dünyanın hiçbir ülkesinde buna benzer bir sığınmacı programı göremezsiniz. Türkiye’de biz bunu gördük ve görmeye devam ediyoruz.
Derken Afganistan ve Pakistan’da da iç karışıklıklar yaşanmaya başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarının her fırsatta dile getirdiği ‘açık kapılarımız’ bu sefer de Afgan ve Pakistanlı göçmenler için sonuna kadar açıldı.
‘Türkiye yol geçen hanı değil kardeşim’ diyemedik. Kaçak göçmenler hiçbir kontrol olmadan sınırlarımızı koşa koşa geçti.
AKP iktidarı ülkeye gelen sığınmacı ve göçmenlerin entegrasyonu ve sosyal uyumu için hiçbir çalışma yapmadı ve hiçbir zaman böyle bir niyeti de olmadı. Bu iktidar, Türkiye’nin sığınmacı adı altında işgal edilmesine göz yumdu. Türk halkının yaşadığı sorunlar da umrunda bile olmadı.
Kaçak göçmenlerin karıştığı suç olayları ve özellikle taciz olayları günden güne arttı. İnsanlar çocuklarını sokağa çıkarmaktan, kadınlar akşam saatlerinde dışarıda olmaktan korkar hale geldi.
Türk gençleri işsizlikle boğuşurken, sığınmacılar zaten yeterince kötü olan çalışma şartlarını daha da düşürdü. Kar hırsına kapılan işletmeler ‘3 kuruş’ daha ucuza çalıştırmak için sığınmacıları tercih etti.
En önemlisi sığınmacılar Türk toplumunun yaşantısına hiçbir şekilde uyum sağlayamadı. Uyumsuz sığınmacılar kendi gettolarını kurma yoluna gitti. Sığınmacılar, özellikle İstanbul’un bazı semtlerinde gettolar kurdu. Hatay ve Kilis’teki sığınmacı nüfusu şehrin kendi nüfusunu katladı. Çoğu şehirde Türkçe tabela görmek hayal oldu.
Bütün bunlar olurken iktidar ne yaptı? Türk halkının her geçen gün artan toplumsal öfkesini görmedi mi, görmüyor mu? Sığınmacı krizinin çok büyük toplumsal olaylara gebe olduğunu anlamıyorlar mı?
Avrupa’yı hiç göçmen almadığı için eleştiren Erdoğan, Avrupa Birliği’nden Suriyelilerin bakımı için alınan 6 milyar euro’dan bahsetti mi? AB’den alınacak para karşılığında Türkiye’nin istilasına göz yumduklarını, işgale sessiz kaldıklarını söyledi mi? Duyan gören varsa beri gelsin.
Son dönemde yükselen toplumsal muhalefet sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Göndermeyeceğiz kardeşim’ noktasından ‘1 milyon Suriyeliyi ülkelerine göndereceğiz’ noktasına geldi.
Geçtiğimiz günlerde Suriye Devlet Başkanı Esad, genel af açıkladı ve tüm Suriyelileri Suriye’ye çağırdı. O halde 1 milyon Suriyeli’nin gönderilmesi yeter mi? Yetmez. Bu konuda hükümetin kapsamlı bir çalışma yaparak en kısa sürede Türkiye’deki tüm Suriyeli’lerin eve dönüş programını başlatması gerekiyor.
Bundan sonrası için ne yapmalı? Devletin bir göçmen politikası olması gerekiyor. Başka bir coğrafyadan ve kültürden gelen insanı toplumun orta yerine öylece yerleştiremezsin. Bunun olmadığını hepimiz tecrübe ettik.
En kısa sürede Afgan, Suriyeli ve Pakistanlı sığınmacıların eve dönüş programı başlatılmalı.
Ekonomik krizler ve düşen alım gücü nedeniyle adeta canı burnunda olan Türk halkının, bir de bu sessiz istila ve işgal ile sinir uçlarıyla oynanmamalı.
AKP iktidarının bir an önce toplumun tüm kesimlerinden kanaat önderleri ile masaya oturarak çözümü geliştirmesi gerekiyor.
Yüz yıl önce şehitlerimizin kanıyla kazandığımız toprakları, hükümetin saçma sapan göçmen politikasıyla kaybetmeye hiç niyetimiz yok. Haberiniz olsun!