70’li–80‘li yılların fotoğraflarındaki insanlara bakıp da kadınlar erkekler ne kadar modern giyiniyorlarmış dediğimiz çok olmuştur, hele hele 60‘lı yılların belki de 50‘li yılların fotoğrafları alır götürür bizi bizden…
Sadece insan fotoğrafları değil manzara sokak ev fotoğrafları bile çok farklı gelir bize ve de çoğu zaman keşke öyle kalsaymış deriz, deriz de aslında doğayı da kendi ellerimizle katlettiğimizi ya da katledilirken seyirci kaldığımızı da itiraf etmiş oluruz.
Cumhuriyet‘in ikinci yüzyılına girerken yüzyıllık çınarımıza yüzyıllık büyük emanetimize ne kadar sahip çıkabildiğimizin de cevabı o soluk bazen de siyah–beyaz fotoğrafların içinden gözümüze çarpar.
Başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere özgürlük mücadelesinde, kula kul olmamak savaşında kanlarını akıtan şehit olan binlerce vatan evladına bugün o fotoğraflar ile nasıl bir ihanet içinde olduğumuz çok aşikar değil midir ?
Hiiiç öyle ben yapmadım ben ihanet etmedim havalarına girmeyelim.
Eğer; ‘Aman çocuğum işe girecek oralarda görünmeyeyim’ ya da ‘Kredi çekeceğim görünmeyeyim’ diyerek veya evlatlarımızın da gitmesini engelleyerek gerçekte kendimizi kandırarak Atatürk‘ün tüm ilkelerinin üstü çizilirken hiçbir etkinliğe gitmeyerek, olduğumuz yerlerde doğruları anlatmayarak belki çocuklarımızı kurtardık ama torunlarımızı rejim tehlikesi ile baş başa bıraktık.
Edindiğimiz mal-mülkü kaybetmemek için, gözümüzü boyayan sosyal imkanlardan olmamak ya da çıkarlarımızı düşündüğümüz için başkaldırmayarak o ihanetin tohumlarını biz attık. Bir de kendi ellerimizle yıktığımız gelecek hayallerini gerçekleştirmek için bu memlekette daha durulmaz diyerek çocuklarımızı yurt dışına gitmeleri için zorladık, kalıp mücadele etmelerini Atatürk Cumhuriyetine sahip çıkmaları gerektiğini anlatmadık o misyonu vermedik gençlerimize… Siyasi partilerde, meslek odaları yönetiminde, STK’larda gençlerimize yer vermeyip adeta sıkı sıkıya yapıştığımız koltuklardan bol bol fotoğraf paylaşarak sanki memleketi kurtardık…
İşte öyle sevgili dostum, işte böyle böyle geldik biz bu durumlara, mimar biziz, hepimiziz.
Şimdi kalk ayağa ve aynanın karşısına geç!!!
Ne de güzel demiş atalarımız iğneyi önce kendine batır çuvaldızı başkasına…