İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Erdoğan’a iktidarı müjdeleyen şey açılım süreci olsaydı; geçtim HDP’yi, bugün PKK ile müttefik olurdu” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu.
AK Parti’nin ‘başörtüsüne anayasal güvence’ teklifi kapsamında HDP’ye yaptığı ziyareti değerlendiren Akşener”AK Parti vekilleri, PKK ile bir tuttukları HDP ile aynı masaya otururken utanmadılar. Kadere bakın, kimler kimlerle yan yana geldi. Bu saatten sonra kimse, milletimize vatan-millet-beka tiratları atmaya kalkmasın. Erdoğan’a iktidarı müjdeleyen şey açılım süreci olsaydı; geçtim HDP’yi, bugün PKK ile müttefik olurdu” dedi.
Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Yarın 10 Kasım. Büyük Türk Milleti, Ata’sını bir kez daha, çok, ama çok özleyecek. Bizler, bu özlemimize, bir de yemin ekleyeceğiz. Diyeceğiz ki; “Büyük Atatürk; Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, hiç durmadan yürüyeceğime and içerim.” Rabbim, O’nu rahmetiyle kucaklasın. Peygamber Efendimize komşu eylesin. Ruhu şad, mekânı Cennet olsun.
20’nci yılını tamamlayan, AK Parti iktidarı artık giderayak milletimizi hor görmeye başladı. Evine ekmek götüremeyenlerden şükretmelerini istediler. Elektrik faturasını ödeyemeyenlerden tasarruf etmelerini istediler. Çocuğuna harçlık veremediği için dertlenenlerden sabretmelerini istediler. Peki kendileri ne yaptılar? Beceriksizliklerine kurban ettikleri ekonomi yüzünden sebep oldukları ağır sonuçlarla bile cesaret edip yüzleşemediler. Her 3 çocuğumuzdan 1’inin yoksullukla ve yoksunlukla mücadele ettiğini görmezden geldiler. Okullarına aç giden çocuklarımız varken, kendi vicdanlarının sesini bile, duymazdan geldiler.
Ve beklenen nihayet gerçekleşti! ‘Açılımcılar kumpanyası’ yeniden seyircisiyle buluşuyor! Kumpanyacılar en sonunda merdiven altlarında yürüttükler sufle çalışmasını bırakıp kamuoyuna resim verme aşamasına geldiler. Kumpanya afişi ve basın bülteni, şöyle olmalı: “Cumhuriyete karşı, el ele, omuz omuza…” “Yüz yıllık yıkım süreci olan, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı anayasa değişikliği kisvesiyle sokulacak yeni çomaklar kaşınacak yaralar ve verilecek yeni hasarların büyük tiyatrosuna, hepiniz hoş geldiniz.” “Başı sıkışınca, ‘vesayet’ diyenlerle, başı sıkışınca, ‘demokrasi’ diyenler, yine bir arada.” “Uzun bekleyiş artık sona erdi. Karşınızda; ‘Açılımcılar kumpanyası!’ Zaten hiç ayrılmadılar ki… Zaten hiç küsmediler ki… Çünkü onlar birbirine kalple bağlı, ruhla bağlı, zihinle bağlı. Dahası onlar birbirine omerta yasalarıyla bağlı. Onlar birbirine uzattıkları kırmızı karanfillerle bağlı… Evet, belli ki, “Açılımcılar kumpanyası” yeniden seyircisiyle buluşuyor. Ak Parti ve HDP milletvekilleri, Sayın Erdoğan’ın direktifleriyle başlayan anayasa yapım süreci için bir araya gelip oldukça mutlu, neşeli ve sevinçli, bir görüntü vermişler. Ne diyelim, Allah bozmasın.
Biliyorsunuz Sayın Erdoğan bir süredir fellik fellik, bir arayış halindeydi. Arıyordu, tarıyordu, bir türlü bulamıyordu. Sonunda muradına ermiş. 6’lı masanın sağında, solunda, altında ararken; kendisi nihayet HDP’yi kendi bakan ve milletvekillerinin yanında bulmuş. Ama görüyorum ki bu tablonun içinde barındırdığı çelişkileri anlamakta zorluk çekenler, garipseyenler var. Hatta, Ak Parti’yi içine düştüğü tutarsızlıktan dolayı eleştirenler de var. Ama açıkçası biz bu durumu hiç garipsemedik. Çünkü biz, Sayın Erdoğan’ı çok iyi tanıyoruz. Kendisinin, sadece koltuğu sallanana kadar var olan vatanseverliğini, biz en başından beri biliyoruz.
Hatırlayın; Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçebilmek için PKK ile yürüttüğü, “Açılım Süreci’ni”, o başlatmıştı. Hatırlayın; Oslo’yu o planlamıştı.Habur’da konfetileri, o patlatmıştı. Hatta teröristlere, lahmacun partileri bile vermişti. Hatırlayın; İstanbul seçimlerini kazanabilmek için, Teröristbaşı’nın mektubunu, devletin kanalında yine o okutmuştu. Çünkü Sayın Erdoğan için PKK’yla masaya oturmak ile PKK’ya karşı mücadele etmek arasında ideolojik bir fark yok. Çünkü onun tek bir ideolojisi var; o da, ‘iktidarda’ kalmak. Eğer ki şimdiye kadar Sayın Erdoğan’a, iktidarı müjdeleyen şey, açılım süreci olsaydı; geçtim HDP’yi, bugün, PKK’yla müttefik olurdu. Bakın, Sayın Erdoğan, en başından beri ne demokrasiye, ne sivilleşmeye, ne çözüme, ne de terörle mücadeleye inandı. Çünkü onun ve çevresindekilerin bu tür fikirlerle, ideallerle, siyasi programlarla ve tutarlılıkla işi yoktur. Yeter ki kendi işleri görülsün, her türlü kılığa girerler. Düzenleri sürsün diye her şeyi mübah görürler.