Amisos Dans kurucusu Ali Buyuklu, sportif salsanın çocukların fiziksel gelişimine çok büyük destekte bulunduğunu söyledi.
Amisos Dans kurucusu Ali Buyuklu, 7/24 Gündem Dergi’nin 5. sayısı için 7/24 Gündem Genel Yayın Yönetmeni Nevin Aydoğan’a açıklamalarda bulundu.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Trabzon Maçkalıyım. 1990 yılının Nisan ayında doğdum. Koç burcuyum, yükselenim akrep. Eğlenceli, deli dolu, sporcu bir kimliğe sahibim. 2 kardeşiz bir abim var. Abim ile birbirimize hiç benzemiyoruz. O tam bir Trabzonlu 🙂
Spora ve sanatsal işlere yöneldiğimden sülalem ve kuzenlerim arasında da hep farklı olan kişi bendim. Babam, inşaat malzemeleri satış işçisi olarak çalışıyordu emekli oldu. Babamı kaybettik. Annem, önceleri sigara fabrikalarında çalışıyordu. Ancak kalp rahatsızlığı sebebi ile çalışmayı bırakmak durumunda kaldı.
Nasıl bir çocuktunuz ve büyüdüğünüz ortam nasıldı?
Çok sert bir ortamda büyüdüm ben. Doğduğum mahalle Kaymaklı ama Teksas olarak bilinirdi. Bu mahalleye girdiğiniz an sorgulanmaya başlanırsınız. Çok büyük olaylar olurdu. Annem de bizleri korumak adına abimin ve benim mahalledeki çocuklarla samimi olmamı hiç istemiyordu.
Ama çok enerjik bir çocuktum. Annem de evde sıkılmayayım, enerjimi atayım diye 4 yaşımdayken bana horonu öğretti. Horonu küçük yaşıma rağmen çok güzel oynuyordum. Hani kapı gıcırtısına oynar derler ya o bendim işte 🙂 Mahalle maskotu gibiydim adeta, herkes beni alkışladığında çok mutlu oluyordum. Sonrasında bir gün 5,5 yaşımda kötü bir olay yaşadım. Kiracıydık ve ev sahibi bizi evden çıkartmak istiyordu. Bir hafta süre istedi ailem de. Annem o dönemde çalışıyordu ve abimle ben evde kalıyorduk. O süreçte sokakta oynarken ev sahibinden çok kötü dayak yemiştim ve evde baygın halde yatıyordum. Normalde enerjik olduğum için annem işten gelir gelmez evdeki sessizlikten şüphelenip, bana bakmaya geldi. Ben ağlıyorum tabii. Hemen o gün taşıdık evimizi mahalleden.
O olay sonrası yaşadığım korku nedeniyle içime kapandım. Karanlıktan, tek başıma hareket etmekten, insanlarla iletişim kurmaktan kısaca her şey korkan bir çocuk haline geldim.
Hep evde olduğum için müziğe, dansa daha çok yönelmiştim. Ailem, bu süreci atlatmam için evimizin karşısındaki Tekvando Hocası Muhammer Bey’e gitmemi söylemeye başladı. Sonunda gittim çok da sevdim tekvandoyu. 12 yıl boyunca tekvando yaptım o süreçte. Biraz olsun korkularımı yenmeye başladım.
Nasıl evden çıkamazken spor salonundan da çıkamaz oldum. Salonda boks bölümü açılınca o derslere de girmeye başladım. Salonun müdavimiydim yani 🙂
Tekvando maçlarına, müsabakalara katılmaya başladım dereceler kazandım. Ancak o dönemde kameralar yoktu, hakem sayıları azdı. Haklar yeniliyordu genelde. 2008’de Antalya maçında yine hak yenme olayı olunca, ortalık biraz karıştı. Benim maçım olduğu için 2 yıl men verdiler bana, maçlara girmem yasaklandı.
Böyle olunca dansa ağırlık verdim. Düğünler, sahiller, üniversitelerde hep dans ediyordum.
Ben spor lisesi isterken; ailem meslek lisesinden mezun olanlar kesin iş buluyor mantığıyla endüstri meslek lisesine yazdırdılar beni. Hem okulumu sevmediğim hem de o korku dönemini yenip o asosyalliğimden kurtulunca hırçınlığım da ortaya çıkmaya başladı. Bunu da dans ve sporla atıyordum. Lisede “Grup Stres Kolbastı Ekibi” adlı bir grup kurduk. Sokaklarda, düğünlerde dans edip, oynuyorduk ekipce.
Bir gün, Trabzonlu Sinan Yılmaz var ünlü bir sanatçı, kolbastının yayılmasını sağlayan abilerimizden, onunla birlikte çalışmaya başladık. Böylelikle ünümüz iyice yayılmaya başladı. İstanbul’da TV şovlarına çıkmaya başladık. 2006-2010 yılları arasında Show TV, Kanal D gibi ulusal kanallardaki çeşitli programlarda bu şekilde devam ettik.
2008-2009’da Yetenek Sizsiniz’e kolbastı dansımızla katıldık. İlk elemeler Erzurum’daydı, burayı geçip yarı finale çıktık. Dansımıza daha farklı ne katabiliriz diye düşünürken, bizim gibi yarışmaya gelen Latin dansı yapan arkadaşlarla tanıştık. Kolbastının içine Latin mi eklesek diye düşünürken bir arkadaşımız destek oldu bize. Bir saat içinde bize Latin ile ilgili temel adımları gösterdi. Basic step dediğimiz.
Aslında bütün danslar birbirine harmanlanabilir. Sadece müziğin neresinde ve nasıl kullanılabileceği kısmı çözülmeli. Hangi adımı, hangi dansın temel tekniğini, hangi dansa eklemek size kalmış bir şey. Yani tangodan öğrenmiş olduğunuz bir hareketi Latine, Latinden öğrendiğiniz bir hareketi de horona katabilirsiniz. Tabi kültürelleri bozmadan yapılmalı bu. Yarışmada finale çıkamadık ancak ilk defa kolbastı ile yarı finale çıkan bir grup olmak, hem bizim hem de Trabzon için büyük bir gururdu.
Yarışma öncesinde Latin danslarla bir alakanız var mıydı?
Yoktu, çünkü Trabzon’da iki farklı cinsiyetin bir araya gelip dans etmesi çok büyük bir olaydı o dönemde 🙂 Şu anda bu gelişim orada da sağlandı ve buna çok seviniyorum.
Ekibimiz dansı çok seviyordu ama dansı hayatına çok da adapte eden kişiler değildiler. Hepsi başka işlerle uğraşıyor şimdi. Bir ben dansa devam ettim. Yarışmadan elendikten sonra bize gelip ders veren hocayı bulup, sordum; ‘Bu dansı yapan yerler nerede, neler yapılıyor bizi biraz aydınlatır mısınız’ diye. Tabii o zaman şimdiki gibi bir diksiyonumuz yok tamamen şiveyle konuşuyorum hoca da anlamıyor :))
Tüm ekibe anlattı yapı ile bilgileri; ama onlar çok ilgilenmediler. Ben gidicem dedim gelmek isteyen varsa gelsin 🙂 Bir arkadaşla beraber otelden çıktık. İkimizde İstanbul’u bilmiyoruz. Bayağı da uzaktaymış mekan. Bir şekilde bulduk ve İstinye Park’taki o Latin gecesine katıldık.
İçeri girer girmez; ‘Allah’ım dedim bu nasıl güzel bir dünya’. İçerde 300-400 kişi var. Kimse kimseye karışmıyor, kibarca dansa kaldırıyorlar birbirlerini. Sanki herkes birbirini tanıyormuş gibi ama kimse birbirini tanımıyor. Resmen büyülendim. Bu dansı öğrenmeliyim dedim. Hemen birkaç video çektim. Trabzon’a dönünce evde bu videolar üzerinden çalışmaya başladım. Tabi o zamanlar YuoTube’da şimdiki kadar içerik yok. Bulduğum tüm videoları izleyip, kendi kendime çalışarak salsayı geliştirdim.
Kaç yaşınıza kadar Trabzon’daydınız, Samsun süreci nasıl başladı?
20 yaşına kadar Trabzon’daydım. İstanbul’a gidip gelmelerim beni değiştirmeye başladı ve o dönemde bu dansı iş olarak yapacağım dedim. Dans işini Trabzon’da yapmam mümkün değildi biliyordum. Üniversite Trabzon’dan çıkmak için en güzel yoldu.
Sporcu olduğum için de Beden Eğitimi okumaya karar verdim. Yetenek sınavlarında çok kez başarısız oldum. Tamam artık kazanamayacağım deyip umudumu kestiğim bir anda arkadaşlar Samsun’da tekvonda branşı açıldı dediler. Kayıt yaptırdım ancak sınavlara girecek param yoktu. Anneme bahsettim bir şekilde ayarladık o parayı. Sınava girdim ve yetenek sınavını dereceyle geçtim. Öğretmenlik değil spor yöneticiliğini kazandım bu yüzden sonrasında çift anadal hakkı verilince Beden Eğitimi Öğretmenliğini de beraberinde bitirdim.
O dönem Samsun’da bir ekip vardı Latin dans geceleri düzenliyorlardı. Ben de bir gün geceye katıldım. Dansımı çok beğendiler ve bana iş teklifinde bulundular. Bir dönem çalıştım orada. Sonrasında üniversitede Serkan Sevinç, Meryem Gezer Sevinç hocalarımın açtığı dans okulunda asistan eğitim programı diye bir program açıldı.
O vesileyle tango ile de tanıştım. Gruplarla da kaynaşmaya başlamıştım ve iyice geliştirdim kendimi. Okurken paraya da ihtiyacım olduğu için sahildeki mekanlarda garson, komi olarak çalışmaya başladım aynı zamanda. Bir gün çalıştığım mekanda bir tartışma çıkınca sporcu olduğum ortaya çıkmıştı 🙂
Kavga esnasında çocuklardan biri yanlışlıkla elimdeki tepsiye vurunca üstüme döküldü her şey. Bana yönelip vurmaya kalkacaktı ki ben karşılık verdim mecbur. Kovulacağımı düşünerek önlüğümü çıkarttım, tam çıkıyorum patron bana nereye gidiyorsun, dedi. Kovmadınız mı beni dedim. Ne kovması, yarın akşam 18.00’de gelip mekanın güvenliğini sağlayacaksın dedi. 3 yıl boyunca birlikte çalıştık. Gündüz okulda geceleri işteydim.
2011-2012 yıllarında resmi olarak Serkan Hoca’mla dans eğitmenliğine başladım. Serkan abi, “Bu salon senin. Okuldan mezun olup antrenör olduğunda süreci tekrar konuşacağız” dedi. Kazandığım paralarla Türkiye Dans Sporları Federasyonları’ndan antrenörlüklerimi almaya başladım.
2013 senesinde, ortalama üç bin kişinin katılım sağladığı, yurt dışındaki en iyi eğitmenlerin de geldiği Tango to İstanbul Festivali’ne Tango İnfinitiy ailesi olarak katıldık.
Bu festivalde sadece yurt dışından gelenler şov sergileyebiliyorlardı. Ancak; Serkan Hocamın tangoya kattığı farklı bakış açısı sayesinde biz de şovumuzu gerçekleştirdik. Anadolu kültürünü dansa entegre etmesi, semazen ile tangonun, hipop ile tangonun, Game of Thrones yapısıyla Kuğu Gölü Balesi’nin birleştirilmesi gibi farklılıklar katıyordu dansa. Youtube’da Tango İnfinity ismiyle çok sayıda videomuz var. Serkan Hocam’ın hakkını ödeyemem kesinlikle.
2017’deki Bodrum Latin Festivali’ne ve daha birçok festivale katıldık. Buralarda şovlarımızı sergileyip, workshoplar gerçekleştirdik.
Sonrasında Samsun’da Amisos Latin Weekend adıyla festival boyutunda weekendler yapmaya başladım. Dünya’daki ve Türkiye’deki en iyi eğitmenleri Samsun’a getirtip 2 gece 3 gün süren bu etkinliklerde workshoplar dediğimiz dersler planlayıp, dansa hatta sanata gönül veren Samsun camiasına Latin danslarını tanıtmaya çalıştık. 2019 pandemi dönemine kadar devam da ettik.
Aileniz mesleğinizle ilgili size destek oldu mu?
Kolbastı sürecinde herkesin yorumları tepkileri çok iyiydi. Çünkü kültürel bir dansı yapıyordum. Sonrasında mahalledeki akrabalar, komşularımız tarafından ‘Dansçı mı olacaksın, tarzını mı değiştirdin’ gibi olumsuz söylemlerle de karşılaşmadım değil. Hatta bazı akrabalarım ve arkadaşlarımla ilişkimi kesmek durumunda kaldım ilk dansa başladığım dönemlerde. Şu anda hepsiyle görüşüyorum. Çünkü onların kafası da değişti zamanla.
Peki o dönemlerde salsa ve tangoya Samsunluların ilgisi nasıldı?
Hiç unutmam, Aşkı Memnu dizisindeki tango sahnesinden sonra telefonlar hiç susmadı. Herkes tango öğrenmek istiyordu 🙂 Latin danslara ilgi daha azdı. Samsun’da ilk dans gecemi yaptığımda sadece bir kişi gelmişti izlemeye. 3 saat boyunca gösterimi o tek kişiye yaptım. Bu istikrarla alakalı bir durum. Süreç içerisinde o bir kişi 150’lere çıktı.
Samsun artık dans anlamında çok aktifleşti. Okul olarak 8-9 tane okul var. Dans gecesi düzeleyen beş okul var şu anda. 2015-2016 yıllarında bir tane maksimum iki tane dans gecesi düzenlenirdi. Dans gecelerimizde “Merhaba dans edebilir miyiz” deyip tanımadığınız kişilerle dans ediyorsunuz. Çünkü; oraya gelen herkes dans etmeyi bilen, eğitim almış kişiler oluyor. Bu da dans gecemizin daha eğlenceli keyifli olmasını sağlıyor.
Salsayı sizin için bu kadar özel kılan şey nedir?
Ben yapısal olarak canlı ve hareketliliği seven birisiyim. Salsa da çok hareketli ve sonsuz bir dans türü. 2009’dan beri salsa yapıyorum ve tamam öğrendim ben bitti diyemiyorum.
Latin dansların içerisindeki branşlar neler?
İnternational latin dansları; bu yarışma boyutu demektir. Aşırı emek isteyen bir branş. Sosyal latin dasları; çalışan insanlara göre ayarlanmış, gelip bir saat takılıp, kombinasyonlarının daha rahat, daha hızlı öğrenilebildiği boyutlar taşır. Bir de Sportif Salsa var.
2021 yılında iki yıldır ders verdiğim öğrencim Dilay Tezel ile Türkiye Dans Sporları Şampiyonası’nda 1.’lik, 2.’lik ve 3.’lük elde ederek Polonya’daki IDO Dünya şampiyonasına katıldık. Bu Karadeniz’de bir ilkti. Latin dansları üzerine 14 yaşında bir çocuk, Karadeniz’i temsil etmek için dünya şampiyonasına katıldı ve dereceler kazandı. Bu benim için çok onur verici his.
Hedeflerimden bir tanesiydi bu ve başarmış olduğum için de ayrıca mutluyum. Önümüzde yine Türkiye ve Dünya şampiyonası var daha iyi derecelerle dönmeyi umut ediyoruz.
11 yıldır eğitici kimliğiniz var, Samsun’da kaç kişiyi bu dansla tanıştırmışsınızdır?
Binleri geçmiştir diyebilirim sayı olarak çünkü; sadece Samsun’da eğitim vermiyorum. Trabzon’da verdim, 5 yıldır Giresun, Sinop, Çorum, Ordu’ya gidip buradaki dans yapılarına destek oluyorum. Amacım bu dansın birçok ile yayılıp, gelişmesi ve bunu da sanırım başardık.
Bizden eğitim alan arkadaşlar kendi yollarını çizip, eğitmenlik yapmaya başladılar. Benden önce de eğitim veren arkadaşlar vardı tabii ancak uzun süre devam etmediler bir süre sonra bıraktılar. Ben sabit kaldım ve alt yapıyı oluşturup daha da büyümesini sağladım. Rekabet ortamını oluşturdu bu durum. Ama biz dansa aşık olduğumuz için; bu süreci sağlıklı, başarılı bir şekilde devam ettiriyoruz.
Okulunuz Amisos Dans Akademisi’nde hangi eğitimler mevcut?
Çocuk gruplarında, hip hop, sportif salsa, K-pop, yakın zamanda da modern dans ve bale derslerimiz olacak. Şu anda aktif olarak hip hop ve sportif salsa eğitimi veriyorum.
Eşli danslarda salsa, zumba, bachata, çaça. Özel ders olarak da swing, twist, vals, tango, hip hop, halk oyunları gibi birçok branşta ders veriyoruz.
Plan ve hedeflerinizden de bahseder misiniz?
Dans okulu açmak istiyordum bu hedefime ulaştım. Ancak daha büyük yapılara dokunmak istiyorum. Şu anda bir tane öğrencim var uluslararası yarışmalara katılan, bu sayıyı yüzlere çıkarmak istiyorum. Karadeniz’den milli sporcular çıkmalı. Daha büyük bir salonda eğitimlerime devam etmek istiyorum.
Belediyeler ile anlaşmalı bazı yapıları ön plana çıkararak dansın çocukların psikolojik ve fizyolojik yapısına nasıl olumlu etki ettiğini insanlarımıza göstermek istiyorum. Bu bizim Samsun’a farklı bir boyut kazandırmamızı da sağlayacak. Diğer bir hedefim de kupalarımızın sayısını artırmak.
Peki son olarak ebeveynler neden dansa göndermeliler çocuklarını?
Sportif salsa, alt kademesinde birçok branşı topladığı için çocukların fiziksel gelişimine çok büyük destekte bulunuyor. Çocukların el-kol koordinasyonlarında, yürüyüş şekillerinde olumlu değişkenlik sağlıyor. Ayrıca psikolojik olarak da çok olumlu etkileri var.
Çocuklar, çok rahat iletişim kurmayı öğreniyorlar dans ederken. Yarışmalarımızda kaybetmenin ya da kazanmanın ne olduğunu ve bunun karşılığında nasıl tepki vermeleri gerektiğini öğreniyorlar.
Kaybettiğinde kavga etmek yerine onure etmeyi; kendisinin eksik yönlerini anlayıp onların üzerine giderek kendini geliştirmeyi öğreniyorlar. Bu da özgüvenlerini artırmalarını sağlıyor.
Ebeveynlerimize son olarak tavsiyem şudur; çocuklarınızı getirin sizlerin yerine çocuklar karar versinler hangi aktiviteleri sporları yapmak istediklerine ve bırakın denesinler kendilerini.