Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, “Ülkemize saldıran örgüte karşı savaşan tek Fenerbahçe ise, Fenerbahçe’nin mağdur edildiği ve maruz kaldığı, maddi manevi çektiklerine, hiçbir hükümet ve siyaset bunları nasıl gidereceğiz demiyorsa, bunlar da işin içindedir” dedi.
Fenerbahçe, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde yılın ilk Olağan Yüksek Divan Kurulu Toplantısı’nı gerçekleştirildi. Toplantının gündeminde Adana Demirspor-Fenerbahçe maçındaki tartışmalı hakem kararları vardı.
Kürsüye çıkan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç şu ifadeleri kullandı:
“Şu an bir dönüm noktasındayız. Bir maç üzerinden değerlendirme yapmayacağız. Adana Demirspor maçı bardağı taşıran son damla oldu. Esas sıkıntı son 15 yılda yaşatılanlar ve Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durumdur. 3 maç arka arkaya 10 kişi kaldık, sesimizi çıkarmadık. Sivas-Galatasaray maçı 3 puan, Adana Demir – Fenerbahçe maçı 2 puan. Sadece iki maçta sonuca direkt etki eden 5 puan var.
Sesimizi çıkarmadık. Biz içi dışı bir camiayız. İki tarafa da hata yapılan bir maçta bir tarafın baskıyla netice alması bizim fıtratımızda yok. Biz böyle bir camia değiliz. Önümüzde iki yol var. Bu iki yolu size birazdan anlatacağım. Bu iki yolu oyladık dün yönetimde. Karar 11’e 3 çıktı. Bu kararı da açıklayacağım.
Bize yapılan operasyonlar hep şubat ayında yapılıyor. Hakem ve VAR’ın kritik pozisyonda kabul edilemez hakem hatalarının yaşandığı başka kaç maç vardır bilmiyorum. Bu hataların hepsi Fenerbahçe’nin aleyhine gerçekleşmiştir. Hakemin, yardımcıların, VAR’ın bu kadar kritik pozisyonlarda kabul edilemez hatalarının yaşandığı kaç maç vardır? Bu hakem hatasıyla değerlendirilecek bir maç değildir. Niyet perspektifiyle değerlendirilmelidir. Hakem atamaları eski MHK tarafından yapılmıştır.
Mert Hakan’ın golü bize göre %100 goldür. Hadi diyelim ki ele çarptı, biz göremedik, VAR gördü. Ama bu VAR penaltılarımızı göremiyor. Bu hakem performansı ile değil niyetle açıklanacak bir durumdur. N’Diaye diye bir oyuncu var. Hakem bu oyuncuya olağanüstü bir tahammül gösterdiği için oyunu bitirmesi söz konusu bile olamayacak olan bu isim maçı kartsız tamamladı.
Bu maçta yaşananlar olacak iş değildir. Adana Demirspor maçında yaşanan şeyler olacak iş değil! Düşünsenize bu hatalar malum rakibimizin maçında yapılacaktı. Neler olurdu? Adana Demirspor’un maçın ilk yarısını 9 kişi bitirmesi gerekiyordu. Belhanda zıplıyor, topa müdahalesi bile yok. Direkt olarak Samet’i düşürüyor. Daha pozisyon bitmeden hakem devam diyor. Burada yaşananlar bir hakem hatası değildir!
Miha Zajc’ın son dakika pozisyonu, yarı penaltı noktası. Ama vermiyor, vermiyor değil; veremiyor! Hakem ‘Ya Fenerbahçe son dakikada gol atarsa’ maçı kazanırsa içgüdüsüyle vermiyor faulü.
Türkçe ve İngilizce bilmeyen Fenerbahçe hocasına kırmızı kart veriliyor. Hakem herhalde Portekizce biliyor. Hocanın yaptığının bin katını yapmadan, saha içine girmeden çizgide beterini yapanların müebbet alması gerekiyor bu durumda. Ligimizin en centilmen hocalarından Jorge Jesus’a sorduk ne dedin hocam diye ? ‘Faul, faul, içeride de değil dışarıda. Neden faulü vermiyorsun?’ dedim diyor. Çat kırmızı kart. Bu arkadaş herhalde emekli olduğunda CV’sine ‘Ben Jesus’u attım.’ yazacak. Onun için yapıyor.”
Ligden çekilme diye bir şey yok. Sakın aklınıza getirmeyin, bunlar duygusal olarak söylenen şeyler. 15 hafta var. Biz bu ligi bitireceğiz ve şampiyon mu olacağız? Yoksa ‘Yeter arkadaş’ deyip maça çıkmayacak mıyız?
Maça çıkmamak, maça çıkıp 1 dakika kalıp sahadan ayrılmak, bu sezonu feda etmek demektir. Ama inanın, geleceğimiz için çok çok önemli bir adımdır. Bunu oyladık 11’e 3 çıktı sonuç 3 kişiden biriydim. Ama devam etme kararı çıktı. 2 yoldan biri radikal karar diğeri sonuna kadar mücadele edip savaşmak.
Fenerbahçe’nin olmadığı Türkiye Ligi, Türkiye Ligi değildir. Rakip takım, ‘Biz her yerdeyiz’ diyor. Biz her yerde değiliz. Biz adaletin, şeffaflığın yanındayız. 20 senedir kendimize çalışan bir medya ordusu yaratmadık, yaratmayız.”
Biz yalandan bir adalet istemiyoruz. Sivas ve Adana’da yaşananlardan sonra hakemlik müessesesinin bittiğinin en büyük kanıtıdır. Futbolda yolsuzluğun belgesi bu iki maçtır.
Bir şampiyonluk adayı rakibimiz dün gece uyandı, biz de keyifle izledik. Biz lafa girmedikçe daha da agresifleştiler ve bizim de topa girmemiz için sesimi kullanarak video yaptılar. Gelin iddialarınızı televizyonlarda tartışalım dedik. Bu kadar inanıyorsanız iddianıza ve bu kadar güzel algı yapıyorsanız, neden gelmezsiniz?
8 Mart’ta bir grubu temizleyip, kendi istedikleri hakemleri getireceklerdi. Bütün hakem sınavlarını o dönem kaldırdılar. Biz böyle saçmalık olur mu diyerek bunu engelledik.
Algı ve manipülasyonu hep bir ağızdan bu kadar iyi yapıp, başta TFF ve futbol paydaşlarını baskı altına almış, bu mertebeye gelmiş başka camia dünya üzerinde yoktur. O camianın şimdi pompaladıkları şey, ‘Bitirmeyiz’ lafını ‘Ya ben onu yanlışlıkla söyledim’ lafı defalarca pişiriliyor. Bizim bir tane yüzümüz var, özelde de umumide de aynı.
VAR’ı en kısa zamanda Türk hakemlerinden kurtarmalıyız. Bu öneriyi dün yaptık. ‘Ağlamaya zırlamaya değil, çözüme geldik’ dedik. Yapay zeka gelirse işlerin veriye dayalı yapacağı için bunu destekliyoruz. Bizim, yapay zeka tarafından atandığı söylemlerine dair şüphemiz var. Bize göre, yardımcı hakemler yapay zekayla atanmıyor, yanılıyor olabilirim. Ama şunu biliyoruz, bütün VAR atamaları manuel.
Konyaspor maçına 7 haftadır atanmayan Atilla Karaoğlan’ın atanması, bu nasıl tesadüf sorusunu akıllara getiriyor. Adana Demirspor maçında yaşananlar organize kötülüktür. Açık ve net. Dünyada 6 sezon içinde son haftada 3 şampiyonluk kaçıran kaç kulüp vardır? Kaç takım, kendi devletini hedef almış bir terör örgütü tarafından hedef alınmıştır?
Kaç takımın otobüsü kurşunlanmıştır? Bunun fail-i meçhul kalması, Türkiye Cumhuriyeti’nin ayıbıdır. Çağırın bizi bildiklerimizi anlatalım. Belki de hayatta değildir o kişiler. 12 Mayıs’ta taraftarımız polis gazı yedi, saldırıya maruz kaldı. Türkiye Kupası’nı kazandık ve dönüşte polise ‘Ne oldu gaz sıkmadınız’ dedim.
Pişkin pişkin ‘Biz organik gaz sıkıyoruz’ dediler. Ülkemize saldıran örgüte karşı savaşan tek Fenerbahçe ise, Fenerbahçe’nin mağdur edildiği ve maruz kaldığı, maddi manevi çektiklerine, hiçbir hükümet ve siyaset bunları nasıl gidereceğiz demiyorsa, bunlar da işin içindedir.”