Samsun’un bir teknoloji şehri olması için hedef koyduğunu belirten Dijital Pazarlama Uzmanı Ayhan Karaman, “Bu röportajı okuyacak olanlara vermek istediğim mesaj; ‘Her ne iş yaparlarsa yapsınlar o artı biri bulmak zorundalar‘” dedi.
Birçok önemli firmanın danışmanlığını sürdürürken eğitimler de veren Dijital Pazarlama Uzmanı Ayhan Karaman, 7/24 Gündem’in 3. sayısına konuk oldu. Samsun’da doğduğunu ve hiçbir yere gitmek istemediğini belirten Karaman 7/24 Gündem Genel Yayın Yönetmeni Nevin Aydoğan’a ‘Samsun’un teknoloji şehri olması’ gibi birçok hayalini, hedefini ve tavsiyelerini anlattı.
Öncelikle sizi tanımak isteriz, hikaye nasıl başladı?
1985 Samsun doğumluyum. Evliyim 2 tane kız çocuğum var. Samsun’da doğduğum ve her şeyimi Samsun’da kazandığım için burayı terk etmeyi hiçbir zaman düşünmedim. Ticaret Meslek Lisesi’ni bitirdikten sonra ailem herkesi etkileyen o 1999 krizinde finansal sorunlar yaşamaya başladı. Babam işini, her şeyini kaybetti. Dershanede üniversite sınavına hazırlanırken bir anda askere gitmek zorunda kaldım. Askerden sonra bir cep telefonu mağazasında işe girdim. İlk 6 ay boyunca satış yapamadım ve bir gün patronum ‘Ayhan olmuyor’ dedi. O gün, artık bir şeyler yapmak zorunda olduğumu anladım ve ilk cep telefonumu satmayı başardım. Hatta o gün 4 tane telefon satarak patronumun gözüne de girmiştim.
Bir bilgisayar hayalim vardı. Yaşıtlarım bilgisayarı eline 1995-96 yılında almışken ben 2006 yılında almıştım. 2006 yılında çalıştığım yere özel bir bankadan geldiler, kredi kartı verdiler bana 750 TL limitli hiç unutmam. Ailemin temel ihtiyaçlarını gidermek yerine bilgisayar almıştım.
Bilgisayar benden önce eve gitmiş kurulmuş. Evde odama geçerken babamın anneme ‘Ayhan nasıl böyle bir şey yapabilir, temel ihtiyaçlar dururken nasıl bilgisayar alır’ dediğini duydum ve içimden “Baba bu bizim hayatımızı değiştirecek teknolojik bir makine” dedim. Bilgisayarımın başına geçtim ve hayatımızı değiştirmek için bir arayışa girdim. Bu arayış arama motoru optimizasyonuyla sonuçlandı.
Birçok meslek çıktı karşıma araştırırken ama ben bunu tercih ettim. Sonra bir form sitesiyle tanıştım “R10.net”. Bu form sitesine üye olup insanların neler yaptığını analiz ettim ve bunu ben de yapabilirim dedim. Ama yapmam yeterli değildi artı bir de eklemeliydim. O zamanlar çok popüler olan bir dizin sitesinin açığını buldum. Normalde o dizin sitesine bir siteyi eklemek 9 dolarken ben ücretsiz ekleyebiliyordum. Paketimi 9 dolara satılığa çıkardım 9 dolarlık dizin sitesini ücretsiz olarak eklediğimi söyledim. İnsanlar da 9 dolara benden hizmet alıyor ve o dizin sitesinin yanında benim ekstra hizmetlerimden de faydalanıyorlardı. İşte ben o gün hayatımı değiştirmeye başladım.
Forum sitesiyle sürekli ilerleyemeyeceğimin de farkındaydım tabii. Tanıştığım bir abi backlink sitesi kurmamı söyledi. Siteyi kurup yayına aldım, arama motoru optimizasyonu bildiğimden dolayı siteyi kısa sürede istediğim noktaya getirdim.
Site oyunu kurallarına göre oynamadığı için Google bir darbe vurdu bana. O gün dedim ki artık oyunu kurallarına göre oynayacaksın Ayhan. Google’ın isteğine göre web sayfamı optimize etmeye başladıktan 3 ay sonrasında tekrar eski sıralamama döndüm. Backlink satışı bana istediğim finansal özgürlüğü sağlamıyordu. Daha sonra ayhankaraman.com sitesinde yüksek kaliteli içerikler üretmeye odaklandım.
Bir gün kendimi SEO kelimesinde 3. sayfada gördüm. Ajansa gelip ekibe, “Arkadaşlar ben 3. sayfadayım, bugün 8 içerik daha yayına alıp bu içerikleri sosyal medyada paylaşarak destekleyelim bu desteğin sayesinde bi çıkış yakalayabiliriz” dedim. Ekip bir saat arayla sosyal medyada paylaşıyordu. Baktık ki 24 saat içerisinde SEO kelimesinde zirvedeyiz.
Sonrasında hayata ve sektöre başladığım yerde r10.net’te bir konu açıldı SEO’un zirvesi değişti başlığıyla. Bu konu aslında benim hayatımı değiştirdi. Tam 300 kişi yorum yazdı ve o esnada ayhankaraman.com sitem saldırı almaya başladı. SEO’nun zirvesi değişti denilen konuda aslında insanlarla bir bağ kurmaya başlamıştım.
İnsanlar hep SEO kelimesinde büyük markaları görürken ilk defa kişisel bir marka gördü. Konuda şunlar yazıyordu “bizden birisi geldi ilk sayfaya hadi bunu destekleyelim. Bir baktım saldırıdan dolayı ilk sayfadan kayboldum. Aktif olarak kullandığım facebook sayfasında şu yazıyı yazdım: “Ben hiçbir zaman SEO kelimesinde ilk sayfa için çalışmış bir uzman olmadım evet hayalini kurdum ama bunun için çalışmadım. Google yazmış olduğum içeriklere istinaden beni ödüllendirdi. Bugün almış olduğum saldırı yüzünden bu sayfadan yok oldum. Bu yazı, tarihe geçsin sadece bir hafta sonra bir daha hiç gitmemek üzere buraya geri geleceğim” dedim. 4 gün sonra geri geldim ve hala buradayım.
Site Destek ne zaman ve nasıl kuruldu, hangi hizmetleri vermektesiniz?
Aslında daha önce temellerini attığım ajansımı resmi olarak 1 Kasım 2018 tarihinde kurduk. Kamil Keleş ile şirketimizin temellerini atıp ekibimizi yavaş yavaş oluşturduk. Sırayla değerli isimler ekibe dahil olmaya ve ekip büyümeye başlıyordu. Bir gün büyümeyelim arkadaşlar böyle kalalım dediğimi hatılıyorum. Durum benim dediğim gibi olmadı tabii. Büyüdük büyümek zorundaydık. 1 ay sonra baktık ki 17 kişi 60 m2’lik bir alanda çalışıyoruz. Samsun’un en güzel yerinde bir ofis tuttuk ve şu an burada 22 kişilik bir ekibiz. Şu anda 60 tane aktif müşterimiz var. 80 müşteriye kadar hizmet verecek potansiyele sahip olmamıza rağmen biz bu rakamı 60’ da bırakıyoruz. Çünkü yeni müşteriye verilecek zamanı, var olan müşterilerimize daha kaliteli hizmet sunmak için harcıyoruz.
Web tasarımı, SEO, SEM, video içerik, montaj, seslendirme, televizyon reklamları stratejisi, dijital stratejiler, sosyal medya stratejisi, grafik tasarım hizmeti, mobil uygulama, youtube pazarlaması hizmetlerini sağlıyoruz. Aynı zamanda ajansımız bir eğitim kurumu. Bu konuların hepsiyle alakalı eğitmenlerimiz de mevcut.
Peki profesyonel anlamda eğitim vermeye nasıl karar verdiniz?
İnsanlar finansal özgürlük arayışı içerisindeler ve SEO öğrenmek istiyorlar. Ben de internetten yabancı kaynakları araştırıp Google’ın mantığını çözmeye çalışarak, ilk sayfada kim varsa sayfa yapılarına, türlerine ve içeriklerine, bağlantı kaynaklarına bakarak öğrendim bu işi. Teknoloji çağında olduğumuz için isteyen herkes yapabilir aslında. 200 kişilik ücretsiz eğitim planladım. Hepsi de olumlu geri bildirimde bulundu. Eğitim almak isteyen sayısı arttıkça bunu profesyonel olarak yapmam gerekiyor dedim. Benim eğitimlerimin tercih edilmesinin bir sebebi vardı elbet. Ömür boyu destek imkanı sunuyorum. Benden yıllar önce eğitim alan bir kişi bir telefon kadar yakın olduğunu biliyor bana.
32 yaşıma kadar bırakın topluluk karşısında konuşmayı, birebir ilişkilerim yoktu. 33 yaşımda 90 kişiye sunum yapar konuma geldim. Bu, aslında güç ve tecrübeyle alakalı bir durum. Bir işi ne kadar iyi biliyorsanız o kadar iyi konuşabilirsiniz.
Aynı zamanda kitap da yazıyorsunuz, ama biraz sanırım…
Kitaplarımı ömür boyu güncellenen ve güncellendiğinde ücret alınmayan bir formatta çıkarttık. Kitap evinize kadar ücretsiz geliyor. Her baskıda içerik, kağıt kalitesi, kapak bir öncekinden daha yüksek kalite olarak geliyor. Kitapla anlam kazanan videoların olduğu panele de ömür boyu yetki alıyorsunuz. 3. baskıda QR kodlarla yönlendiriliyorsunuz. 4. baskıda farklı bir teknolojiyi kullanıp telefonunuzun ekranına okutup bana 45. sayfayı Ayhan Karaman okusun diyebiliyorsunuz mesela. Bunların hiçbirini yapan bir kitap olmadığı için fark yarattı. Bu röportajı okuyacak olanlara vermek istediğim mesaj; “Her ne iş yaparlarsa yapsınlar o artı biri bulmak zorundalar”
Bugün Trendyol’u taklit ederlerse Trendyol ağacının gölgesine bir fidan dikmiş olurlar. O fidan da o ağacı besler sadece. Ben fidanımı aldım başkalarının ağacının gölgesinin altına değil bambaşka bir yere konumlandırdım, onu suladım ve onun güneş almasını sağladım. İşte bütün markalarda yaptığım o.
Dijital pazarlamayı futbolla anlatıyorsunuz…
İnsanların aklında iz bırakmak istiyorum. Klasik olarak anlatsam iz bırakamayacağımı biliyorum. O yüzden futbol takımı taktiği ile özdeşleştirip anlatıyorum. Kalede finans var para olmadan ticaret yapamayız. Savunma hattı lazım çünkü bu kaleci çok fazla gol yiyorum küstüm oynamıyorum deyip geri çekilebilir. Finansal kaynağı temin eden kişi de o kaynağı geri çekebilir. Hızlı, temiz kodlanmış, mimari yapı ve kullanıcı deneyimi açısından düzgün kurgulanmış bir web sitesine ihtiyaç var.
Orta sahaya geçiyoruz göbekte içerik var. Çeşitli kaynaklara insanların girme sebebi içerik. Bu içerikler ne kadar tüketilebilir içerik buna dikkat ediyor Google. Sosyal Medya; orta sahadaki futbolcunun yanındaki oyuncu. Duygusal bağ kurulması gerekir. Atağa geçiyoruz, Google reklamları, sosyal medya reklamları, ileri hattaki oyuncuya top taşıyacak oyuncular.
Yeniden pazarlama, örneğin Trendyol’da bir ürün bakıp çıkıyorsunuz ama her yerde karşınıza geliyor o ürün. Tüm bunlar SEO’yu besleyen konulardır. SEO dediğimiz oyuncunun arkasındaki oyuncular iyi olursa, bu takımın iyi bir teknik direktörü olursa yani bir dijital danışmanı, bu takım şampiyonlar liginde oynar. Marka, ben sadece SEO yapacağım derse kaybeder. SEO da Google reklamları da tek başına ele alınamaz. Bu bütünsel bir iş. Sahada rakip 11 kişiyken sen 1 kişiyle maçı kazanamazsın.
Başarı basamaklarını tırmanırken finansal anlamda size destek olan birisi oldu mu peki?
Birisi vardı evet. O kişiyle tanışmamı anlatayım kısaca size. Bir gün havalimanında Facebook’tan “Merhaba Ayhan Hocam seninle çalışmak istiyorum” diye bir mesaj geldi. Baktım ki zaten 6 aydır yazıştığım ve sürekli reddettiğim birinden geliyor mesaj. O sırada havalimanındayım ve geç kalmak üzereyim uçağıma.
Belirtiyorum durumumu ancak beni bir şekilde ikna etmeye çalışıyor. Havalimanında bir yere oturmamı, beklememi, gerekirse özel uçak yollayacağını söyledi ve iban atmamı istedi. Dediğini yaptım. Hesabıma gelen para şaşırtıcı bir miktardı. Kendinden emin bir bir şekilde “Biz seninle çalışacağız ve ben seni sonunda ikna edeceğim” diyordu.
Oturdum havalimanında bir yere o da kendini anlatmaya başladı. “Ben Tayland’da yaşayan bir iş adamıyım. Türk’üm. Bir şirketim var ve SEO hizmeti almak istiyorum. Ancak bunu senin yapmanı istiyorum. Sadece her ayın son günü 5 dk bana telefonda rapor vermeni istiyorum. Sokakta gezerken senle çalıştığımın güvencesiyle rahat etmek istiyorum” dedi. Güven verdi bana isteklerini net bir şekilde aktarması. ‘Peki çalışalım o zaman’ deyip 2 katı rakam söyledim.
Anlaşma bile yapmadan bir yıllık ödemeyi hemen hesabıma attı. İlk defa böyle biriyle karşılaşmıştım.
Bana ben senin başarılı olmanı isteyen bir dostum demişti ve öyle de oldu. Sonrasında işini layığıyla yaptım ve projeyi tamamladım. Bir gün eski ajansın önünde otururken lüks bir spor araba geldi. İçinden uzun boylu bir adam çıktı. Bana doğru gülümseyerek geldi ve ‘Ayhan Karaman’ dedi. ‘Evet benim’ dedim. ‘Ben İlkay, Tayland’dan dedi.
İlk defa o gün karşı karşıya geldik. Evren yine en doğru zamanda karşılaştırdı bizi. O dönem İstanbul’da bir eğitim kurumu kurmak istiyordum ve bir ortağa ihtiyacım vardı. Kendisine ortaklık teklif ettim, o ise bana ne kadar paraya ihtiyacım olduğunu sordu. Ertesi gün gerekli para hesabımdaydı.
İşte bugün Site Destek’in, ayhankaraman.com web sitesinin, Dopinggo’nun, SEO kitabının ve bugün Türkiye’nin her yerinden gelen davetlere koşulsuz katılmamı sağlayan, bunu finansa eden kişi İlker Bey’di. Kimin hayatımızı nasıl değiştireceğini bilemeyiz. Karşımıza çıkan fırsatları değerlendirmeliyiz mutlaka.
E-ticaret’te başarılı olmak isteyen biri öncelikle neler yapmalı?
Dünya’nın, değişiminin nereye evrileceğini öngörmeli, insanların beklentilerini anlamalı, rakiplerin eksikliklerini iyi analiz etmeli. Markasına ve kendisine inanıp harekete geçmeli. Özetle pazarlama ile alakalı ‘Artı birini bulmalı.’
Kariyerinizdeki bir sonraki basamak ne olacak?
Günde 18 saat çalışan bir insanım. Ama artık çocuklarımın bu dönemlerine daha çok şahit olmak istediğimi fark ettim. ‘Ayhan kızlarının bu cıvıl cıvıl dönemlerini bir daha görmeyeceksin, büyüyecekler diyorum’ kendi kendime. Bunun için ailemle yaşayabileceğim küçük bir çiftlik yapmak istiyorum. Annem, babam, eşim, çocuklarım ve kardeşimin olduğu küçük bir Karaman Çiftliği… Çocuklarım bahçesinde oyun oynasınlar ben eğitimlerimi vereyim istiyorum artık.
İlk defa buradan açıklıyorum. Ben hisselerimi benimle aynı yolu yürüyen insanlara karşılıksız olarak verdim. Kendime sadece %1 hisse bırakıp, sadece yönetim kurulu toplantılarına katılıp, şirketi daha ileriye nasıl getirebilirizi planlamak istiyorum.
İlerde sadece eğitmen olarak devam etmek istiyorum. Çünkü ben bu işi aşkla yapıyorum. Tamamen finansal özgürlüğe kavuştuğumda ise eğitim satışımı sonlandırıp ömür boyu destek tarafına ağırlık vermeyi düşünüyorum. Hatta kızlarımın da benim gibi eğitmen olmalarını ve ömür boyu desteği devam ettirmelerini çok isterim.
Bu hedefleri gerçekleştirmek istediğiniz şehir olarak Samsun’u seçtiniz…
Bu iş sadece İstanbul, İzmir, Ankara’da olacak diye bir şey yok. 30 yıl hedef koydum önüme Samsun’un teknoloji şehri olmasını çok istiyorum. Hayalimi ben gerçekleştiremezsem kızlarım gerçekleştirir inşallah. OMÜ’ de e-ticaret bölümleri açılabilir mesela. Ben bu mesajı yıllardır veriyorum aslında.
Samsunlu genç arkadaşlarım dijital dünyada nasıl finansal fayda sağlayabilir ve Samsun’dan nasıl dijital ihracaat yapabiliriz bunun peşindeyim.
Okuyucularımıza SEO konusunda bir tüyo verir misiniz?
İnsanlar önce gazete, sonra televizyondaydılar. Şu an ise Google’da YouTube’talar. Kısacası insanlar, hangi mecradaysa SEO ile ilgilenenler o mecrayı bulup ona göre hareket etmeli. İşte futbol takımı taktiği bu yüzden var. Son olarak bu işi düşünenler mutlaka Apple’ın çağrı merkezi deneyimini yaşasınlar. Dünya’nın en muhteşem müşteri ilişkileri hizmeti olan marka Apple’dır. Bugün Apple’ın cep telefonu yazıldığında ilk sırada çıkmak gibi bir gayesi olabilir mi?
İşte Ayhan Karaman’ın da aslında yapmak istediği bu. Türkiye’de SEO yazıldığı zaman ilk sırada çıkan değil, ilk akla gelen olmak istiyorum. Tıpkı kola denildiği zaman Coca Cola’nın, banka denildiğinde Garanti’nin, margarin denildiği zaman Sana yağının, peçete denildiği zaman Selpak’ın, cep telefonu denildiğinde de Apple’ın akla gelmesi gibi. Ben “Apple” olmak istiyorum.