Yakınlarda çıkan Barbie filmi izlenme rekorları kırmışken ve dolayısıyla konu gündeme fazlasıyla gelmişken biraz eleştireyim dedim, pembe rujumu sürdüm geldim.
Bize dayatılan güzellik standartlarını hepimiz biliyoruz. Kusursuz vücut, havalı, hacimli saçlar, mermer gibi bir yüz… İstediğin kadar doğallık yanlısı olduğunu iddia et ‘’güzel görünmen gerekiyor’’ hissinden kaçamıyorsun. İzlediğin 3 videodan 1’inde güzellik sırrı… İnsanın içine işliyorlar bu fikri.
Kız çocuklarının eline tutuşturulan mükemmel bebekler yüzünden, daha küçücük yaşlarda bu fikir aşılanıyor beyinlerine. Her ne kadar bunu değiştirmek için bebeklerin şeklinde, ten renginde farklılaşmaya gidilmiş de olsa bu güzellik kalıbı artık tamamen oturdu.
Bir kadın çok güzelse ‘Barbie Bebek’ gibi ifadeleri kullanıldı. Her kadın içten içe o selülitsiz, yağsız, uzun bacaklı halini düşledi durdu.
Güzellik algılarına el attıktan sonra yaşam tarzına müdahale etmek için bu bebeklerin evini de yaptılar. Konuşmaya bile gerek yok, evi de mükemmel tabii ki.
Soruyorum sadece; mesela hiç kömür sobalı Barbie evi gördün mü sen?? Hep bir kaydırak, hep bir şömine, hep bir lüks otomobil.
Çocukken benim de Barbie bebeğim vardı. Ama daha çok arabalara meraklıydım. Nereden geldiğini bilmediğim uzaktan kumandalı polis arabam vardı mesela. 3-4 gün pil almalarını beklerken perişan olmuştum. Radyom vardı iki tane, bayılırdım ikisine de. Bebeklerle de oynadım ama başak burcu olmamdan sanırım bebeğin evini temizliyordum sadece. Boyu posu umurumda değildi yani. Çocukken radyolara olan sevgim müzikle ilgileneceğimin sinyaliydi bana göre… Araba satış sitelerinde şu anda uzun zaman geçiriyor olmam da tesadüf olamaz.
Pek önemsemiyoruz ‘’çocuk işte oyalanıyor bir şeylerle’’ diyoruz ama o kadar basit değil oyuncaklar.. Küçücük yaşta davranışların temelini oyuncaklarıyla birlikte atan çocuklara biraz daha dikkatli bakılmasını istediğim için iki üç cümle yazmak istedim.
Bu arada o kadar dırdır ettikten sonra akşam Barbie ve Ken temalı bir dans gecesine katılacağım ama benim gitmemde bir sakınca yok. Büyüdüm ben çünkü.