enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,7489
EURO
36,5681
ALTIN
2.948,65
BIST
9.870,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Açık
13°C
Samsun
13°C
Açık
Salı Hafif Yağmurlu
14°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
14°C
Perşembe Az Bulutlu
14°C
Cuma Parçalı Bulutlu
18°C

Deniz Alnıtemiz: “Senaryosunu yazdığım bir filmin müziklerini yapmak isterim”

Deniz Alnıtemiz: “Senaryosunu yazdığım bir filmin müziklerini yapmak isterim”
15 Mart 2023 10:08 | Son Güncellenme: 15 Mart 2023 10:48
A+
A-

Son dönemdeki stand-up gösterileriyle adından söz ettiren Deniz Alnıtemiz, hayallerinden birisinin senaryosunu yazdığı bir filmin müziklerini yapmak olduğunu söyledi.

Son dönemin parlayan isimlerinden Deniz Alnıtemiz, 7/24 Gündem’e özel bir röportaj verdi. 7/24 Gündem Genel Yayın Yönetmeni Nevin Aydoğan’ın sorularına samimi yanıtlar veren Alnıtemiz, hayallerinden ve hedeflerinden bahsetti.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Samsun Cedit’te doğdum. Ancak Samsun’da sadece ilk doğduğumda 1 ay yaşadık. Samsun’a gidip geldik daha çok. Anne babamın öğretmen olması nedeniyle birçok şehir gezdikten sonra İstanbul’a yerleştik. 5-6 yaşından itibaren hep İstanbul’daydım. Dedemler hayattayken sürekli olarak gidip gelirdik. Anne tarafımın Karadenizli olması nedeniyle burayla bir bağ hissediyorum.

En son gelişimle bunun arasında 30 seneye yakın bir süre var. Bambaşka bir Samsun’la karşılaştım. Sürekli olarak eski haliyle, yenisini kafamda karşılaştırıp, durdum.

Komik bir çocuk muydunuz?

Öyleydim. Sosyal bir çocuk değildim ancak. İlkokulda çok sosyaldim. Ailem beden, resim ve müzik gibi dersleri çift ders yapan Abdullah Timur Ülker öğretmeni buldu. O bizi çok teşvik ediyordu. Anadolu lisesini kazandıktan sonra daha içine kapanık biri oldum. Bu durum belki de insanın gözlem yeteneğini artırıyor. O yaşlarda peltekliğim vardı, insan önünde konuşmak konusunda endişelerim vardı. Sonra 30’lu yaşlarda Kaan Sezyum’la Sevginin Gücü programına katıldım. Kendimi dinleye dinleye peltekliğimi çözdüm. Çözemesem belki de sahneye çıkamazdım.

Çocukken hayaliniz neydi?

Sanatla ilgilenirim diye düşünüyordum. Resimde yetenekliydim. Müziğe ilgim vardı. Yarı zamanlı konservatuar okudum. Lise sonda yurt dışında müzik okumanın kıyısından döndüm. Sonra oradan mezun olunca yapılacak şeyin benim kafamdaki sanata denk gelmediğini anladım.

Güzel sanatlarda grafik tasarım okudum. Orası reklamcılığa kayan bir bölüm. Öyle bir kariyer planı yapmadan kendimi reklamcılık yaparken buldum. 10 yıla yakın süre bu işi yaptım. Axess kızı, Lassa logosu gibi birçok reklama imza attım. Ancak tam olarak yapmak istediğim bir iş değildi. Bir reklam çekimi sırasında yönetmen Ozan Açıktan benim bir hikayemi beğendi. Benim yazmam koşuluyla filmin yayın haklarını aldı. Bu benim bir sonraki kariyerime geçişimin başlangıcı oldu. Film çekilmedi ancak o ekiple iki senaryo çalıştım. Benim için çok güzel bir eğitim oldu. Sonra bu işin de reklamcılığa benzer yönleri olduğunu farkettim. Sonrasında başarısı da başarısızlığı da bana ait bir şeyler yapmak istedim. Asıl aşkım hep baş ucumdaymış gibi bir şey oldu. Stand up yapmaya başladım. 12 sene oldu.

Kendi amfi ve mikrofonumla internet kafelerde çıkıyordum. Şimdi çok güzel bir kültür yükseliyor. Bunun bu kadar içinde olmanın avantajını yaşıyorum. Stand up’ın şimdiye kadar yükselmemesini saçma buluyordum. Türkiye, komedisi iyi ve komik insanlarla dolu bir yer. Komediye ihtiyaç da var. Bunun bir parçası olmaktan da çok mutluyum.

O karar anını merak ediyorum…

Bir kriz anıydı. Senaryo yazarlığı, reklamcılığı yarım yarım yaptığım bir dönem vardı. İlk hedefim ölmeden stand up yapmayı denemekti. İlk yaptığım şovdan sonra sahneden inince artık başka bir şey yapamayacağı düşündüm. Bana o 20 dakikada öyle hisler yaşattı ki, ne yapacaksam bu hissi yaşatmalı dedim. Galata’da bir internet kafeydi. Kötü geçse yapabilir miydim bilmiyorum. Sonrasında kötü geçen şovlar da oldu, bunlar insanı geliştiren şeyler.

Sahnede tedirgin oluyor musunuz?

Hiç tedirgin olmadım, sahne bana hiç korkunç gelmedi. Mesleğimi bulmuş olmanın rahatlığı vardı belki de. Seyirci gülmeyince benim komikliğim kaybolmuş olmuyor, o akşam güldürememiş oluyorum sadece.

En önemli kaynağınız nedir, nelerden besleniyorsunuz?

Bir kısmı gözlem. Gündemi çok takip etmemeye çalışıyorum, oraya yaslanmak istemiyorum. Hızlı eskiyen değil eskimeyecek şeyler bulmaya çalışıyorum. Gözlem tabi ki bu işlerin hepsinde var. Hiç komik olmayan bir insan sadece gözlem yaparak başarılı bir komedyen olabilir mi bilmiyorum. Ben hayatı komik buluyorum.

Hayalleriniz desem…

Programlar, podcastler, şovlar devam ediyor. Ayak İşleri dizisine senaryo yazarı olarak dahil oldum. Yazdığım birkaç senaryo var, onların çekilmesini bekliyorum. Devam edebilmeyi istiyorum. En önemli kriter güncelliği kaybetmemek, o dili yakalamak. Esprilerim 5 sene sonra hiç eskimemiş olursa harika olur.

Pandemiden önce Amerika ve Avrupa’da bir turne planı vardı, sekteye uğradı. Amerika’da İngilizce stand up yapabilmek hayalim diyebilirim.

Hikayeler yazıyorum, belki bir noktada kitaba dönüşebilir. Aktif olarak yazan birisiyim. Elim paslanmasın diye kendi kendime her gün müzik yapıyorum. Oturup bir albüm çıkarmam ama, kız arkadaşım müzisyen. Klasik müzik yapıyor. Belki bir gün birlikte bir şeyler yapabiliriz. Senaryosunu yazdığım bir filmin müziklerini yapmak isterim.

Bu noktaya gelirken bir kırılma anınız oldu mu?

Komediye başladığımın 4. yada 5. senesiydi. Hala bir yandan freelance iş yapıyordum. Bir gün dedim ki; sadece bu işten para kazanmaya çalışayım ki bu benim işim olsun. O zaman gelen birçok işi reddettim, maddi anlamda çok zordu. Ancak o ısrar şu anın kolaylaşmasını sağladı.

Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan gibi isimler sizce Türkiye’de komedinin önünü açtı mı?

Ben öyle düşünmüyorum. Onlar bir kapı açıp bence hemen kapayıp arkasına yaslandılar. Onlarınki tek kişilik bir hikayeydi. Onların yaptığı insanların komediyle tanışmasına vesile olmak olabilir. Şimdiki komedyenler paylaşımcıyız. Benim tüm şovlarımda açılış komedyenleri oluyor. Çok sayıda komedyen bu şekilde sahneye çıktı ve şimdi komedi yapıyor onlar da. Ama Cem Yılmaz veya Yılmaz Erdoğan’ın hiç açılış komedyeni olmadı.

Siz nelere gülüyorsunuz?

Türk komedyenleri genel olarak iyi bence. Yabancılardan sevdiğim insanlar genelde rahmetli oldu. İdolüm diyebileceğim Norm MacDonald var. İki sene önce hayatını kaybetti. Patrice O’Neal aynı şekilde. Komediyle uğraşan herkesi takdir ediyorum. Kolay bir şey değil. Ailesini, mahallesini karşısına almak zorunda kalan komedyenler de cesaret veriyor.

Neler yapmaktan hoşlanırsınız?

Yürümeyi severim. Spor yaparım. Mutfağa girerim, aşçı olarak da çalışmıştım. Çok ilgi alanım var. Dönem dönem birine sarıyorum, sürekli değişiyor. Vosvosum var, onunla uğraşıyorum. YouTube çok kullanıyorum. Senaryo yazarken araştırma yapmam gerekiyor. Ayak İşleri’ndeki bir kovalamaca sahnesi için oturup çok sayıda kovalamaca sahnesi izledim mesela. Yazdığım şeyle ilgili derinlemesine araştırma yapmayı seviyorum.

Ne tür filmleri seversiniz?

Bilim kurgu ve eski filmleri daha çok seviyorum. 1950’lerden 2000’lere kadar diyebiliriz. Bir filmin çekimini beğenince yönetmenin diğer işlerine de bakıyorum. En sevdiğim yönetmenler Hitchcock, Scorsese, Ridley Scott. Kubrick döne döne izlediğim yönetmenlerden. Amerikan yönetmenleri seviyorum genelde. Filmden çıkınca 1 ay canım sıkılsın istemiyorum, filmden çıkınca o hesap kapansın istiyorum. O yüzden sinemanın iyilerine daha yakınım.

Tekrar tekrar açıp izlediğiniz filmler hangileri?

Blues Brothers çok severim. There Will Be Blood filmini çok izledim.

Peki ya kitaplarla aranız nasıl?

Kitaplarla aram iyi. Eskisi gibi roman okumuyorum, hikaye okuyorum. Takip ettiğim bir yayınevi var; San Fransisco merkezli. Onların toplamalarında beğendiğim yazarları takip ediyorum. Edebiyatı yalayıp yutmuş birisi değilim ama sevdiklerimi tekrar tekrar okuyorum. Türklerden Sait Faik Abasıyanık’ı herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Enver Gökçe’yi çok beğendim. Yabancılardan T.C. Boyle beğendiğim yazarlardan.

Seyahat etmeyi seviyor musunuz?

Seviyorum. Stand up beni gezdiriyor. Herkesin gezebildiği paramızın değerli olduğum dönemde kafam basmadığı için çok fazla gezemedim. Buna pişmanım 😊

Atakum Nakliyat
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.