İnsanların, kendi dışındakilerin hayatını fazla irdelediğini düşünüyorum.
Kim evlenmiş, kim çocuk yapmış, kim ne kadar maaş almış gibi şeyleri çok merak etmediğim için, insanlar bunu yaptığında da biraz şaşırıyorum açıkçası.
Derin arkadaş sohbetlerinde yapılan konuşmalardan bahsetmiyorum tabii ki.
İlişkim, evliliğim, ailem, hayatım hakkında sorular ayaküstü sorulunca sinirleniyorum ben…
Sadece benim maruz kaldığım bir durum değil elbette bu.
Ağzından çıkanı düşünmeden söyleyen bir sürü insanın, farkında olmadan tahrip ettiği diğer insanlardan da bahsediyorum..
Borçlarıyla boğuşan, başka şey düşünemez hale gelen insana işsizliğini hatırlatmak..
Çocuk sahibi olmayan, ‘belki de bunu hiçbir zaman düşünmeyen’ kadını ne zaman bebek yapacaksın diye darlamak..
Yalnızlıktan hoşlanan ya da kafasına göre birini bulamadı diye evlilikten uzak duran insana, hayatın yegane amacı düğünmüş gibi davranmak..
Sormadığı halde birini kilosuyla, saçıyla, boyuyla posuyla, giyimiyle yargılamak..
Sınav sonucundan bir gencin zekasını saptamak..
Alkolünden dinini, giydiğinden ahlakını sorgulamak..
Haddiniz değil canlarım!
Her ne kadar kimsenin dediğine takılmam, kendi fikirlerim önemli modunda olsak da; bir cümle ile birbirimizi düşürebiliyor ya da yükseltebiliyoruz.
Düşünmelisin konuşurken…
Karşındaki insan senin şartlarında olmayabilir, sinirleri seninki kadar güçlü olmayabilir, motivene ihtiyacı olabilir.
Hangi konuşmanın, kiminle, nerede, yapılacağının farkına varmak lazım, fikir sorulmadan başkasının hayatıyla ilgili konuşmamak; sorulursa da empati yaparak cevaplamak lazım..
Ve başkasının hayatıyla çok ilgilenmek, kişinin kendisiyle yeterince ilgilenmediği izlenimini yaratıyor bende…
Başkalarını bırak acaba senin kendinle derdin tam olarak ne?
Pelin ŞAHİN
👏👏👏