Prof. Dr. İlber Ortaylı, “Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’nın devamıdır” dedi.
Samsun Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından “Türkiye Yüzyılı’nda Kültür ve Sanatın Rotası Samsun’da Belirleniyor” mottosuyla 19-22 Ekim tarihleri arasında “Kültür ve Sanat Çalıştayı” düzenlendi. Çalıştayda tarihçi, akademisyen Prof. Dr. İlber Ortaylı “Türkiye Yüzyılı Konuşmaları” kapsamında bir konferans verdi. Büyükşehir Belediyesi Çok Amaçlı Salon’da gerçekleştirilen konferansa Samsunlular büyük ilgi gösterdi.
Ortaylı, programın moderatörünün sorduğu “Ülkenin dışından gelen göç bir ülkeyi nasıl değiştirir?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Bir kavgadır gidiyor. ‘Türkiye göç ülkesi değildir’ lafı çok kaba bir laftır ve geçerli değildir. Dünyada gelişen, değişen ve bazı şeyleri yapan ülkelerin göç ülkesi olmaması mümkün değildir. Biz burada sanayi kuruyoruz, donanmayı geliştiriyoruz, zirai yapımızdaki problemleri halledeceğiz. Buraya adam gelir. Ahlaki olarak da gelir. Bizim köylülüğümüz bitmiş. Biz köylümüzü yetiştirememişiz. Köydeki aile düzeninin iyi bir düzen kuramamışız. Kocakarı ile moruk, gelin ve oğlana her türlü eziyeti yapıyorlar. Böyle köy olmaz. Ben çocukken bulunduğum Avusturya’daki köye gidiyorum. İhtiyar teyze ile kocası oturuyorlar hanımefendi gibi orada kimse bir şey demiyor. İneklerinin altlarını başkaları temizliyor. Böyle bir düzen kurulmuş. Bu yok bizde. Bulgaristan, Romanya, Macaristan’ın yaptığı iş köylünü gezdireceksin. Aşı yapacak, çobanlık bilecek. Göç ediyor buralara. Bu fındıkları kim toplayacak, bu meyveleri kim adam edecek? Bütün bunların dışarıdan gelmesi lazımdır. 3 buçuk milyon Suriyeli ne arıyor burada. O Suriyeli bu işleri yapmaz. Amerika’nın çölleri var, yeşillikleri var. Her yeri bereketlidir. O almıyor ben alacağım. Niye alacağım?”
Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı’nın devamı olduğunu söyleyen İlber Ortaylı şunları kaydetti:
“Burayı beğenmeyen insanlar var, etnik gruplar var. Bazıları dışarıdan teşvik görüyorlar. Pişman olurlar. Yaptığımız gözlemlere göre Türkiye’deki topyekun düzelme her yerde yoktur. Bölgeler arasında eşitsizlik var fakat bu durum Türkiye’de birçok ülkelere göre daha iyi durumdadır. Pakistan, Hindistan bunu beceremiyor. Sovyetler Birliği bunu beceremiyor. Çok yetenekli, kültürel kalkınmaya son derece müsait, mazileri çok yüklü olan millet bile hak ettikleri seviyeye çıkamamışlar. Türkiye’nin sanayi gelişimi çok güçlüdür. İmparatorluktan çöl almadık, o efsaneyi unutun. 20. yüzyıla girerken bize çöl kalmadı. İyi kötü bir demiryolu var. Başkaları kurmuş ama biz de bir şeyler biliyoruz. Milli savunma ve harp sanayinde ustamız var. Biraz mühendisimiz var. Belirli fabrikaları kurmuşuz bilhassa ordunun ihtiyacı için. Ziraatta bir takım değişimler olmuş. Okullaşma önemli adımlar atılmış. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’nın devamıdır”
Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Cumhuriyet’in temellerini atmak için Samsun’u tercih etmesiyle ilgili soruya ise İlber Ortaylı şu yanıtı verdi:
“Samsun’u tercih etmedi. Bir kısmı diyor ki ‘Bu Samsun’u seçti ve çıktı’ diyor. Milletin orada hiçbir şeyden haberi yokken bizim paşa buraya çıkıyor ve derhal burada Cumhuriyet’i ilan ediyor. Yanlış. Bu o kadar kolay iş değil. Bu ilkokulda bile öğretilmez. Benim ilkokuldaki hocalarım bu palavrayı bana öğretmiyorlardı çünkü benim ilkokuldaki hocalarım 1900’lerin başında doğmuş insanlardı. Bu öğretmenler böyle palavralar anlatmazlar. Ondan sonraki öğretmen nesillerinin dünyadan bihaber yetiştirilmesi. Bu çok önemli bir şeydir. Onun için olmaz. Paşa buraya çıktı çünkü güvenilen bir adamdı. Burada Türkler var, milliyetperverler var. Pontus Rumlar da var. Karmakarışık bir yer burası. Burada Mustafa Kemal’in ağzını açmayacağı, gizli görüşmeler yapmayacağı ve fazla durmayacağı besbellidir. Buradan kendini Havza’ya atıyor. Oradan da Amasya’ya gidiyor ve tamim orada çıkıyor. ‘Artık savaş yapmalıyız, millet kendini kurtarır’ diye. Burada o yok. Ama burası mühim bir yerdir. Bu Cumhuriyet’te de böyledir, ondan evvel de öyledir”
Şehirlerin tarihlerinin zamanla kaybolduğunu dile getiren Ortaylı, şunları kaydetti:
“Bir şehirde hayatını geçirdiğin bir köşe senin kutsal alanındır. Bir şehrin hafızası yoksa o şehir değil. Mesela Polonya. Yıkıp gitti o Hitler. Ben gittiğimde restorasyonu hala devam ediyordu Polonya’nın. Belki hala devam ediyor. Ve orada bir olaya şahit oldum, gözlerim yaşardı. Bizde de gidiyor şehirler. İstanbul; nereye baksam gidiyor. Benim çocukluğumda Suriçi İstanbul’dan bir şey kalmamış. Onun için birçok şehir bu şekilde. Yaşadığınız tarih yok oluyorsa, biz o şehirde değiliz. O şehir de bizimle değil. Bu çok önemli”
Ortaylı, gençlere seyahat etmeleri, yeni yerler görmeleri tavsiyesinde bulundu.