140journos tarafından YouTube’da yayımlanan Kedicik belgeselinde Adnan Oktar’ın tacizine maruz kalan kadınlar yaşadıklarını anlattı.
140journos tarafından YouTube’da yayımlanan Kedicik belgeselinde Adnan Oktar’ın tacizine maruz kalan kadınlar yaşadıklarını anlattı. Örgütün ağına düşen ve örgüte yapılan operasyona kadar zulmü yaşayan kamuoyunda “Kedicikler” olarak bilinen mağdurların itirafları ile yaşadıkları kabus da ortaya çıktı.
Kedicik belgeselinde konuşan mağdur kadının anlattıkları tüyler ürpertirken, “turnike” sistemi ile kadınların ağa düşürüldüğü de ortaya çıkmıştı. Kedicikler tarafından yapılan itiraflarda göre, Adnan Oktar’ın uyguladığı eziyetlerin listesi de çıkarıldı.
Mağdurların anlattıklarına göre Adnan Oktar’ın eziyet ve istismarları şöyle:
– Kadın üyelerin Adnan Oktar’a ‘aşkla bakmamaları’ sonucu saçları kesilmektedir.
– Kadın üyeler, bir anlık hatalarının sonucunda kaşları kazınarak insan içine çıkamaz hale getirilmektedir.
– Kadın üyeler, saatlerce süren dayak seanslarında bitmek bilmeyen tokat ve tekmelere maruz kalmaktadır.
– Bacılar grubu üyeleri istenileni yapmadığında, karşı çıktığında kafalarından aşağıya sıcak yemek dökülmektedir.
– Kalabalık içinde çıplak vaziyette bekletilmektedirler.
– Aşağılamak amacıyla hizmetçi ya da başka tür kıyafetler giydirilerek kalabalık içinde bekletilmektedirler.
– Kaçma şüphesi olan kişiler, tüm iletişim araçları ellerinden alınarak bir odaya tek başına kapatılmaktadır.
– Kadınlar, çıplak resimleri çekilerek ailesine ve basına sızdırmakla tehdit edilmektedir.
– Kadın üyelerden ciddi bir hata yaptığına kanaat getirilenler, Adnan Oktar tarafından yüzlerce erkek örgüt üyesinin cinsel saldırısına uğratılmakla tehdit edilmektedir.
– Tüm üyeler -Adnan Oktar’ın hezeyanlarına göre- en ufak bir hatalarında kalabalık içinde saatlerce türlü küfürler ve hakaretlere maruz kalmaktadır.
– Erkek örgüt üyelerinden hata yapanlar, günler hatta aylarca temizlik hizmetlerinde görevlendirilmektedir.
– Yine erkek üyeler, ellerinden tüm maddi imkanları alınarak Kazakistan gibi zor şartların olduğu ülkelere sürülmektedir.
Belgeselde anlatılana göre AVM girişine birer sivil gibi konuşlanan örgüt üyeleri ki bu üyelere “avcı” deniyor, o sırada içeriye giren herhangi bir kadını kendilerine hedef olarak seçiyor, AVM içerisindeyken yaptığı her türlü eylemi takibe alıyorlar. Bu süre zarfında AVM içerisindeki “avcılar” telsizden aldıkları bilgilere göre hedefe gidiyor, doğal bir şekilde yaklaşıp iletişim kurarak cast ajansı, yapım şirketi çalışanı gibi davranıyorlar.
Görüştüğü kişilerin Adnan Oktar adına çalışan avcılar olduğundan bihaber kadın, eğer söylendiği gibi şirkete, yani verilen adrese giderse asıl tiyatro başlıyor. Herkesin örgüt üyesi olduğu bu sahte şirketin, sahte CEO’su da aslında “baş avcı” olarak biliniyor. Bir şekilde bu baş avcı ile yolları kesiştirilen kadınlar, aylar boyunca baş avcı ile arkadaşlık, dostluk, sevgililik ilişkisine giriyorlar. Bu süre zarfında hiçbir üye açık vermiyor. Üstelik bunu aynı anda belki de yüzlerce kadın için uyguluyorlar.
Süreç sonunda kadınların büyük bir kısmı dönen tiyatroyu görseler bile artık iş işten geçmiş oluyor. O vakte dek örgütün din kisvesi altında kabul ettiği seks ağının bir parçası haline geliyorlar. Bir noktada, hayati düzeydeki tehditlerle karşılaştıkları için bu cendereden çıkamıyorlar. Elbette örgütün AVM senaryosunu sosyal medya üzerinden de uyguladığı söylenebilir.