İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Sinan Ateş cinayetiyle ilgili, “Her zaman olduğu gibi yine savcılar değişiyor, yargı yine bir sopa olarak kullanılıyor, yine bir katil dışarıda geziyor. Sen bostan korkuluğu musun Sayın Erdoğan? Görevini yerine getir Erdoğan” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunuyor.
Akşener’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“Geçtiğimiz günlerde, İsveç’teki büyükelçiliğimizin önünde yaşanan ahlaksız hadiseye ilişkin birkaç noktaya değinmek istiyorum. Öncelikle kutsal kitabımız, Kuran-ı Kerim’i yakmaya çalışarak, değerlerimize saldıran bu vandallık, bu barbarlık, bu düşmanlık dünyanın hiçbir yerinde, fikir hürriyeti olarak pazarlanamaz. Bu düpedüz bir nefret suçudur. İsveç hükümetinin, insan hakları kisvesiyle bu duruma yol vermesi ise, asla ve asla kabul edilemez bir acizliktir. İsveç’te İYİ Parti gönüllülerimizle harekete geçtik. Bu nefret suçunu gerçekleştirmesine izin verdiği için İsveç hükümetini şikayet edeceğiz.
Ankaramızın göbeğinde Sinan Ateş’e karşı aşağılık bir suikast düzenlendi. İlk günden beri takip ettiğim olaya Ateş ailesinin isteği üzerine siyaseti bulaştırmadım. Devletin devletliğini yargının da sorumluluğunu yapmasını bekledim. 26 günün ardından görüyorum ki, bu olay artık aileyi aşmış ve devlet yönetiminde ciddiyetin ne denli kaybolduğu bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Devletin dört bir yanını saran mafyalar, simsarlar, tefeciler, uyuşturucu kaçakçıları gün gibi ortalığa saçılmıştır. Düşünebiliyor musunuz? Aşağılık suikastin üzerinde birçok soru işareti varken toplum vicdanı atılan her şaibeli adımla yara alırken, milletimiz devletini göreve çağırırken adım atan tek bir makam bile yok. Sayın Erdoğan halde ben de sana sesleniyorum; senin yönettiğini iddia ettiğin ama belli ki yönetemediğin bu devletin içinde neler dönüyor?
Söyler misin bu nasıl bir ciddiyetsizliktir? Bu nasıl bir yönetim boşluğudur? Bu nasıl bir lakaytlıktır? Hani Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı koyun bile senin mesuliyetin altındaydı? Madem öyle mesuliyet senin Sayın Erdoğan Dicle’nin kenarında değil başkentin göbeğinde aşağılık bir suikastle bir vatan evladına kıydılar. Üstelik bunu herkesin gözü önünde yaptılar ve şimdi de devletin gücünü kullanarak gerçek failleri örtbas etmeye çalışıyorlar. Her zaman olduğu gibi yine savcılar değişiyor, yargı yine bir sopa olarak kullanılıyor, yine bir katil dışarıda geziyor. Sen bostan korkuluğu musun Sayın Erdoğan? Görevini yerine getir Erdoğan. Bizim buna susacağımızı zannediyorsan çok yanılıyorsun. Devlet ciddiyetine olan inancımız bugüne kadar edepli bir biçimde devletin kurumlarını yöneten senin tarafından görevlerin yerine getireleceğini bekledik ama şu andan itibaren susmayacağız, kabullenmeyeceğiz. Gerçekler ortaya çıkana bu olayın peşinde olacağız.
Hala daha Nebati Bakan, çıkıp hem enflasyonla mücadeleden söz ediyor hem de ‘Türk Lirası’nı değerli hale getirirseniz sanayi yavaşlar işsizlik olur. Türk Lirası’nı değersiz hâle getirirseniz ise bunun tam tersi olur’ diyor. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Böyle bir cahillik, böyle bir iş bilmezlik olabilir mi? Hem enflasyonla mücadeleyi hem de Türk Lirası’nı değersiz hale getirmeyi aynı anda hedefleyemezsiniz. Birinden birini öncelemeniz gerekir. Eğer ki Türk Lirası’nın değersiz olmasını savunuyorsanız ‘yaşasın enflasyon’ demeniz gerekir. Ki zaten siz düpedüz bunu savunuyorsunuz.
Ama malum, artık yolun sonu geldi… Sandık, artık ufukta göründü. Millete hesap verme gününe, artık çok az kaldı! Şimdiden, valizinizi toplamaya, masanızı boşaltmaya başlarsanız, iyi edersiniz. Çünkü milletin, Bay Kriz’e, sandıkta çıkartacağı fatura karşısında, ihaleyi üzerine yıkacak, biri lazım olacak. Vallahi gözlerinizdeki ışıltıya hiç aldanmaz. O ihaleyi anında size yıkar, affetmez. Vallahi gözlerinizdeki ışıltıya hiç aldanmaz suçu üzerinize atar. Işıltı mışıltı hak getire olur gidersin gümbürtüye. Bir bakarsınız, Instagram’dan paylaşmak üzere, duygusal bir metin kaleme alıyorsunuz…. Benden söylemesi”