Bir millet varlığını kanıtlamak için sonraki nesillere ne bırakır..? Nasıl anlarız bizden önce yaşayan nesillerin kim olduğunu..? Uygarlık seviyelerine, kültürlerine, gelişmişlik düzeylerine neyi baz alarak karar veririz..? Bir zamanlar var olduklarını nereden anlarız..?
Elbette bugünlere kadar yaşamayı başaran eserlerinden.. Özellikle mimari eserlerine yansıttıkları bilim seviyelerinden, yapıların sağlamlığına damga vuran iş ahlaklarından, binlerce yıl sonra bile kendini gösteren kültür ve etik seviyelerinden anlarız.. Daha doğrusu anlamaya çalışırız, çok övündüğümüz ve modern zannettiğimiz ama binlerce yıl öncesinin teknik bilgileriyle yarışmakta zorlanan teknik yöntemlerimizle.. Ve her ne kadar onlardan çok daha ileride olduğumuza inandırmaya çalışsak da kendimizi, hâlâ teknik bilgilerinde, yapılarında kullandıkları yöntemlerde aydınlatamadığımız yığınlarca gizem var. “Gizem” kelimesi ancak karşılayabiliyor dehaları karşısına düştüğümüz şaşkınlığı.. Hangi teknolojik araştırma yöntemimizi uygularsak uygulayalım, cevaplayamadığımız yığınlarca soru var. Ulaştıkları teknoloji ve manevi kültür seviyesini günümüz aklıyla algılayabilmek neredeyse imkansız.. Çünkü ne yazık ki etik ve liyakat anlayışımız fazlasıyla dejenere oldu..
Birkaç örnek verecek olursak :
Bosna piramitleri > Yaklaşık 30.000 yıl
Stonehenge > Yaklaşık 5500 yıl
Sanxingdui > Yaklaşık 5000 yıl
Super Henge > Yaklaşık 5000 yıl
Qion Shi Huang’ın Mezarı > 2000 yıl
Beyaz Piramitler > Yaklaşık 6000 yıl
Göbeklitepe > 12.000 yıl
Nemrut Dağı Mabedi > 2000 yıl
Paskalya Adası > Tahmini 1500 yıl
Mısır Piramitleri > Farklı zamanlarda yapılan, en eskisinin tahminen 18.000 yıla kadar olduğu düşünülen yapılar
Boncuklu Tarla Yerleşkesi > 12.000 yıl
Karahan Tepe > 11.500 yıl
Küba Sualtı Piramitleri > Yaklaşık 50.000 yıl
Antikitera Düzeneği > 2000 yıl
Ve daha sayamayacağımız yüzlercesi..
Yaşları ifade eden rakamlar kesin olmamakla birlikte, çok daha eski olma ihtimallerinin ise çok yüksek olduğu araştırmacılar tarafından üzerinde durulan bir gerçek.. Ve elbette sayısını bilmediğimiz afetlere dayanarak bugünlere kadar varlıklarını sürdürmeyi başardılar..
Tüm eserler ustasının imzasıdır. Binlerce yıl öteden seslenirler “tarih sahnesinde biz de vardık” demek için..
Peki bu çağın insanı gelecek nesillere hangi mirası bırakacak..? Binlerce yıl sonrasına bizler de seslenebilecek miyiz, bir yıl önce yaptığımız binalar bile yıkılırken..?Mimarimizdeki hangi estetik anlayışı yansıtacağız, çağlar sonrasına bizden geriye kalacak hangi güzellikler var..? Ya da bırakabileceğimiz kayda değer bir güzellik var mı, onu inşa etmeyi başardık mı çok övündüğümüz teknolojimizle.? Gelecek kuşaklara ışık tutacak bir kitap bile bırakabilecek miyiz..? Zaman ve teknoloji ilerlerken insanlıkta ne kadar gerilediğimizi anlatabilecek miyiz..? Doğayı katlettik, kirlettik, tükettik, tüm dengesini alt üst ettik ve egomuzun esiri olup dünyanın hakimi olduğumuzu düşünecek kadar bencilleştik diyebilecek miyiz..? Sanat umurumuzda bile değildi, çünkü ruhumuzun inceliği köreldi diyebilecek miyiz..? Ruhumuzda kalmayan inceliği sanata yansıtamadığımız için, bizden geriye emek verilmiş, gözlere ziyafet sunan, ruhları hayran bırakan tek bir eser bırakabilecek miyiz..?
Tek önemsediğimizin günlük çıkarlar olduğu şu geçici dünyada, barınacağımız evleri bile güvenliği yapamadığımızı fark ettiklerinde hakkımızda ne düşünecekler..? İnsanlık onurumuzun, teknolojimizin ne anlamı kalacak bu kadar büyük bir ahlaki çürümenin karşısında..? Bir düşünün; bir ırk bu hayattan geçiyor ve kendisinden sonraki nesillerin bundan haberi bile olmayacak mı..? Nesiller sonrasına “ Biz de vardık “ diyemezsek, bu hayata hiç bir miras bırakamazsak, insanlığa borçlu kalmayacak mıyız..? Bu soru sadece toplumsal bazda değil bireysel bazda da sorulmalı, “bu dünyaya bir imza bırakabildim mi” ya da “ölümümden sonra hatırlanabileceğim ne yaptım, hayata ne kattım” diye..
Bu sorunun cevabını küçümsemeyin. Herkesin koşulları, yeteneği, gücü ve karakteri doğrultusunda bu hayata katabileceği MUHAKKAK bir şeyler var. Böyle bir potansiyelimiz olmasa bu hayata gönderilmezdik. Bir cümle ile bir insanın ruhundaki sancıları dindirebilirsiniz.. Bir gülümseme bile bir insanın hayatında bir devrim başlatabilir.. Bir hayvanın başını okşamak bile o hayvan için bir umuttur.. Belki o umut ile, itilip hor görüldüğü hayatında yaşama devam etme gücü bulacaktır kim bilir.. Katkı sadece fiziki şeyler değildir.. Ruhlara, tüm canlılığa verdiğiniz güzel enerjiler, tahmin bile edemeyeceğiniz güzellikleri doğuracak potansiyele ulaşabilir.. Ve bunlar hiç de hafife alınacak şeyler değildir.. O yüzden kendinizi hiç küçümsemeden bir bütünün parçası olduğunuzu unutmadan gücünüz doğrultusunda şimdiden yazmaya başlayın mirasınızı.. Unutmayın; tek bir günün bile tekrarı yok.. Hayata bir katkımız olmayacaksa, bize bahşedilen ömrün de bir manası yok.. Boşa yaşamış olmak, en büyük israf.. Geri dönüşü olmayan vakit gelmeden önce bırakabileceğiniz kadar güzellikler bırakın.. Diğer hayatımıza taşınırken tek götürebileceğimiz onlar..
Bir soruyla başlatın her şeyi:
BENİM MİRASIM NE..?