enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
33,9762
EURO
37,6709
ALTIN
2.725,36
BIST
9.771,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Yağmurlu
27°C
Samsun
27°C
Yağmurlu
Pazar Hafif Yağmurlu
27°C
Pazartesi Az Bulutlu
30°C
Salı Az Bulutlu
29°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
29°C

Psk. Mustafa Güral: “Çocuk yapınca eşler arasındaki sorunlar düzelmiyor, sorunlar ve güçlükler misliyle artmaya başlıyor”

Psk. Mustafa Güral: “Çocuk yapınca eşler arasındaki sorunlar düzelmiyor, sorunlar ve güçlükler misliyle artmaya başlıyor”
Samsun Reklam Ajansı
2 Eylül 2023 04:25 | Son Güncellenme: 6 Aralık 2023 16:02
A+
A-

Uzman Psikolog Mustafa Güral, evli çiftlerin çocuk yapınca ilişkilerindeki sorunların düzeleceğine dair algısının yanlış olduğunu söyledi.

Uzman Psikolog Merve Özkal Güral ve Mustafa Güral çifti 7/24 Gündem Dergi’nin 5. sayısına konuk oldu. Psikolog çift, 7/24 Gündem Genel Yayın Yönetmeni Nevin Aydoğan’a MG Akademi ve aile terapileri, oyun terapisi ve EMDR hakkında bilgi verdi.

PSK. MERVE ÖZKAL GÜRAL

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Yaklaşık 8 yıldır bu meslekteyim. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikoloji mezunuyum, Yüksek Lisansımı da yine OMÜ’de Evlilik ve Aile Danışmanlığı üzerine yaptım. Sonrasında kendi kliniğimi açtım. Şu anda MG Psikoloji Akademisi’nde birlikte hizmet veriyoruz. Çocuk, Ergen, Yetişkin ve Aile Terapileri alanlarında çalışmalarımızı yürütüyoruz. Psikoterapi hizmetinin yanı sıra psikoloji eğitimlerini de kapsayan birçok farklı projeleri de gündeme getirdi birlikte çalışmamız.

MG Akademi’de oyun terapisi hizmeti de vermeye başladınız. Peki nedir oyun terapisi?

2-12 yaş arasındaki çocuklara uyguladığımız bir terapi. Ailenin çocuğuyla yaşadığı bir zorluk durumunda, evde ya da okulda bazı şeyler yolunda gitmediğinde, çocuklarında öfke kontrol sorunu, dikkat eksikliği veya davranışsal olarak problemler gözlemlendiğinde aileler bize başvuruyorlar. Bir yetişkin nasıl terapiye geliyorsa, çocuk için de oyun terapisi aynı şeydir aslında. Çocuk buraya geldiğinde oyunlar üzerinde duygularını açar ve iyileşme sürecine gireriz bu şekilde. Çocukların kendini ifade etme şekli oyundur. Oyun odasında yaklaşık 45 dakika kadar bir zaman geçiririz.

Oyun odasındaki oyuncaklarla kurduğu oyunlarla, seçtikleri oyuncaklarla bazen de sözel olarak bize duygularını, içinde yaşadığı ruhsal zorlukları anlatıyorlar. Bu sürecin içerisine aileyi de dahil ediyoruz. Terapinin yüzde 50’si çocukla, yüzde 50’si de seanslar bittikten sonra aileyle olan görüşmelerimizle geçiyor. Sürecin kalanını da ailenin katılımı tamamlıyor aslında. Oyun Terapisi sırasında çoğunlukla bir yönlendirme yapmıyoruz. Çocuk merkezli geçiyor oyun terapilerimiz. Gerekli durumlar dışında dahil olmuyoruz. Çocuklar aslında çok güçlüdür. Benliklerini ve kaynaklarını fark ettiklerinde Oyun Terapisi aracılığı ile çok kısa sürede verim alabiliyoruz.

Merkezinizde çocuklarla ilgili testler de yapılmakta sanırım. Bunlarda da bahseder misiniz ne tür testler yapılıyor?

Gelişim, Zeka ve Dikkat Testleri uyguluyoruz. İhtiyaç alanına göre uygulanan testlerin niteliği de değişebiliyor. 0-6 yaş döneminde özelikle “gelişim testi” yapıyoruz çocuklara. Bu gelişim testinde; yaş aralığına uygun gelişim sürecinde olup olmadığı değerlendiriliyor. Bilişsel beceri düzeyi, sosyal becerileri, duygusal becerileri ve motor beceriler değerlendirilerek ihtiyaç duyulan alanda desteklenmesi üzerine tespitler yapılıyor.

Günümüzde özellikle otizm çok yaygınlaştı. Bu nedenle de 0- 6 yaş döneminde çocukların iletişimini takip etmemiz çok önemli. Otizmde erken tanı ve müdahale yaklaşımları ile tanının kalkması, olağan gelişim süreçlerine uyumlu hale gelmenin mümkün olduğunu biliyoruz. Çocuklarda uyaran eksikliği de çok fazla çocuklarda. Televizyon, tablet ve telefonlara özetle mavi ekran maruziyetinin çocuk üzerindeki olumsuz etkilerini görebiliyoruz çocuklarda. Ailelere gelişim testlerinin yılda bir ya da 6 ayda bir yaptırılmasını tavsiye ediyoruz.

6-16 yaş arasındaki çocuklarımıza ise zeka testleri yapıyoruz. Başarılı olduğu alanları keşfetmek, bilişsel gelişim geriliği ve dikkat ve öğrenme sorunları için yapılabiliyor bu test. Bazen okullardan talep gelebiliyor, bazen de psikiyatrik destek alan çocukların gittiği hekimler isteyebiliyor ya da biz gerekli gördüğümüz çocuklarda bu testi uygulayabiliyoruz. Burada da hangi alanlarda daha geliştirilebilir hangi alanlarda daha desteğe ihtiyacı var bunları tespit edebiliyoruz.

Travmatik durumların tedavisinde tercih ettiğiniz EMDR Terapisi hakkında da okuyucularımızı bilgilendirir misiniz?

Dünya Sağlık Örgütü tarafından da kabul görmüş bir travma terapisi yöntemi olarak ortaya çıkmış ancak günümüzde bir çok yakınma durumunda çalışılabilmektedir. Travmatik durumların dışında fobiler, obsesif kompülsif bozukluklar, kaygı bozukluğu, anksiyete, panik atak, sınav ve spor performansını geliştirme gibi konularda da EMDR Terapisi oldukça etkili. Kişinin geçmişte yaşadığı onu rahatsız eden olay ya da durumlara karşı onu duyarsızlaştırıyoruz. Terapiden sonra o olay ya da durum eskisi kadar kişiyi rahatsız etmiyor. Kendisini bloke eden yaşam olaylarının etkisi ortadan kalktığında, bireyin kendi öz kaynaklarını kullanabilmesi için bir alan açılır üretken ve çözüm odaklı olmaya başlar.

Tedavi yaklaşık olarak ne kadar sürmekte?

Kişiye göre değişmekle birlikte ortalama 8-12 seans arasında değişiyor. Seanslar haftada bir yapılıyor. Haftada bir şeklinde görüşüyoruz. Tabii sürecin etkili olabilmesi için görüşmelerin düzenli olması önemli. Çift yönlü uyarım kullanıyoruz. Bu ışık olabilir, ses ya da dokunsal olabilir. Bu şekilde beynin sağ ve sol lobuna sırasıyla uyaran veriyoruz. Özellikle Türkiye’de 99 depreminden sonra kullanımı arttı bu yöntemin. Alınan umut verici sonuçlar, bu yöntemi kullanma ihtiyacını ve bilinirliğini arttırdı.

Çift terapilerinde kadın danışanlarınızın eşleriyle ilgili en çok şikayet ettiği konu nedir?

En sık duyduğum, gördüğüm sorun; iletişim ile ilgili sorun yaşamaları ve duygusal tatmin. Kadın ve erkek beyninin işleyişi çok farklı. Ancak ortak noktada buluşulması için bir sağlıklı iletişime ihtiyaç var. Toplumumuzda çok yaygın olan bir şey var; zihnimi oku. Ben söylemeden benim istediğimi, düşüncemi anla istiyoruz. Bu çok olası değil. Yetişkin bireylerin kendini ifade etme konusunda sorumlulukları var. Kendimizi ifade ettiğimiz sürece var olabiliriz. Çiftler birbirlerinden ne talep ettiğini söylemediği sürece, her zaman bir iletişim problemi ortaya çıkar. Karşı taraf için de bu beklenti çok zor.

Beklentiyi açık açık ifade etmek, iletişim sürecinin sağlıklı olmasını sağlar ve ilişkiyi ileri noktaya taşır. Bana çiçek aldığında kendimi iyi hissediyorum demek. Oradaki hissedeceğimiz güzel ve iyi duyguları ifade etmek gerekiyor. Bizim toplum olarak böyle bir zorluğumuz var. Arkadaş ilişkilerimizde ya da ebeveynlerle olan ilişkilerimizde de ihtiyaçlarımızın söylenmeden görülüp fark edilmesini istiyoruz. Bu da ilişkilerimizi zorlaştırıyor aslında.

UZ. PSK. MUSTAFA GÜRAL

Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Samsun Vezirköprü ilçesinde doğdum. Ailemin de buraya yerleşmesiyle yaklaşık 40 yıldır da Samsun’dayım. Ondokuz Mayıs Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1998 yılında Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümünü Psikolog Ünvanı ile alarak tamamladım. Sonrasında da Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde Aile Danışmanlığı bölümünde Yüksek Lisansımı tamamladım. Yirmi yılı aşkındır bu mesleği yapıyorum. Bu süreçte de mesleğimle ilgili ilgi duyduğum konularda çeşitli eğitimler aldım. Çalışma alanlarım Aile Terapisi, Travma, Yetişkin Psikoterapisi, Davranış Değişikliği, Performans Geliştirme Üzerine Yoğunlaşmakta.

Okuyucularımıza MG Psikoloji Akademisi’nden de bahseder misiniz?

20 yıllık meslek hayatımda bir çok özel hastane, psikiyatri kliniklerinde çalıştıktan sonra birikimlerimi ve tecrübelerimi kendi kliniğimi açarak mesleki tecrübelerimi danışanlarımla buluşturmaya devam ediyorum. MG Psikoloji Akademisi’nde yaklaşık iki yılımızı devirdik. Bu sene, aynı zamanda meslektaşım olan eşimin de katılımıyla kadromuzu güçlendirerek devam ediyoruz. Bu süreçte psikoterapi görüşmeleri için gelen danışanlarımızın, psikoloji öğrencilerinin ve meslektaşlarımızın psikoloji ve kişisel gelişim eğitimlerine yönelik talepleri oldu.

İnsan ilişkileri, davranış değişiklikleri, mesleki performans üzerine kişisel gelişimde kendini geliştirmek isteyenlere dair çeşitli yaklaşımları, psikolojinin içerdiği bilimsel yaklaşımları benimseyerek insan yavrusunun gündelik yaşantısı içerisinde uygulayabilmesi noktasında eğitimler veriyoruz. Kurumsal ve bireysel düzlemde verilen bu eğitimler ile bireyin varoluş serüvenini desteklemek kurum amaçlarımız arasında yer almakta. Birçok kez seminerlerde, zoom toplantılarında uygulamalarını yaptık. Yeni projeler ile kurumlara, gruplara ve bireylere yönelik eğitimlerimiz devam edecek. İletişim çatışmalarını çözmek, aile dinamiklerini anlamak, bedensel ve ruhsal sağlığımızı dengeleyebilmek, kariyer planlamasında bizi engelleyen o blokajlarımızı fark etmek, kısaca kendini geliştirmek isteyen herkese paket programlar şeklinde destek vereceğiz.

Günümüzde boşanma oranları oldukça arttı. Nerede hata yapılıyor?

İnsan ilişkisel, kendini ötekinin gözünde bulmaya çalışan bir varlıktır. Mesela çocuk düşüyor, düştüğü anda hemen anne babasının gözüne bakıyor. Anne babasından gelecek tepkiler doğrultusunda; kaygılanayım mı, kendi başıma bir baş etme yolu mu geliştireyim bunu annenin gözünden alıyor çocuk. Bütün ilişkisel ihtiyaçlar da oradan gelişmeye başlıyor özünde. İlişkisel bir varlık olmamız dolayısıyla kendimiz yeni bir hane kurmaya karar verdiğimiz zaman zorluklar ve güçlükler de kendini göstermeye başlıyor. Çünkü; iki farklı karakter aynı olaya bambaşka bir pencereden bakıyor ve çatışmalar başlıyor.

Benim istediğim gibi bir eş olsun gayreti içerisine, bir benlik savaşına giriliyorsa ve bir rekabet arayışı gelişmeye başlıyorsa ki evliliği en çok sabote eden şeylerin başında bunlar geliyor. Evlilikte özellikle ilk bir yıl çok kritik bir aşamadır. Bugüne kadar hayatını belli bir benlikle sürdürmüşken, bambaşka bir algılama biçimiyle iç içe geçmeye çalışıyorlar. Eşler takım olmayı, sorunlarını karşılarına alıp birlikte çözüm bulma becerisini kazanamıyorlarsa; aralarındaki çatışmalar gittikçe artıyor. Şehvet diliyle başlayan hikâye, bir süre sonra merhamet etmeye, anlayış göstermeye, duvar örmeye, uzaklaşmalara, idare etmelere dönüşüyor.

Aile içerisindeki şehvet dilinin kaybolmasına sebep olan birçok faktör var. Bunlardan biri de Üçgenler dediğimiz bir kavram var. İki yetişkin ilişkisinin yaşanmadığı bir yerde kadın; eşini elinde tutabilmenin tek yolunun tıpkı onun annesi gibi davranmaktan geçtiğini düşünüyor. Türkiye’de çok popüler çatışmalardan biri de Kayınvalide- gelin çatışmasıdır. Kadınlar eşlerine anneleriymiş gibi davranıyorlar. Aman yemeğini yedin mi, rahat uydun mu, kıyafetlerini getireyim mi gibi tavırlar kadınların da ihtiyaç duyduğu duygularını karşılayamamasına sebep oluyor. Bu ihtiyaç doyurulmadığında bu ihtiyacın yokluğu bir tahsilat istiyor karşı taraftan. Kadın da bunu eşine, eleştirel bir dille ifade ediyor. Kadının şehvet duygusuyla görülebilmeye ihtiyacı var. Erkek figürünün ise iktidarını, saygınlığını evin içerisinde hissetmeye ihtiyacı var. Bu sebeple tatlı dilli kadınların evliliği çok güzel ilerler.

Kuramlar şunu iddia ederler; evliliğin çatışmasına sebep olan iki faktör vardır: şehvet ve etkileşim. Eğer, şehvet dilini beslerseniz cinsellikteki arzunuz daha da çok artar ve yetişkin ilişkisini korursunuz. Ama; eşinizle iletişimi kestiniz, konuşmadınız, birbirinizle duygu alışverişi yapmadan gittikçe uzaklaşmaya başladığınızda çatışmayı beslemeye başlıyorsunuz. Doğa kanunu bu. Neyi beslersek o büyüyor. Eşler arasındaki etkileşim de şehvet kadar önemli bir unsur. Aileler özellikle çocuk doğduktan sonra zamanı yapılandırma konusunda sorun yaşadıklarını sıkça dile getiriyorlar. Çünkü kadın sadece anne rolüne odaklanıyor. Rolleri o kadar sahipleniyoruz ki kendimizin sadece o rolden ibaret olmadığını göremiyoruz. Önce insan sonra kadın sonra annesin, önce bunu fark edebilmeliyiz.

Çocuk yaparak eşler arasındaki sorunların düzeleceği gibi yanlış bir algı var. Durum tam tersi, sorunlar ve güçlükler misliyle artmaya başlıyor. Sorunu çözme becerimiz gelişmediyse çocukla birlikte sorunlar daha da artacak zaten. Ancak birlikte takım oyunu oynamaya başladığınız zaman süreci daha kolay yönetebiliyorsunuz.

Genelde boşanma noktasına gelinene kadar bekleniyor sanırım aile terapisi için değil mi?

Psikoterapi bir arzu meselesidir. Arzu ne zaman gelişirse o zaman başvuru gerçekleşir. Her bireyin ve çiftin hazır oluşluğu farklılık gösterebilir. Mesela; biz evlenme yolculuğu içerisindeyiz ve birbirimize bakmaya ihtiyacımız var. Sorunlar henüz çıkmadan, güçlükler olmadan, kendimizi ve ilişkimizi tanımak isteriz diyerek başvuranlar var ancak; bu sayı o kadar az ki. Burada başlıyorsa süreç tabii ki çok daha güçlenerek ilerliyor. Bu dönemde bir başlangıç istediğimiz bir durum bizim için. Sürece kişinin kendi hikayesini tanımasıyla başlamak değerli. Önce kendimizi, sonra ilişkimizi tanıyalım sonra ilişkinin içerisindeki bize beraber bakalım.

Son evrede geldiklerinde çiftler genelde kurtarıcı arıyorlar ilişkilerine. Çünkü; kendi hayat sorumluluklarını almıyorlar. Aile terapisti var evliliğimiz devam etsin gibi bir düşünce ile başvuruluyor bizlere. Çift terapisi dediğimiz süreç birlikte bir alınan kararla olmalı. Çoğu şeyde uzlaşamayabilirsiniz ama bu konuda biz birbirimize bakalım, birlikte sorumluluk alalım diyebilmeleri gerekiyor. Taraflardan birisi sorumluluk almak istemiyorsa zaten gelmek istemiyor demektir. Başlangıçta taraflardan birisi, ben terapiye inanmıyorum ya da ben ayrılmak istiyorum dediği noktada aile terapistine başlayamazsınız. Çünkü; aile terapisti bir ikna süreci değildir. Birlikte hareket edebileceğimiz, o takım oyununu oynayabileceğimiz, iletişim dilini yeniden düzenleyebileceğimiz, duygularımızı regüle edebilmeyi öğrenebileceğimiz bir alan açar size. Dolayısıyla ortak bir kontrat ile başlar ve sonrasında bize, uzlaşamadığımız şeyleri dahi yan yana değerlendirebilme, duygularımızı düzenleyebilme fırsatı verir. Duygularımızı düzenleyebilme becerisi geliştirirsek içtenlikle bir yetişkin gibi sorunlarımızı konuşabilmek için birbirimize alan açarsak bu süreçten tazelenerek çıkarız. Parmak izi gibidir bütün evlilikler. Herkes kendi ailesi içerisinde bir görev ve rol paylaşımı yapabilir. Yüzde 100’ü bulmak durumundayız. Bir araya geldiğimiz zaman o yüzde 100’e ne kadar ulaşıyoruz ne kadar birbirimizi tamamlayıcı oluyoruz buna bakıyoruz. Bu bakış açısı da her iki tarafa iyi geliyor.

Atakum Nakliyat
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.