Samsunspor Basketbol’un yöneticilerinden İlknur Damla Beytekin, “Vazgeçilemeyen bir tutku. Samsunspor’da kim varsa bunu hissediyor” dedi.
Samsunspor Basketbol’un başarılı kadın yöneticilerinden İlknur Damla Beytekin, 7/24 Gündem Dergi’nin “Samsun’un Güçlü Kadınları” yazı dizisinin konuğu oldu. 7/24 Gündem Genel Yayın Yönetmeni Nevin Aydoğan’ın sorularını yanıtlayan Beytekin, Samsunspor’daki hedefleri ve çalışma hayatı hakkında samimi açıklamalarda bulundu.
Samsun’un Güçlü Kadınları yazı dizimizin bu sayı konuklarından Samsunspor Kulübü Derneği Yönetim Kurulu Üyesi İlknur Damla Beytekin. Basketbol kulübü yöneticiliği yanında aynı zamanda bir mühendis, girişimci, yazar ve anne. Keyifli okumalar…
Sizi tanıyabilir miyiz?
Samsun’da doğdum. Ondokuz Mayıs Lisesi’nden mezun olduktan sonra OMÜ Çevre Mühendisliği bölümünü bitirdim, yine aynı üniversitede yüksek lisansımı yaptım. Çevre danışmanıyım. Çocuklara çevre bilinci oluşturmak amacıyla iki kitap yazdım, üçüncüsü de yolda. Evli ve iki çocuk annesiyim.
Samsun dışında Trabzon, İstanbul ve Azerbaycan’da yaşadım. Ama Samsun benim için her zaman çok özeldir.
Samsun sizin için ne ifade ediyor?
Doğduğum ve ait olduğumu hissettiğim bir yer. Konumu, yeşilliği, denizi, insanları muhteşem bir şehir. Burada herkes birbirini tanır. Aidiyet duygusu çok güçlü.
Hayatımda olmasını istediğim insanlar hep bu şehirde. Samsun kurtuluş adımlarının atıldığı bir şehir, böyle de ulvi bir değeri var.
Basketbola ilginiz nereden geliyor?
Ortaokulda basketbola başladım, üniversite 2. sınıfa kadar oynadım. Lisede takım kaptanıydım. Basketbola başlamam 1995 yıllarına denk gelir. O yıllarda Samsunspor Basketbol takımı okulumuza gelmişti. 4 erkek ve ben takım oluşturup onlarla bir maç yapmıştık. Benim için özel bir andı.
Peki neden basketbolu profesyonel anlamda devam ettirmediniz?
Profesyonel olarak spor yapacağıma dair hiç planım olmadı. Böyle bir destekleme olmayınca hiç bunu da düşünmedim. Spor yapmış olmanın çok fazla faydası var. Ruhunuzu besliyorsunuz, bedeninize dikkat ediyorsunuz. Takım çalışması nedir bunu öğreniyorsunuz, kazanmayı kaybetmeyi öğreniyorsunuz. Herkes kazanmak ister ama bu iki taraflı bir oyun. Kazanmak ve kaybetmekten bağımsız bakmanız gerekiyor.
İşinizden bahsedelim biraz da…
Çevre danışmanlık firmamı yurt dışına çıkınca devrettim. Şimdi bir arkadaşımın İstanbul merkezli firması üzerinden danışmanlık hizmeti vermeye devam ediyorum. Sanayide kirletici etkisi olan firmalara çevre kanununa uygun faaliyet göstermeleri için danışmanlık veriyoruz. Bununla beraber peyzaja olan merakım, beni içinde çiçekçiliğin de olduğu bir işletme açmaya götürdü. İki kadın ortak olarak 56’lardaki yeni işletmemizde hizmet veriyoruz. Bahçe işleriyle uğraşmak en iyi terapi bence.
Samsunspor ile yollarınız nasıl kesişti?
Eşim çok koyu bir Samsunspor taraftarı. O dönemde dernek yönetiminde olan bir abimiz eşim Rıfat’a Samsunspor basketbol takımının yeniden kurulduğunu söyledi ve yönetimde yer almak isteyip istemediğini sordu. Eşim sürekli olarak yurt dışına gitmek durumunda kalıyor. Yapamayacağını söyledi. Ben de o konuşma esnasında, “Ağabey ben eski basketbolcuyum, ben dururken niye ona söylüyorsun?” dedim. “Harika olur, bir kadının bizimle olması çok iyi olur” dedi. Ben ilk önce dernek alt komitesindeydim. İki yıl sonra dernek yönetimine layık görüldüm. Şu anda Samsunspor’da 4 kadın yöneticiyiz. Basketbol yönetiminde Arzu hanım ile birlikteyiz.
Bir basketbol takımında yönetici olmak nasıl bir duygu?
Böyle bir organizasyonun içinde yer almak müthiş gurur verici. İyi ki yönetime girmişim diyorum. Büyük keyif alıyorum. Olmuş olmak için bu görevlerde değiliz, büyük çaba gösteriyoruz. Samsunspor olarak sosyal sorumluluklara çok büyük önem veriyoruz. Samsunspor’un bir spor kulübü olarak çocuklara sporu aşılama misyonu da var. Dernek olarak Basketbol Akademisi kurduk. 5-15 yaş arasındaki kız ve erkek sporcularımıza eğitim veriyoruz. Özellikle kızların gelmesini çok önemsiyoruz. Velilerimiz konuyla ilgili bize sosyal medyadan ulaşabilirler.
Bu sene takım gayet güzel gidiyor, devam edecek misiniz?
Büyük keyif alıyoruz ancak çok zor yanları da var tabi. Ödün vermemiz gereken durumlar oluyor, bunun ne kadar devam edebileceğini kestiremiyorum. Vazgeçilemeyen bir tutkuya dönüşüyor. Samsunspor’da kim varsa bunu hissediyor. Sporun böyle bir bağlayıcı gücü var. Seçimle geldik, seçimle gidebiliriz. Tekrar layık görülürsek devam etmek isterim tabi ki.
Aynı zamanda çocuk kitapları da yazıyorsunuz, nasıl başladı yazarlık serüveniniz?
Yurt dışına çıktığımda bir çocuğum vardı, yüksek lisansı dondurmuştum. Boş durmayı hiç sevmeyen biriyim. Ben temiz bir biçimde yaşamaya çalışıyorum. Çocuklarıma da bu bilinci aşılamak için çaba gösteriyorum. Ne yapabilirim diye düşünürken kitap yazma fikri ortaya çıktı.
Çevre ile ilgili şeylerin çocuklukta öğrenilmesi gerekiyor. Çocuklukta öğrenilince o alışkanlık devam ediyor. Bununla ilgili yazılar yazmaya başladım. Terimleri basitleştirirken zorlandım çünkü, çocukların 5 duyu organına da hitap edebilmek önemli. Sonrasında bir yayınevinden kabul gördü kitabım.
Okullarda imza günlerine katılıp, çocuklara bilimsel bilgiler vermeye çalışıyorum. Dünyanın özümleme kapasitesi denilen kendi kendini temizleme kapasitesi var. İnsanlar bireysel sorumluluklarını yerine getirirse bu konuda güzel bir adım atmış oluruz.
Camları, metalleri, plastikleri ayırmamız lazım. Evde ayırıp ayrı toplamak gerekiyor. Bu hem çevreye hem ülke ekonomisine katkı olur. Kirliliği oluşmadan önlemek çok önemli. Kitabın insanlara ulaşması için de çalışmalar yapıyorum. Üçüncü kitabımı da geçtiğimiz günlerde yayınevine yolladım.
Unutamadığınız bir maç var mı?
Üç saniye kala geride olduğumuz ve bir basketle çevirdiğimiz çok maçımız oldu. O maçların hiçbirini unutamıyorum. Maçları izlerken yerimde duramıyorum. Arzu hanım da çok heyecanlı. Maçları genelde ayakta büyük bir heyecanla izliyoruz.
Hayatın pek çok alanında yer alan, emek veren bir kadın olarak hemcinslerimize nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Kadının gücü ülkemizde görmezden gelinmedi. Gücümüz görmezden gelinecek gibi değil. Kadınların yapamayacağı bir şey olmadığını düşünüyorum.
Ülkemizde kadınlar da bunu her geçen gün ispatlıyor. Her kadının ilgi alanı doğrultusunda vazgeçmeden ilerlemesi gerekiyor. Empati yanımız çok yüksek. Çok yönlü düşünebiliyoruz. Bu yüzden kadınların her alanda çok daha fazla olmasını istiyor ve bekliyoruz.