Sohbet ediyordum… kırsal bölgeden gelen bir kadın tanıdığım ile. Ben, hiç konuyu açmadan kendisi başladı Deniz Gezmiş, Mahir Çayan’lara…
Hayranlığını anlatırken kendinden geçiyor, öyle ki tüm yaşamlarını biliyordu ezbere ve mıh gibi kafamıza yer eden o muhteşem sözlerini dahi… Kadının hem yaşça büyük ve hem de merkeze bayağı uzak bir köyden olması ve o kadar hayranlık dolu sözleri beni şaşırtmış, bir o kadar da sevindirmişti. Anlatırken gözlerindeki ışık sanki benim gözlerime vuruyordu. Aslında böyle siyasi konuşmaları -tartışmaları sadece yakın arkadaşlarımla yaparım ama karşımdaki kişinin konuyu kendi açması ve konuşmaya istekli tavrı da beni yönlendirdi sohbetin devamına ve “Peki” dedim günümüzde kim sana yakın bu siyasi tabloda?. Soruverdim işte de cevap beni ters köşe yaptı anlattıklarıyla hayranlığı ile tamamen ters !… Sonra gözlerine baktım. Bakakaldım!… Hayranlık ve hayal kırıklığı yaşadığım anlar bana yıllar kadar uzun geldi…
Nasıl oluyor da insanlarımız bu değişimi gerçekleştirebiliyorlar ve yıllarca savundukları değerlerin üzerine bir hamlede sünger çekebiliyorlar? Bu ne perhiz… bu ne lahana turşusu diyesim geliyor içimden… Nazım hayranlığı… Deniz Gezmiş’ten… Nereye? Allah’ım aklıma mukayyet ol diyesim geliyor ağzıma… Kendimi zor tutuyorum !… Bu sohbet bana bir seçim sonrası analizleri okurken aklımda kalan yorumu tekrar hatırlattı. Köylü ekim yapamıyor çünkü gübre, mazot , işçilik vb. giderler üründen elde edeceği geliri karşılamıyor bile . Varsın kış boyunca geçimlerine yetsin!… Ama siyasi konjoktürde baktığınız zaman bu bölgelerde kapılar gübrede mazotta indirim yapacaklarını, köylünün üretimini destekleyeceklerini söyleyen taraflara açılmıyor, neden? Yorumcu bunun da cevabını veriyor ve diyor ki: “Burada kırsal kesim zaten her şekilde kayıtsız şartsız, bilinçli bilinçsiz, isteyerek istemeyerek mevcut yönetimi desteklediği için siyasi yöneticilerin kırsal için bir şey yapmalarına gerek kalmıyor !” diye yazıyordu…
Bir de sosyal ağlarda -gruplarda paylaşılan bazı görseller var. “Halkın iktidarında” yapılacak olanlar ile ilgili mesela… Merak ediyorum halkın bundan haberi var mı ? Yoksa körler sağırlar birbirini ağırlar aynen devam mı? Köylünün karşısında karşılaştırma yapabileceği bir materyal var mı? Hadi şehirde yaşayanı anlarım….Ekonomik kriz gırtlağını sıkıyor… Ya sen köydeki dostum, arkadaşım, vatandaşım, çiftçim, bacım… Sen nasıl doğrulardan bu kadar saparak eksen kayması yapmayı böyle becerebildin ? Ve sen benim düşüncemi temsil eden cenah…Bu işi böyle mi halledeceksin… Bu mantıkla zor ve imkansız gibi gözüküyor!… Aksi olsaydı yukarıda anlattığım konuşmanın sonu öyle biter miydi ?
Ecz. Ayşe ÇUBUKÇUOĞLU / Türk Kadınları Birliği Samsun Şb. Bşk.