İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezası hakkında, “Hakaretten aldığı ceza istinaf ve Yargıtay tarafından onaylanırsa görevden alırım” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na “Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği” gerekçesiyle verilen siyasi yasak ve 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmesini değerlendirdi.
Soylu CNN Türk yayınında şu açıklamalarda bulundu:
İmamoğlu, YSK’yı eleştirebilir ama hakaret edemez. Pozitif hukuk açısından karar doğru. ‘Karar siyaseten yanlış’ demek, hukuk devletinde olmaz.
– Davayla ilgili şunu söylemeliyim, İmamoğlu seçildikten sonra Avrupa’ya Türkiye’yi şikayete gitti. Ben de Türkiye’nin Avrupa’da şikayet edilmesinin doğru olmadığını söyledim. Ben şunu diyorum hangi siyasi parti olursa olsun dünyaya gittiği zaman Türkiye’yi şikayet etmemeli. Bu meseleleri kendi içimizde halletmeliyiz. Türkiye’yi Avrupa’da demokrasi ile hukuk ile şikayet ederek suçlayıcı bir dil kullanılıyor. Ben de konuşmamın birinde, ‘Türkiye’yi Avrupa’ya şikayet eden ahmak.’ dedim.
Ardından bana cevap veriyor. Benim sözüm kafasında kalmış olmalı ki daha sonra, ‘Asıl seçimi iptal edenler ahmaktır.’ dedi. Ben İçişleri Bakanı’yım seçimi ben iptal etmedim ki. 91 seçimlerinde seçim kurulu üyesiydim. Seçim kurullarının işleyişini bilirim. Bir hukukçu değilim ama onlar kadar bilirim çünkü siyasetçiyim. Seçim iptal etme, şikayetle Yüksek Seçim kurulu tarafından yapılır.
– Şimdi resmen bu mahkemenin başından beri hukuk ihlal edilmektedir. Birçok mahkeme kararı eleştirilebilir, biz de eleştiriyoruz ancak hakaret edemezsiniz. Siyaseten bu doğru mu? Yanlıştır. ‘Ben işime gelince böyle yaparım, işime gelmeyince yapmam’ demek hukuka hakarettir. Siz mahkemenin hakimlerini savcılarını aşağılayamazsınız. Mahkemenin etrafına bu zamana kadar kim baskı kurdu, kurabildi.
– Savcı talep etmiş, hakim yargılama yapmış tartışılan bu olabilir mi, olamaz mı? Siyasi sonuçlarla ilgilenen yargı bu ülkede nereye gidebilir? HDP kapatılsın mı tartışmasında da dağa giden ve teslim olan teröristlerin yüzde 34’u HDP binasından dağa kaçtığını söylüyor. İşlerine gelince hukuk devleti işlerine gelmedi mi hukuk devleti değil. İspanya’da siyasi parti kapatıldı aynı tartışmalar orada yaşanmadı.
Ben bu davanın izleyicisiyim. Türkiye’de bilirkişi meselesi sıkıntılı bir durumdur. Benim alanım değil ama Türkiye’de bilirkişi meselesinin ele alınması gerekmektedir. Kimse savcıyla konuştuk diyerek bilgi alma kabiliyetine sahip değil. Bu açıklamalar sübjektif açıklamalardır. Hakim ve savcılar bu konuda değerlendirme ortaya koymaz. Bunların hepsi davayla ilgili kendi haklılıklarını ortaya koymak için verilen ifadelerdir. Hukuku alaşağı ettiğiniz zaman, yarın her şeyle karşılaşabilirsiniz.
İçişleri Bakanı’na yetki veriyor. Eğer bir kişi görev suçu dolayısıyla kovuşturmaya tabii tutuluyorsa, İçişleri, görevden alma hakkına sahiptir. Kanunun bunu ikiye ayırmış; bir terör, iki görevden kaynaklanan sebep.
Burada bu dava ile ilgili terörle ilgili herhangi bir süreç söz konusu değil, kayyum atanmaz. Görevden alma konusunda ise benim bir yetkim yok. Çünkü burada bir terör veya görevi kötüye kullanma yok. Ancak hakaretten aldığı ceza istinaf ve Yargıtay tarafından onaylanırsa görevden alırım.