Milyonlarca yıl önce oluşan bu tertemiz dünyada, huzuru bulamayan insanlık cenneti arama yoluna koyulmuş. Kendi elleriyle kirlettikleri dünyayı yerle bir edip, yeni dünyalar arar olmuşlar. Nankörlük, ihanet her daim onların içindeydi. Tanrı bile terk etti onları.
Unutulan insanlık…
Özel varlıklar olduğunuzu ve evrenin merkezi olduğunuzu düşündünüz. Hayvanların, ormanların, denizlerin sadece sizin için yaratıldığına inandınız. Yaratılan her varlığın yaşam hakkının olduğunu göz ardı ettiniz. Büyük balık küçük balığı her zaman yemelidir düşüncesiyle, kendinizden güçsüz olan her şeyi yok etme yolunu seçtiniz. Doğanın dengesini bozup sonra da onu düzeltmenin yollarını aradınız.
Çıkarlarınız ve hırslarınız uğruna en yakınınıza bile ihanet ettiniz. Doyumsuzluklarınızı her şeyin üstünde tutup paraya ve güce taptınız.
Tanrı sizi unuttu farkında değilsiniz…
Hangi dünyayı keşfedip gitseniz içinizdeki ihanet ve nankörlük kırıntılarıyla olduğunuz sürece kendi yarattığınız çöplüğünüzde boğulacaksınız. Artık Mesih bile göndermiyor, çünkü kurtarılamayacağınızı o da biliyor. Kendi kanunlarınızı koyup o kanunları çiğnediniz. Uymayacağınız kanunları neden koydunuz?
Dünyayı sınırlara ayırdınız. Kimse kimsenin sınırlarını ihlâl etmeyecekti. Sonra ne oldu? Doyumsuzluklarınızla o sınırların içinde kalmayı bilemeyip savaş denilen bir şey icat ettiniz. Tanrı size savaşın mı dedi? Hangi kutsal kitabı örnek aldınız? İnandığınız tanrının indirdiği kitapların hangisinde savaşın, ihanet edin, nankörlük edin, öldürün yazıyordu? Tek Tanrı’nın indirdiği kitapların inananları, birbirlerine düşman oldular. Bir olmak varken parçalara bölünüp herkese kendi inancınızı kabul ettirmeye çalıştınız. İnandığınızı da kendiniz uygulamadınız. Yaşanılacak modern dünyayı var edip sonra da yok etme yolunu seçtiniz.
Şu koskocaman dünyayı paylaşmayı bilemediniz ve bu dünyayı tüketip yeni dünyalar arama yoluna gittiniz. Şimdi hangi cennete yer bulacaksınız?
Tanrı unuttu sizi farkında değilsiniz…
YAKARIŞ
Kaç cennet tükettin ellerinde
Kaç cennetten kovuldun
Hırslarının uğruna
Derste almadın insanoğlu…
Kaç mevsim soldurdun yüreğinde
Şakayıklar susuz kaldı kahkahalarında
Savaşıyorsun
Sevmiyorsun
Barışa küsmüş kalbin
Artık bir cennet yok seni alacak
Dünyada kilitli kalmışsın
Anahtarını o kirli ellerinle
Ateşlere sen atmışsın
Cenneti görmeyi düşlerken
Cehennemin dipsiz kuyularına
Özlem duyacaksın…
KADER ELTUTAN Şiir “Periler ve Pervaneler” kitabımdan
Bu bozguncuları hiçbir cennet kabul etmeyecektir…
Bu yazı, insanlığın kendi kendine yarattığı sorunları ve doğaya olan nankörlüğünü derin bir eleştiri ile ele alıyor. İnsanların, kendilerini dünya üzerindeki özel varlıklar olarak görmeleri ve diğer canlıların yaşam haklarını görmezden gelmeleri, evrensel bir savaşa dönüşen bir hikayeyi anlatıyor. İnsanlık, kendi hırsları ve çıkarları uğruna kendini yok eden bir yolculuğa çıkmış. Tanrı’nın bu durum karşısındaki sessizliği de oldukça çarpıcı.
Yazar, insanların kendi koydukları sınırların ardındaki çatışmaları ve savaşları sorgularken, aynı zamanda ruhsal bir temizlik ve yeniden doğuş gerektiğini vurguluyor. Tanrı’nın unuttuğu bir varlık olarak, insanlık daha fazla yıkım yaratmadan önce kendilerine dönüp bakmalı; doğaya, diğer canlılara ve kendine olan sorumluluklarını yeniden değerlendirmelidir.
Bütün bu düşünceler, insanlığın geleceği hakkında düşündürmesi gereken derin bir sorgulama sunuyor. Belki de bu dönüşüm, cenneti aramak yerine mevcut dünyayı yeniden inşa etmekle başlayabilir. Nasıl bir dünya yaratmak istiyoruz ve bu dünyayı korumak için ne gibi adımlar atmalıyız? Bu sorular eğer samimiyetle ele alınmazsa, insanlık daha çok kayıp yaşayabilir.
Tahsin Ertürk Beyefendi değerli yorumunuz ve analiziniz için öncelikle çok teşekkür ederim.Biz insanlar maalesef herşeyin değerini kaybettikten sonra anlıyoruz.Güç, para, hırs, ego herşeyin önüne geçiyor ve önümüzde ne varsa ezip geçiyoruz.Değerli ve bir o kadarda gerçek olan düşüncelerinizi aktardığınız için tekrar teşekkür ederim 🙏