enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
33,9762
EURO
37,6709
ALTIN
2.725,36
BIST
9.771,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Hafif Yağmurlu
27°C
Samsun
27°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Hafif Yağmurlu
27°C
Pazar Hafif Yağmurlu
27°C
Pazartesi Az Bulutlu
29°C
Salı Hafif Yağmurlu
28°C

Yeni insan, yeni yaşam: Sinop nükleer santral istemiyor

Yeni insan, yeni yaşam: Sinop nükleer santral istemiyor
Samsun Reklam Ajansı
23 Kasım 2022 16:51 | Son Güncellenme: 23 Kasım 2022 16:52
A+
A-

Sinop’ta kurulmak istenen nükleer güç santraline ilişkin somut-pratik bilgiler vermeden önce ekolojik bakış açısı kazanmaya yönelik olarak ekolojinin felsefesi üzerine biraz da olsun bir şeyler yazmanın yararlı olacağını düşünüyorum.

Gerçek anlamda insan mutluluğu nedir, insan ne için yaşar? İnsanın ve insanlığın ilerlemesi nedir, bunun için nasıl düşünmeli nasıl yaşamalı?

Medeniyet denilen kavram nedir, nasıl oluşur? Birey nasıl medeni olur, toplum medeniyetle nasıl buluşur… Bir kısa giriş yapalım birlikte…

Gerçek anlamda insan mutluluğu ve ilerlemesi, bireysel ve kurumsal olarak zenginleşme uğruna dışımızdaki biyolojik çeşitliliği yok etmeye değil korumaya bağlıdır. Maddi olarak daha fazla zengin olma hırsı bir farklı zenginlik hastalığıdır.

Kaybedilen biyoçeşitliliğin eşi benzeri yoktur ve kaybedilen asla geri gelmeyecektir. Hayvan ve bitki türlerinin binlercesi kaybolmakta, yeryüzünden silinmektedir. Bu doğanın giderek fakirleşmesini ve yok oluşunu simgelemektedir.

Yaşam anlayışımızı bakışımızı ve birey olarak duruşumuzu sorgulamak ve yeni ölçütlerini seçmemiz için daha çok düşünmemiz gerektiği çok açıktır. Düşünmek üretimdir.

Derin ekoloji, biyosferdeki her varlığın eşit olarak var olma ve yaşamını devam ettirme arzusudur ve biyomerkezli eşitlik temeli üzerine kurulu bir felsefi anlayıştır.

Burada bilim insanı din adamı ve balıkçı ve de köylü esnaf ya da meraklı bir öğrenci doğamızı farklı açılardan da değerlendirmiş olsalar, bir arada beraber doğayı korumak için çalışabilirler. Doğanın hesaplanamayan asli değeri vardır ve daha iyi bir yaşam sağlayan ve sağlayacak olan her türlü olanağa yeni ve gelecek kuşaklar yararlansın diye sınırlamalar getirilebilir. Bu başarılabilir.

Bunun için de var olan politik ekonomik teknolojik ve ideolojik yapının önce sorgulanması sonra da değiştirilmesi gerekir. Profesyonel biyologlar, ekologlar ve meraklı ve de ilgili herkes kendi günlük dar alanlarından ‘sanki doğa değersizmiş gibi’ davranmaktan ve yaşamaktan vazgeçmelidir.

İyi bir insan doğru bir çevre ahlakına da sahip olan bir insandır.

Çevre ahlakı bir bireyin kendisinin dışında giderek daha kapsayıcı olan ahlaki zorunluluk (koruma kollama sahiplenme) ve sorumlulukların olduğunu kabul eder.

Biyoçeşitlilik hakkında bilgilerimizi artırmalı ve onu koruyup geliştirmeliyiz. Bir akvaryum bir hayvanat bahçesi evimizin bahçesiyle yetinmemeli, vahşi doğaya açılabilmeliyiz.

En iyi öğrenme görerek ve yaşayarak gerçekleşir. Olgun aydınlanmış birey çevre ahlakını edinmekle birlikte çevresel adaleti, iklim adaletini sağlamanın gerekliliğini çok daha iyi anlamaya başlar.

İnsan dünyanın merkezinde değil dünyanın sadece bir parçasıdır. Diğer yaşayan canlılardan biridir ve kendi hakları yanında diğerlerinin de haklarını kendi hakları kadar önemli olduğunu anlamaya başlar.

Buradan bir adım ötesi doğada birlikte yaşamayı öğrenmektir.

Uzak Doğu dinleri, inançları Budizm, Hinduizm, Taoizm doğa ile uzlaşma doğal yaşama saygıyı esas alırlar. Yaşamak ve sevgi ilişkileri bir sanat olarak görülür, bilgelik ve sanatsal okuryazarlık çok önemsenir.

Doğaya saygı, insana saygı, paylaşma yardımlaşma en az tüketerek yaşama hayvanlara saygı ve koruma yaşam felsefesi yapılır.

(Bafra Çarşamba ovalarının suyuna toprağına börtü böceğine saygı esastır) Taşın altındaki karıncaya sahip çıkılır. Doğal yaşam ekolojik yaşam için bilgelik öne çıkar bilgili ama bilge insanlar baş tacı edilir.

Sinoplu Diyojen’e sorarlar: “Dünyanın en ağır yükü nedir?”

Diyojen dünyanın en ağır yükünün cahil insan olduğunu söyler. ‘İnsan çok insan yok’ gerçeğini yaşayan Diyojen gündüz saatlerinde elinde fener insan aramaya çıkar.

Altın yumurtlayan tavuğu kesmek deli ve cahil işidir. Sinop’ta Kıyıköy’de bir mahallenin adı deliler mahallesidir. Öküz eskiden köylünün en büyük yardımcısıdır, bugünün traktörüne eşdeğerdir, kıymetlisidir köylünün.

Kıyıköy’de öküzün kafası ağaç çitlerin arasında sıkışır kalır. Köylü toplanır öküzün kafasını çitten bir türlü kurtaramaz. O sırada yoldan bir deli geçmektedir, biz yapamadık bu deliye soralım derler sorarlar.

Deli, “Kolay” der, “Çok kolay kesin kafasını çıkarırsınız” Köylü deliyi onaylar ve öküzün kafasını keserler.

Sinop dünya coğrafyasında Karadeniz’in ve dünyanın neredeyse merkezinde yer alır. Yer altı yer üstünden daha zengindir.

Minyatür kenttir tarih kültür coğrafi güzellikler merkezidir.

Sinop’a nükleer santral kurmak çağımızda turizme ve bu gelişmişliği karşısında altın yumurtlayacak tavuğu kesmek gibi bir şeydir, muhtemelen daha da fazlasıdır.

Şöyle ki; büyük kral baba kral zehirler kralın mezarı Mithradates’in mezarı Sinop’tadır.

Bu mezarın ortaya çıkarılması bile tek başına turizmi patlatır, dünya Sinop’a akar Sinop dünyaya açılır.

Yaşama, kültür sorunudur. 21. yüzyılda yaşamak ekolojik yaşamın gereklerini kusursuz yerine getirme sorunudur da…

Bu gerçeği yaşadığımız felaketler adeta haykırmaktadır.

Uzayın derinliklerinde çok uzaklardan bakılınca dünyamız binlerce yıldız gibi bir nokta kadar görünür.

Kırılgan bir mavi boncuk toplu iğne başı gibidir, küresel ısınma, iklim bozulması, buzulların erimesi, seller, büyük ölçekli fırtınalar daha büyük felaketlerin habercisidirler.

Ne yapmalıyız nasıl yapmalıyız? Önce kendimize bakmalıyız aynaya bakmalıyız. Kendimize bir çeki düzen vermeliyiz kendimizden başlamalıyız.

Ne dersiniz?

Sevgiyle kalın.

Atakum Nakliyat
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.