Dün bütün insanlar olarak öldük. Dün bu cumhuriyette bir kez daha adalet güçlünün tarafındaydı. Dün yine uzun zamandır süregelen bir karar daha alındı. Dün Pınar bir kez daha yakıldı…
Ailesi tekrar tekrar yıkıldı. Adalet yerle bir buralarda Pınar. Seninle hepimiz bir kez daha öldük ama onlar dışarda ve hâlâ nefes alıyorlar.
Kaç kişiyi azat ettiniz suçlarından dolayı. Artık saymayı bıraktık. Çocuklarımızı takip etmekten yorulduk.
Korkuyoruz…
Korkuyoruz…
Korkuyla yaşamaktan, tedirgin olmaktan, özgürce sokaklarda dolaşamamaktan, özgürce konuşamamaktan korkuyoruz.
Her yeni güne uyandığımızda haberleri okumaktan korkuyoruz artık. Kaç can gidecek, kaç çocuk ölecek, kaç kadın yakılacak…
Tüketmek için uğraşıyorlar bizi hepimizi ve biz sadece üzülmekle kalıyoruz.
Korku imparatorluğunda, parası olanın adaletin çarklarını nasıl adaletsizliğe çevirdiğinin tanığı olarak yaşamaya devam ediyoruz
Adaletin bittiği bir yerde çocuklarımızı, gençlerimizi, kendimizi nasıl koruyacağımızı ve kime emanet edeceğimizi bilmeden yaşamaya mahkum ediliyoruz.
Herkes alıp başını gitmek istiyor buralardan. Ben gittim, sen gittin, herkes gitti diyelim. Ne olacak o zaman?
Kazanacaklar ve biz kaybedeceğiz. Ellerimizle hayatımızı teslim etmiş olacağız Pınarlar, Özgecanlar, Ali İsmail Korkmazlar boşuna ölmüş olacak ve çocuklarımız bu güzelim diyarda geleceklerini kuramamanın hayaliyle öylece kala kalacaklar…
Bir hatıra defterinin sayfalarındaydı,
Tek tek koparılıp bir çöp kutusuna bırakıldı.
İtinasız , yıpratılmış , unutulmuş
Hurdacıların çuvalındaydı.
Dal daldı ağaçların yeşil yapraklarında ,
Çiçek vermeden erken gelen sonbaharla
Rüzgârla savruldu uzak diyarlara.
Onun adı Elifti
İnce uzun , narin , kırılgan
Saçları gece siyahında , gözleri buğulu Elif
Bir güldü mü ?
Kırmızı gülleri soldururdu dallarında.
Uzun , ince , narin Elif ,
Ah Elif gülleri kıskandıran Elif,
Masal kitaplarından düştü gönüllere.
Bir hatıra defterinin sayfalarındaydı
Tek tek koparılıp atılmadan önce.
Kader Eltutan..