Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu raporuna göre 2019’da işlenen 474 kadın cinayetinden 115’i şüpheli olarak kayıtlara geçmiş ve suçluları bulunamamıştır.
2020 yılı raporuna göre ise Türkiye’de 300 kadın erkekler tarafından öldürülmüş ve 171 kadın şüpheli şekilde ölü bulunmuştur.
Bu cinayetlerin çoğunluğu namus temizleme adı altında işlenmekte. Namusumu temizledim. Kimin namusunu?
Çok seviyordum öldürdüm. Bu nasıl hastalıklı bir sevgi? Önce sizi sevdiklerini söylerler, sizsiz yaşayamayacaklarını, sonra sizi öldürürler, sizi yaşatmazlar!
Bir diğeri ise terk edilmek. Bir kadın neden terk eder? Elbette istisna birliktelikler hariç. Kimse mutluyken mutluluğunu bozmak istemez.
Dayak yesin sineye çeksin, aldatılsın sineye çeksin, maddi imkansızlık ve akılsızlığın içinde yaşasın sineye çeksin. Bu erkek olsun, kadın olsun dayanmayı gerektirmez.
Olaya insan olarak yaklaşmak gerekir. Cinsiyet ayrımına gitmeden. Şu bir gerçek ki kadınlar öldürülüyor ve bir şekilde katiller kısa bir zaman sonra aklanıyor ve tekrar başkalarına zarar vermek için özgürce salınıyorlar.
Sokak ortasında hiç tanımadığı birisi tarafından samuray kılıcıyla katledilen bir kadın. Katil: “Birini öldürmeyi planladım. Düşündüm ki kadın direnemez o yüzden onu öldürdüm”
Kadın nasıl dirensin senin samuray kılıcına. Kim mücadele edebilir ki?
Sadece eşler, babalar, abiler, sevgililer tarafından değil. Anneler tarafından bile zulme uğruyor bu ülkede kadınlar, çocuklar. Küçük yaşta evlendirilen çocuklarımız, saflığın ve gençliğin verdiği toylukla kendilerini bilinmezliklere atıyor.
Sonra toplum baskısıyla yaşadığımız acıları sineye çekmek zorunda kalıyoruz. Gelenekler bize öyle öğretilmiş çünkü. Ne yaşarsan yaşa evinde kalsın.
Baskı her yerden sarıyor çevremizi ve kendimizi çıkmazlarda buluyoruz. Ta ki isyan edene kadar. O zaman geldiğinde ya darp ya da ölüm bizi bekliyor yolun sonunda…
Ağzı kan kokuyordu Elif’in,
Dudaklarında mor kelebekler açmıştı.
Keşke şu acıda olmasaydı,
Belki güzel görünürdü.
Ama canı çok yanıyordu.
Aynalar onun için ufuktan daha uzaktı artık,
Aynalara bakmaya korkan bir yürek yüklemişlerdi.
Bir vazoyla kırılıp paramparça olan
Bir de kalbi vardı.
Onu nasıl yapıştıracaktı,
Her bir parçası ayrı yere dağılmıştı.
Elif elif yanmıştı kavrulmuştu
Kara sabanla öküze çekilen Elif’ ten
Daha çok canı yanıyordu.
Nasılda pervasızca bir sevginin kucağına atmışlardı.
Henüz on dördünde kocaman ellerin altında kalmıştı.
Canları daha ne kadar acıtabilirsiniz
Kaç yaprak dökülecek kalbimizin dallarından
Kaç çiçek solduracaksınız?
Sanki yeminlisiniz piyanonun tuşlarını kanatırcasına çalmaya
Elifleri yordunuz,
Elifleri kırdınız,
Elifleri incittiniz
Daha kaç Elif tüketeceksiniz?
Daha kaç Elif’i öldüreceksiniz?
Kaç bulut derin kasırgalar yaratacak sonbaharlarda
Gök kuşağının renkleri siyaha büründü
Elifler öldü,
Ben öldüm,
Onlar öldü,
Siz de öldünüz …
Kader Çapan ELTUTAN
Canları daha ne kadar acıtabilirsiniz
Kaç yaprak dökülecek kalbimizin dallarından
Kaç çiçek solduracaksınız?
Bu nedenle, İstanbul sözleşmesinin geri kabulü Elitleri yaşatacak.
Teşekkürler Kader Çapan Eltutan
Elbette en kısa zamanda bu yanlıştan artık dönülmeli Şenay Ataş Hanım.Eğitimli , bilinçli ve en önemlisi çok okuyan nesiller yetiştirmeliyiz.Güzel yorumunuz için ben teşekkür ederim.