enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5193
EURO
36,0063
ALTIN
3.003,45
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Hafif Yağmurlu
6°C
Samsun
6°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Hafif Yağmurlu
8°C
Salı Az Bulutlu
10°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
10°C
Perşembe Açık
12°C

Fatih Atlı: “Samsun’da yağlı güreşin bambaşka bir yerde olması lazım”

Fatih Atlı: “Samsun’da yağlı güreşin bambaşka bir yerde olması lazım”
10 Nisan 2023 14:13 | Son Güncellenme: 10 Nisan 2023 14:14
A+
A-

Samsun’un Ladik ilçesi doğumlu yağlı güreşçi Fatih Atlı, Samsun’da yağlı güreşin bambaşka bir noktada olması gerektiğini ancak siyasetçilerden yeterli desteği alamadıklarını söyledi.

Samsun’un Ladik ilçesi doğumlu yağlı güreşçi Fatih Atlı, 7/24 Gündem Dergi’nin 3. sayısına konuk oldu. Atlı, güreş kariyerinden hedeflerine, elde ettiği başarılardan güreşin bilinmeyenlerine kadar birçok konuda 7/24 Gündem Genel Yayın Yönetmeni Nevin Aydoğan’ın sorularını yanıtladı.

Sizi tanıyabilir miyiz?

1984’te Ladik’te doğdum. Babam madenci, annem ev hanımı, 2 ablam var. Babam Suluova’da çalışıyordu, 37 yaşında damar tıkanıklığından felç geçirdi. Zor bir çocukluk geçirdim. Spora ilk olarak hentbol ile başladım, sonra voleybol, futbol ve tekvando yaptım. Şu anda güreşteki çevikliğimi o dönemde yaptığım tekvandoya borçluyum. Tekvandoyu çok seviyordum ama devam edemedim. O zamanlar güreşle hiç alakam yoktu. Ailemizde özellikle dayılarım güreşi çok severdi.

Üniversiteye hazırlandığım dönemde bir akrabamızın berber dükkanında çırak olarak çalışıyordum. Bir gün dükkana iri yarı bir adam girdi. Ladik’in başpehlivanı Bayram Ertan. Onun hakkında merakım oluştu. Sonra okulda güreşçi arkadaşlarla tanıştım. Onların da Bayram hocayla çalıştığını öğrendim. İlk kez antrenmanlarını izlediğimde ‘Ben buraya aitim’ dedim.

Çok zayıf, çelimsiz bir çocuktum. Biraz atletikliğim vardı. Antrenmana gidince Bayram hoca ‘Sen berberdeki çocuk değil misin?’ dedi. Sonra başladım. Yeteneğim de varmış, Bayram hocam da çok iyi bir antrenör, bana en önemli incelikleri öğretti. Sürekli üstüne koydum, rakiplerimi yenmeye başladım.

Sonrasında yatılı bir kulübe gitmem gerektiğini düşündüm. Mersin Tarsus Belediyesi kulübüne gittim, orada 3 yıl minder güreşi yaptım. Yağlı güreşe çok faydası oldu..

Kırkpınar’da ilk olarak büyük orta grubunda yarışmama izin verildi. 8 rakibimi yenerek birinci oldum. Bir sene sonra başaltı kategorisinde birinci oldum. 2006 yılında baş kategorisine yükseldim. Baş ile başaltı kategorisi arasında inanılmaz bir seviye farkı olduğunu anladım. Biraz bocalama dönemi geçirdim, ufak sakatlıklarım oldu. Sonrasında yavaş yavaş kendimi kanıtlamaya başladım.

İlk kemerinizi ne zaman kazandınız?

2011 yılında Antalyalı Mehmet Yeşil ile karşılaştık. İki sene üst üste kemer almıştı ve üçüncü kez aldığında kemerin ebedi sahiplerinden olacaktı. Bu kemer şu anda sadece 4 kişide var. İlk tur onunla karşılaştık, onu yendim ve altın kemeri yandı. Ben o sene üçüncü oldum.

Bir sene sonra İsmail Balaban’a yenildim. 2014’te İsmail Balaban’ı yenerek nihayet altın kemeri almak bana nasip oldu. Kendime altın kemerin ebedi sahibi olma hedefini koydum. Güreşçilerin yıllık antrenman programı bellidir. Ben hep antrenmandan daha fazla çalıştım. Böyle olunca vücudu çok zorladım, sakatlıklar başladı. Tam formumu yakalarken sakatlanıyordum. Geriye düşüş başladı. İnsanlar bunu ‘Fatih kendine bakmıyor’ olarak değerlendirdi. Ancak durum tam tersiydi.

Sağ dizimden 7. kez ameliyat oldum. Şu an 38 yaşındayım. Güreş hayatıma Manavgat Belediyesi’nde devam ediyorum.

Kemeri kazandığınız maçı anlatır mısınız?

O sene son 16’da Samsunlu Şaban Yılmaz abimiz ile eşleştik. Çok sert mücadeleyle geçti. Beni çok zorladı. Şaban abiyi yendikten sonra çeyrek finaldeki rakibimi de eledim, yarı finalde Recep Kara ile denk geldik. 8 finalde 4 birinciliği olan bir abimiz. O da Samsun’da doğup büyümüş bir güreşçi. ‘Recep abiyi yenersem finalde bir şekilde kazanırım’ dedim. Puanlamada Recep abiyi yendim. O anın baskısını kaldırmak kolay değil. Hata yapamazsın.

Finalde İsmail Balaban’ın karşısına çıktım. Ben Balaban’ı yorup tek hamlede yenmeyi planlıyordum. Ama seyirci istiyor ki aksiyon olsun. Seyirci bizi yuhluyor. Biz de koca bir emeği çöpe atmak istemiyoruz. Neticesinde puanlamaya gittik. Ustam bana ‘Sakın bozma, seyirciyi dinleme’ uyarısında bulundu. Derken ben Balaban’ın boşluğunu yakaladım ve kemeri aldım.

Kemer aldığımda Samsun için güreşiyordum ve kemeri buraya getirdim. Bu benim için çok önemliydi. Samsunlu güreşçiler hep başka şehirler için güreşiyor. Samsun sayısız şampiyon çıkarmış, Yaşar Doğu gibi bir efsaneye sahip. Samsun’da güreşin bambaşka bir yerde olması lazım. Siyasilerimiz bu konuda biraz eksik.

Gençlerin güreşe ilgisi nasıl?

Vezirköprü Kunduz yağlı güreşlerindeki seyirci Samsunspor maçında bile yok. Türkiye’de futbol hariç seyirci potansiyeli en yüksek olan spor yağlı güreşlerdir. Yer yerinden oynar. Yağlı güreş seyircisi kadar vefakar, cefakar bir seyirci yoktur.  Sabahın erken saatlerinde gelir, akşama kadar güreş seyreder. Biz bile bazen hava durumları nedeniyle ‘Güreşmesek mi’ diye düşünürken seyirciler elinde şemsiyeyle, ayağında çizmeyle yağmur ve fırtınaya rağmen oradadır.

En ilginç maçınız hangisiydi?

Ahmet Taşçı ile bir maçımız oldu. 1999’da televizyonda Ahmet Taşçı’nın altın kemeri aldığı finali izledim. Onu omuzladıklarını gördüm, çok hoşuma gitmişti. Sonra güreşe başladım. 2006 yılında Ahmet Taşçı ile eşleştik. Ahmet Taşçı bana dedi ki, ‘Çırak ne yapacağız bu güreşi’ dedi. Ben de ‘Usta ben sana karşı kendimi denemek istiyorum, sen Cumhuriyet tarihinin en büyük güreşçisisin’ dedim. ‘Tamam dene bakalım’ dedi. Sonra güreşmeye başladık, baş edemiyordum. O sırada ‘Usta ben seni 1999’da televizyonda izliyordum, şimdi güreşiyorum. Bu benim için çok unutulmaz bir an’ dedim. Güreşmeyi bıraktık, konuşmaya başladık. Sonra Ahmet Taşçı bana elini öptürüp, elimi kaldırdı. Önümü açtı. Ahmet Taşçı bana öyle bir jest yapmasaydı, diğer rakiplerle oynayıp kendimi ispatlama şansı bulamayacaktım.

Güreşte usta-çırak ilişkisi vardır. Usta yemek yemeye başlamadan çırak yemez. Yazılı olmayan kurallar vardır. Saygı duymayı, kazanmayı, kaybetmeyi öğretiyor.

Güreşte cüsse ne kadar önemli?

Dezavantajı da var, avantajı da var. Mesela Ali Gürbüz 2 metre boyunda ama 85 kiloluk biriyle güreşince sürekli eğilmek zorunda kaldığı için yoruluyor. En ideali 1.70-1.90 boy ile 100-110 kg civarı bence.

Güç mü teknik mi önemli?

Bence teknik daha önemli. Mesela 3 kişi yenmiş, güçlü bir güreşçi yorulduğunda doğru hamleyi yapamaz. Ancak teknik bir güreşçi çok yorgun dahi olsa bitirici darbeyi vurabilir. Güçler denkse teknik olan daha avantajlı. Yorulduğunda bitirici hamleyi yapabilen başarıya daha yakındır.

Kırkpınar hazırlıkları nasıl gidiyor?

Temmuz’un ilk haftasında Kırkpınar var. Kırkpınar’da bir kere daha altın kemeri almak istiyorum ve bunun için elimden geleni yapacağım.

Kırkpınar’da en çok Antalya, Kocaeli Karamürsel ve Samsun’dan güreşçiler var. Başarı olarak Antalya ve Samsun daha iyi. Antalya’nın bizi geçtiği nokta siyaset desteği. Bir şehrin reklamını yapmanın en kolay yollarından birisi sporda başarılı olmak bence. Kırkpınar’da 60 güreşçinin 6’sı Ladikli. Sırf güreşçilerden dolayı Ladik’i merak edip gelmiş yüzlerce kişiyle karşılaştım.

Samsun’da yağlı güreş kulübü olsa potansiyel çok yüksek. İşin spor boyutunu geçtim, sokaktan iki çocuk kurtarılsa bu bile memleket için büyük bir nimet.

Şöyle bir sitemimi dile getireyim. Mustafa Dağıstanlı Spor Salonu’na gittim, beni fitness salonuna almadılar. Sporcu olduğumu söyledim. Görevli arkadaş ‘Yeni yönetim geldikten sonra buraya sadece Samsunspor’u alıyoruz’ dedi. Salon amirinin yanına gittik. ‘Başpehlivan Fatih Atlı’ dedim. ‘Alamıyoruz, dilekçe vermeniz gerekiyor’ dedi. Gerekçesi spor aletlerinin kırılmasıymış. Sonuç olarak beni almadılar. Koskoca spor salonlarının olması Samsun’da spora yatırım yapıldığı anlamına gelmiyor. Samsun’da aslında yeteri kadar tesis var. Ancak kullanamıyoruz. Sporun hiçbir kurumunda siyaset olmaması lazım. Yöneticilerin ter akıtmış, spor yapmış kişiler olması gerek.

Atakum Nakliyat
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.