Sokak zifiri karanlıktı. Elif’in tek duyduğu ses topuklarından gelen tıkırtılardı. Karanlıkla birlikte adımlarını sıklaştırmaya başladı.
Elif ince , uzun , narin su gibi bir kadındı.Simsiyah saçlarına yıldızlar düşmeye başlamıştı.Yüzüne ezilmisligin hüznü, hüznün ezilmişliği yansımıştı. Hüzünlerinin arasından mutluluğu yakalamaya çalışırken, hayatının bir döngü içerisinde tutsak kaldığını fark etmemişti. Bu onun kaderi olmustu. Elif tüm bunları önemsemiyordu. Hayat biriktirdikleriyle güzeldi ve ne kadar biriktirirse kendini o kadar güçlü hissediyordu.
Sokağın derin karanlığında yürürken , birden gündüz gibi aydınlandı her yer. İçi rahatlamıştı ince, uzun , narin Elif’in.Karanlıktan korkan kalbi aydınlıkla huzur bulmuştu.Sokak fenerleri artık ışıl ışıldı.
Pervaneler fenerlerin ışığına ölümüne kayıtsızca uçuyorlardı.
Elif bilirdi periler ve pervaneler ölümüne ışığa koşanlardandı. Kendiside yalancı ışıkların peşinde yıllarca pervane olmuştu.
On sekiz yaşına döndü Elif. “Ah keşke hayallerimizde ki gibi yeniden dönebilsek ” dedi. O zamanda uzun , ince , narindi. Yıllar Elif’i hiç değiştirmemişti. Zaman bir tazı gibi kovalasada Elif’in n yüreği on sekizinde kalmıştı. Büyümeyen bir çocuktu Elif…
Işığa koştuğu zamanlardı o yıllar. Bir adamın ışığına aldanarak, yanacagini bile bile pervasızca kanatlanmıştı.
O zaman Elif ‘ in gözlerinde aşk vardı. Gözlerinde fedakârlık vardı. Gözlerinde ateş vardı ve o ateşte yanmalıydı Elif.
Ateşlerde yandı, kavruldu kül oldu Elif.
Ah Elif ! Narin , hassas koca yürekli Elif !
Elif’in öyküsü ateşe uçan pervanelerle başladı ve bir gün son bulacaktı biliyordu. Olsun varsın son bulsundu ama yinede o umutluydu.Onu güzel bir sonun beklediğini biliyordu. Birgün elini hiç bırakmayacak bir sevgiliyle, denizine kavuşacaktı. Ruhları ve bedenleri bir bütün olup tamamlanacaklardı. Dünyanın hangi köşesinde olursa olsun, yarısını bulduğunda işte o zaman umutları gôkyüzünün maviliğine kanat açacaktı. O gün çok uzak değildi. O kadar yaşanmışlığa rağmen, kırılan çocuk kalbi her zaman kendini tek tek onarmasini bilmişti.
Sokağın bozuk satıhları ayaklarını acıtıyordu. Bir an önce eve ulaşmak istiyordu. Etrafında eski Rum evleri sıra sıra dizilmişti ve bir taş plaktan çok güzel nağmeler geliyordu kulağına. Elif mest olmuştu bu nağmelerle. Alçak bir pencereden dans eden bir çifti çok rahatlıkla görebilmisti. Birgün aynı nağmelerle dans edecegini hayal etti. Tamamlanacağı ince, uzun adamını ve kendisini gördü buğulu düşlerinde. Kaybolacaktı dans ederken sevdiğinin kollarında. Hayali bile Elif’i mutlu etmeye yetiyordu.
Birden nağmelere bir sesin karıştığını farketti. Gittikçe yaklaşan bir ayak sesiydi bu.
Elif’i bir telaş sardı. Rum evlerinin arasında hızlandı birden yürüyüşü , düşleriyle beraber. Kalbi bir kuş olup uçtu Elif’in! Ensesinde hissediyordu ayak seslerini ve korkuyordu. Kalbi anne karnındaki bir bebek gibi atıyordu.
Elif o sessiz sokakta , taş plaktan çıkan sesi boğan bir ses duydu , kalbinin çok derinlerinde. Güller saçıldı her tarafa, kan kırmızısı güller.
Narin Elif , ince , uzun Elif kökünden koparılmış bir ağaç gibi yere yığıldı. Böyle son bulmamalıydı. Bu kadar çabuk olmamalıydı diye düşündü. O güzel buğulu gözleri, on sekizinde ışığına aldanıp , bir pervane gibi çarptığı adamın gözleriyle buluştu. Son gördüğü kişi o olmamalıydı.
Taş plaktan çıkan nağmeler sus pus oldu. Uzun, ince slüetiyle düşlerinde ki adam uçup gitmişti.
Pervaneler teker teker Elif’in üstündeki kan kırmızı güllerin üstüne yığıldı.
Pervanelerin kanatlarında ışığa yöneldi ve ilk aşkının namlusunda yıldızlarla buluştu.
İnce , narin , hassas Elif ışığa koşanlardandı…
BİR ELİF VARDI İNCEDEN
Bir hatıra defterinin sayfalarındaydı,
Tek tek koparılıp bir çöp kutusuna bırakıldı.
İtinasız , yıpratılmış , unutulmuş
Hurdacıların çuvalındaydı.
Dal daldı ağaçların yeşil yapraklarında ,
Çiçek vermeden erken gelen sonbaharla
Rüzgârla savruldu uzak diyarlara.
Onun adı Elifti
İnce uzun , narin , kırılgan
Saçları gece siyahında , gözleri buğulu Elif
Bir güldü mü ?
Kırmızı gülleri soldururdu dallarında.
Uzun , ince , narin Elif ,
Ah Elif gülleri kıskandıran Elif,
Masal kitaplarından düştü gönüllere.
Bir hatıra defterinin sayfalarındaydı
Tek tek koparılıp atılmadan önce.
Öykü ve şiir: Kader Eltutan