Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Samsun Şubeler Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla bir basın açıklaması düzenledi.
Açıklamayı KESK Samsun Şubeler Platformu adına Eğitim-Sen Kadın Sekreteri Havanur Taflan gerçekleştirdi.
Taflan şunları söyledi:
“Erkek devlet şiddetine, yoksulluğa, emek düşmanlığına, savaşlara karşı barışı, hayatlarımızı ve haklarımızı savunuyoruz şiarını yükseltiyoruz. Erkek egemen siyasetin politikaları, kapitalizmin, milliyetçi ve tekçi ideolojilerin saldırılarına hizmet ederken eşitsizlikleri yeniden üretmeye devam etmekte ve erkek devlet şiddetini meşrulaştırmaktadır. Bu nedenle bizler, kamu emekçisi kadınlar olarak erkek devlet şiddetine karşı her alanda yürüttüğümüz mücadeleyi emek, barış ve demokrasi mücadelesinden ayrı düşünmüyoruz.
Haftalardır İsrail’in Gazze’ye her geçen gün artan şiddetli saldırılarına tanık oluyoruz. Savaşta öldürülenlerin çoğunun kadın ve çocuk olduğunu üzüntüyle takip ediyoruz. Gazze’de savaş ve soykırım suçu işleniyor. İkiyüzlü devletler ise her zaman olduğu gibi, dünyanın her yerinde kadınların bedenlerini savaş politikalarına alet ediyor ve hayatlarını hiçe sayıyorlar.
Evde, işte, okulda, sokakta, sosyal medyada, dijital platformlarda erkek şiddetine maruz bırakılıyoruz. Erkek şiddetine dair veriler iktidarlar tarafından açıklanmıyor. Şiddet vakalarının üstü örtülmeye çalışılıyor. 2022 yılında erkek şiddeti 334 kadını öldürdü. Sadece 2022 verilerine baktığımızda bile şiddetin hedefi haline gelen kadınların sayısının arttığını görüyoruz. LGBTİ+ örgütlerinden gelen raporlar nefret söyleminin de her geçen gün arttığını gösteriyor.
AKP-MHP iktidarı ise sorun çözmek yerine kadın düşmanı siyasetine ve nefret söylemlerine yenilerini eklemeye devam etmektedir. Baskı mekanizmalarını tümüyle seferber ederek kadın kazanımlarını zayıflatmaya, kadınları eve mahkûm etmeye ve kamusal alanda iradesizleştirmeye dönük politikalarına hız vermektedir.
Kadın emeği üzerindeki denetimini sıkılaştırarak ayakta kalmaya çalışan AKP-MHP iktidarının Türk-İslam sentezine yaslanan bir kültürel hegemonya kurma çabası da ailenin kutsallığına zeval getirmeyecek cinsiyetçi politikalarla devam etmektedir. Kürtajın ve sezaryenin hak olmaktan çıkarılması, şiddet uygulayan erkekle arabuluculuk uygulaması, boşanmayı zorlaştırma raporları, nafaka hakkına dair tartışmaları ile kadınları sistematik olarak aileye mahkûm etmeye çalışmaktadır.
Biz kadınlar tüm bu sorunlara çözüm üretecek politikaların yapılmasını, kadına yönelik şiddetin tüm biçimleri ortadan kalkmasını istiyoruz ve kadınların eşitlik ve özgürlük sorunu çözülmeden siyasi, medeni, sosyal ve ekonomik haklara erişimden bahsedilemeyeceğinin altını özelikle çiziyoruz. Savaşa, şiddete karşı barışı, hayatı ve haklarımızı savunacağız”