Kitle kültürü, üretilirken hedeflediği kitleye uzak bir noktada bulunan kuruluşlar
tarafından yazılır ve çizilir. Üst merceğin izninden de geçerek sunulur ve hedef kitlesine alan bırakmaz. Verilmek istenen tek bir mesaj vardır; bu mesaj, kitlesine adeta şırınga edilir.
Kitlede bu verileni birebir almış olur. Bundan dolayı kitle kültüründeki kitle, edilgen bir
kitledir. Çünkü kitle kültüründe, kitleyi uyutma ve siyasetten uzak tutma vardır. Bir bakıma gerçeklikten kaçışla beraber oyalama durumu hâkim gibidir. Bu hâkimiyet sürüye dâhil olma, güvenli bölgede kalma gibi eğilimlerimizi destekler niteliktedir. Güvenli bir bölgedir; çünkü bu kültüre tabi olan kitle içerisinde yerimizi aldığımız için farklı bir durum sergiliyor olmamız bizi dışlatacak bir duruma sürükleyecektir. Bu nedenlerden dolayı, süre gelen kültüre tabi olma durumundan bahsedebiliriz.
Popüler kültürde kendin olma durumu vardır. Spesifik şekillerle ayrılan alt kültürler kendi içerisinde anlam bularak yer edinirler. Hem bir boyutu ile sisteme bağlı olmayı sürdürür hem de sisteme karşı başkaldırışımızı dile getirir. Bu bakıma daha rafine yanılsamasına sahiptir. Kitle kültürüne nazaran belirli bir sınırı olmadığından daha “özgürmüş, kendine hasmış” rolündedir. Her ikisi de kapitalist sistemin hedef kitleye ulaşmak adına oluşturduğu kültürler olsa dahi popüler kültürde yer alan kitlenin biraz daha sesini duyurmaya çalıştığı söylenebilir.
Daha özgürlükçü olan popüler kültür, bireyselleşme esaslıyken; kitle kültürü geniş kitlelere hitap etme yönelimindedir. Günümüzde birçok popüler kültürün oluşumuna ön ayak olan sosyal medya platformları, durumu çok daha farklı bir boyuta getirmiştir. Bilginin bu kadar hızlı ve ulaşılabilir olduğu zamanda daha fazla akım ve popülariteler ortaya çıkmaktadır.
Örneğin Instagram keşfet bölümünde gezen vejetaryen biri, vegan topluluğunun paylaşımlarına rastlayıp, incelemesinin ardından veganlığa sıcak bakmaya başlayabilir. Çevresinde vegan arkadaşları da varsa buluştukları zaman gidecekleri bir yerin vegana uygun oluşu ile vegan yemeklerini tatmak isteyebilir ve bu şekilde popüler olan bu kültüre hızlısıyla adapte olur.
Aslında burada durum yine iki taraflıdır. Vegan kültürü daha fazla sesini duyurmuş ve hedef kitlelerine ulaşabilir şekilde iken hedef kitlesi dışındaki insanlarda söz sahibi olur. Başka bir noktada ise kapitalist sistem devam eder. Bu alt kültür, yeni bir yeme şeklini oluşturduğundan ötürü sektöre de başka bir kol kazandırarak kazanç elde edecektir. Ne kadar bireyselleşip sınırlarımızı esnettiğimizi düşünsek bile kapitalist sistem de aynı şekilde sınırlarını esnetmekte ve ulaşmak istediğine ulaşmaktadır.
Ebrar Şengül AYDIN