Benim müzik yolculuğum, çok küçükken başlamış aslında. (Hayır elimde fırçayla ayna karşısında hiç şarkı söylemedim. Onu demiyorum)
Daha küçücük çocukken, ilerde bu işin üreticisi olacağımı düşünmeden, konuya kendimi dahil etmeden deliler gibi müzik ‘tüketiyordum’.
Of Aman Nalan’la dertlenmeler, yabancı şarkıları dinleyip anlamaya çalışmalar, bilmediğim kelimeleri kenara not etmeler, ezberlemeler, arabesk, pop, rock hepsinde ayrı bir tat bulmalar çok küçük yaştaydı.
Hepimiz yapıyorduk bunları elbette ama benimki zaruri bir ihtiyaç gibiydi, ödev yapmak gibiydi.
Çocukken ailemden ısrarla istediğim şeyler radyo, walkman, mp3, kulaklık…
Kısacası hep müzikle ilgili şeylermiş sonradan anladım.
Ortaokulda flütle yediğimiz sıra dayağından, tuhaf sınavlardan dolayı müzikten öyle soğudum ki sonraki yıllarda üretici olarak bu işin içinde olacağımı söyleseler gülerdim.
Enstrüman çalmak, notalara ilgi duymak aklımın ucundan geçmezdi.
Ama insan kalbinden gelen şeyleri susturamıyor sanırım.
Söz yazayım, gitar çalmayı deneyeyim, şöyle melodi yapayım derken daldım bu sektöre..
Bir şarkı sözünün yazılışı…
Yazılırken hissedilen duygular, arkasına eklenen enstrümanlar, o enstrüman çalan insanların gülümseyerek şarkıya kattığı ruhları, o güzel tınılar… Senkron…
Çok çetrefilli bir yolculuk ama çok da güzel..
Her zaman söylüyorum müzik, ünlü olmak için yaptığım bir iş değil.
Benim için zaten bir iş değil…
Hatta iş olarak yapsam belki de bu kadar severek yapamazdım.
Beni bazen düşünmekten uzaklaştıran, bazen derin düşüncelere salan, kendimle hesaplaşmama sebep olan yakın arkadaşım gibi..
Yazdığım şarkıları, duygularımı ya da gözümün önünde yaşanan duyguları anlatmak için yazıyorum.
Seni üzdüler ya beni de üzdüler, sana haksızlık yapıldı ya bana da yapıldı demek için yazıyorum.
Bir yerde içimiz yanar, başka yerde laf sokarız diye yazıyorum.
Bulduğum en etkili yol bu benim…
Çünkü müzik benim en sivri kalemim…
Pelin ŞAHİN
😍