Samsun’da bebek fotoğraf stüdyosu ile çığır açan Fotonet Bebek Stüdyosu 7/24 Gündem’in 4. sayısına konuk oldu.
Sizleri tanıyabilir miyiz?
Gülşah Köksal ben. Eşim Fotonet’in sahibi. İlk olarak 2002 yılında, Gazi Caddesi’ndeki yerimizde eşime destek olmak için başladım. Hem yurt içinde hem de yurt dışında hizmet veriyorduk.
Zeynep Güdeloğlu ben. Biz teyze yeğeniz. Yıllardır ben de Fotonet’in içerisindeyim. Başlangıçta bebek fotoğrafçısı olmayı hiç düşünmüyordum. Yazları çalışıp, kışları okuluma devam ediyordum. Üniversite bittikten sonra yardımcı olmak adına geldiğim stüdyoda bu işi ne kadar sevdiğimi keşfettim. 3 yıldır bebeklerin fotoğraf ve videolarını çekiyorum. O anlara şahitlik ettikçe ne kadar doğru bir karar verdiğimi de anladım.
Bebek stüdyosu açma fikri nasıl gelişti?
Gülşah Köksal: Stüdyomuzda, 1 yaş çocuk çekimlerine başlamıştık; ancak yenidoğan çekimleri yapmıyorduk henüz. Bir gün, karı koca doktor olan bir çift geldi stüdyomuza. Ben bebeğime yenidoğan fotoğrafı çektirmek istiyorum, kıyafetlerini de yurt dışından getirttim dedi. Siz çekim yapabilir misiniz diye sordu? Tabii ki dedim. Örgüden bir kuzu bir de dinazor kıyafeti giydirdik bebeğimize. İlk yenidoğan çekimim o gündü:)
Benim zaten aklımda olan bebek fotoğrafçılığı düşüncesi yolunda ufkumu açtı bu çift. Bazen ummadığınız bir anda tanımadığınız kişiler, hayatınıza ya da hangi mesleği seçeceğinize yön verebiliyor. Sonrasında eşime bebek fotoğrafçılığı yapmak istediğimi söyledim. Eşimin de desteğiyle bu sektöre girmiş oldum. Benim serüvenimde böyle başladı. 2015 senesinde Samsun’un ilk bebek stüdyosu olan Netbebek Stüdyosu’nu açtık.
Samsun’da ilk bebek stüdyosu olarak hangi zorluklarla karşılaştınız?
Gülşah Köksal: 3 çocuk annesi olduğum için bir bebeğe nasıl davranılması gerektiğini biliyordum zaten. Bebek ve aile ile olan iletişimimde de anneliğin verdiği tecrübe sayesinde hiç sorun yaşamadım. Belki anne olmasaydım o süreçte daha çok zorlanabilirdim.
İlk olmanın hem avantajını hem de dezavantajını yaşadık tabii. Genelde ilk olan yerle ilgili önyargıyı yıkmak zordur. Ben zoru başardım aslında. Onun dışında ürün temin etme konusunda zorluklarla karşılaştık diyebilirim. Yurt dışından getirttik tüm ürünlerimizi. Çünkü Türkiye’de birkaç kişi dışında bu alanda hizmet veren yoktu. Türkiye genelinde bebek fotoğrafçılığının yaygınlaşmasıyla bu sorun da ortadan kalktı.
Stüdyonuzda hangi hizmetleri veriyorsunuz?
Gülşah Köksal: Doğum öncesi çekimleri ile başlıyoruz. Annelerimize hamileliklerinin 28 ila 32. haftaları arasında doğum öncesi çekimleri yapıyoruz. Çekimde kullanılan kıyafet ve aksesuarları biz temin ediyoruz. Sonrasında hastanede doğum anı çekimlerimiz oluyor. Doğumhanede o anlara eşlik ederek ölümsüzleştiriyoruz. Doğumun ertesi günü çekirdek aile çekimlerimizi yapıyoruz.
Hastane çekimleri sonrasında bebeğimiz bir haftalıkken stüdyomuzda yenidoğan çekimleri yapıyoruz. Yenidoğan konseptimizde de tüm kıyafet, aksesuarlar, oyuncaklar bize ait. Ailelerimize sadece bebeğini alıp stüdyomuza gelmek kalıyor. Bebeğimizin altını biz alıyoruz, biberonla besleniyorsa biz besliyoruz. Genelde konsept tercihlerini aileler bize bırakıyorlar.
Bazen de renk tercihini annelerimiz yapıyor, seçtikleri renk üzerinden bizler de konsepti belirliyoruz. Bebekleri hazırlayıp çekimlerini gerçekleştiriyoruz. Sonrasında ise yaş konseplerinde yine bizimle iletişime geçiyor ailelerimiz.
Çekimlerinizde bebeklerin ve çocukların sakin durmasını nasıl sağlıyorsunuz?
Gülşah Köksal: İlk haftada bebekte gaz problemleri daha az oluyor. Bunun için yeni doğan çekimlerimizi bebek bir haftalıkken yapmayı tercih ediyoruz. Önemli olan çekim öncesindeki hazırlık.
Bebeğimizi uyuttuktan sonra o pozu ayarlayıp kısa sürede de çekimlerimizi gerçekleştiriyoruz. Bebek ve çocuklar sıkılmadan bitirmeye çalışıyoruz çekimlerimizi.
Zeynep Güdeloğlu: 1 yaş bebeklerinde ise, bebeğin henüz yürümeyi öğrenmemiş olması bizim işimizi kolaylaştıyor. Böylece, elimizdeki oyuncaklar, onların bildiği müziklerle, taklitlerle sadece dikkatlerini çekmek kalıyor bize. Bu yaş çocuklarda daha çok anı yakalamaya çalışıyoruz. Bu yüzden net bir fotoğraf sayısı belirtmiyoruz ailelere. Bu bebeğin durumuna bağlı çünkü. Kimi çocuklar sakince durup hatta istediğimiz pozları verirken; kimisi de asla sabit durmak istemeyebiliyor. Fotoğraf sayısı da çocuğun durumuna bağlı olarak değişkenlik gösteriyor.
Meslekte unutamadığınız bir an yaşadınız mı?
Gülşah Köksal: Gazi Caddesi’ndeki yerimizdeydik. Samsun’a yeni taşınmış bir aile fotoğraf çekimi için geldiler. Ofisimiz ev ortamı gibidir. Gayet sıcak bir şekilde karşılayıp, ikramlarımızı yaptık ailemize. Farklı bir durum vardı adını koyamadığım. Sonrasında bebeğimizi hazırlayıp çekime başladım.
Anne babadan hiç ses çıkmıyor. Babaanne çekim esnasında “Ben göreceğimi gördüm, siz işinizi yapın” dedi ve gitti. Anlam verememiştim neden öyle bir cümle kurduğuna. Çekim bittikten sonra bebeğin babası, “Kusura bakmayın lütfen annemin tavrından dolayı üzgünüm. Annem çok önyargılıydı. Eski köye yeni adet mi getiriyorsunuz, hiç yoktan yere çocuğu hasta edeceksiniz, tutmayı bile bilemez onlar gibi bir sürü şey söyledi gelmeden önce. Ben de eşimi kıramadığım için geldik yine de. Sizin bebeğimize karşı tutumunuzu, tavrınızı aynı zamanda da yerinizdeki hijyeni, hassasiyeti görüp beğendiği için de güvenli bir şekilde gitti sanırım” dedi.
Hiç unutamıyorum o günü mesela. Şu an o önyargıyı yıktık tabii. Artık yıllardır bu sektörde olduğumuz için ailelerin güveni daha da arttı. Bebeğini bırakıp kuaföre giden annelerimiz bile oluyor 🙂
Doğumhane gibi stresli bir ortamda çekim yapmak sizleri zorluyor mu?
Zeynep Güdeloğlu: Annelerimiz bizimle doğum streslerini atmış oluyorlar aslında. Poz vermeye odaklandıkları için o andan, o korku duygusundan çıkıyorlar. Sonrasında tam doğum zamanı gelince, doğumhaneye birlikte giriyoruz.
Ellerini tutmamı istiyorlar benden. Öyle farklı bir duygu ki o bağı kurmak. Bu anlara şahitlik ettikten sonra bebek fotoğrafçılığında devam etmekte çok doğru karar verdiğimi anladım. Sevdiğim işi yaptığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Konseptlere nasıl karar veriyorsunuz?
Zeynep Güdeloğlu: Planlayarak oluşturduğumuz konseptler olsa da çoğu konseptimiz o anda ortaya çıkıyor. Konsept oluşturmak işimizin en keyifli kısımlarından biri. Günlerce bir konsept üzerinde çalışıp ortaya çıkarttığımız konseptlerin yanında çok kısa zamanlarda sadece bir deneme sonucu ortaya çıkan çok sayıda konseptimiz mevcut.
Mesela çok dikkat çeken bir mucit konseptimiz var. Bebeklerimize gözlük takıp ellerine kitap, mini tablet veriyoruz. Slopet giydirip ona uygun şapka takıyoruz. Bunun gibi dikkat çeken çok sayıda konsept hazırlıyoruz. Konsept oluştururken kullandığımız kıyafetler, aksesuarlar kadınlara ayrı bir iş sahası da sağlıyor. Mesela kıyafetlerimizin, oyuncaklarımızın, şapka, taç, bandana gibi aksesuarlarımızın hepsini farklı iş dalındaki kadınlarımız yapıyor. Şu anda bu alandaki iş kolu daha da arttığı için malzemelerimizi daha kolay temin edebiliyoruz.
Aileler neden Netbebek Stüdyosu’nu tercih etmeliler?
Gülşah Köksal: Aileler henüz karar aşamasındayken; onları stüdyomuza davet ediyoruz. Stüdyomuzu görün, kafanıza takılan her şeyi birlikte konuşabiliriz diyoruz. Ailelerimiz stüdyomuza girdikleri andan itibaren, kendi evlerinde gibi hissediyorlar. Bu sıcak ve samimi iletişim yapılan işe de yansıyor kesinlikle. Hem kullandığımız ürünlerin hijyenine bakabiliyor hem de yapılacak çekimin profesyonel ekip tarafından yapılacağını görmüş oluyorlar.
Yıllardır bu sektörde olmamıza rağmen eğitimlerimize devam ediyoruz kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Çünkü sürekli gelişim gösteren bir sektör fotoğrafçılık. Sosyal medyamızdan bizi takip edip gelen çok sayıda ailemiz var. Her tarzda, her tonda konsept sunuyoruz bu çeşitlilik de ailelerin bizi tercih etmelerini sağlıyor. Ayrıca şuna değinmek isteriz.Müşterilerimizden bazıları Samsun’daki başka bir stüdyoda beğendikleri bir konseptin aynısını hazırlamamızı talep ediyorlar. Biz de birebir aynısını yapamayacağımızı söylüyoruz.
Başka illerdeki görsellerden istediklerinde yapabiliriz ancak aynı ildeki bir stüdyonun konseptinin aynısını yapmayı etik bulmuyoruz.
