CHP Atakum İlçe Başkanı Serhat Türkel, Atakum’daki bir okulda yaşanan olay ve ÇEDES projesi hakkında düzenlenen basın açıklamasında, “Bunların derdi din değil zaten dertleri din olsa dinde zorlama olmayacağını, seçim özgürlüğünü bilirler. Bunların tek derdi kendilerine hazır kıta asker yetiştirmek” dedi.
Samsun’un Atakum ilçesinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak eğitim veren Özel Külliyat Okulları’nda akademik başarı gösteren kız öğrencilere takdir – teşekkür belgesi yerine ‘İslam’ın kızı’ belgesi verilmesi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesi Samsun’da protesto edildi.
Onur Anıtı önünde yapılan basın açıklamasına CHP Samsun milletvekili Murat Çan, CHP Samsun İl Başkanı Fatih Türkel, CHP Atakum İlçe Başkanı Serhat Türkel ve partililer katıldı.
Yaşanan bu son olayı ve ÇEDES projesini eleştiren CHP Samsun milletvekili Murat Çan ve CHP Samsun İl Başkanı Fatih Türkel’den sonra sözü alan CHP Atakum İlçe Başkanı Serhat Türkel, bu kurumla ilgili yetkilileri, görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye davet etti.
Serhat Türkel açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Kıymetli basın mensupları, saygıdeğer Samsun halkı, bugün Karadeniz’in eğitim seviyesi en yüksek, en gelişmiş ve en çağdaş kenti olan Atakum’da görmekten hicap duyduğumuz bir skandala dur demek için buradayız.
Atakum’da bulunan Özel Külliyat Okulları, Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredatını uymadığını aleni bir biçimde kendi sitesinde ifade etmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendisine bağlı olduğu iddia edilen bu sözde ‘’Eğitim Kurumunu” denetlemediği ve kanunlara aykırı olan bu kurumu kapatmadığı ya da kapatamadığı aşikârdır.
Tabiri caizse Türkiye Cumhuriyeti içerisinde paralel bir eğitim oluşumuna giden bu kurumla ilgili yetkilileri burada, kamuoyu önünde, görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz.
Gelin bu çarpık yapının faaliyetlerini biraz yakından bakalım. Bunların sözde Kız Anadolu Lisesi’nde “Manevi rehber” adı altında imamlar ve vaizler, güya öğretmen olarak görev yapıyor. Sevgili hemşerilerimiz, yine ve yeniden dinimizi kendi çıkarları için sömürme gayretinde olan sizin bizim çocuklarımızı kendi siyasi ve ticari çıkarlarına teşne etmek isteyen bir yapıyla karşı karşıyayız. Bu tip yapılar kendi milletinden kendi dilinden öylesine kopuklar ki eğitim dilinin yüzde 70’i Arapça yüzde 30’u İngilizce. Bu tip yapılar Cumhuriyet değerlerinden ve Atatürk ilke ve inkılaplarından o kadar bir haber ki henüz reşit bile olmayan kız çocuklarımıza çarşaf giydiriyorlar.
Değerli yurttaşlarımız, bunların derdi din değil zaten dertleri din olsa dinde zorlama olmayacağını, seçim özgürlüğünü bilirler. Bunların tek derdi kendilerine hazır kıta asker yetiştirmek. Yasaları ve toplumun değerlerini görmezden gelen bu kurumda, çocuklarımızın müfredatı; laik-bilimsel eğitim anlayışına ve pedagojiye aykırı bir içerikte hazırlanıyor.
Eğitim sistemine bilimsel şekilde bakayamayanlar, din ve siyaseti birbirinden ayıramayanlar, Anayasa’da açıkça belirtilen laiklik ilkemize meydan okuyor. Ancak ülkeyi tarikat, cemaat sevdasıyla uçurumun eşiğine getirenlere bir çift lafımız var. Çocuklarımızın tarikat ve cemaatlerin kucağına itilmesine seyirci kalmayacağız. On binlerce gencin daha solmasına izin vermeyeceğiz.
Mısır’da “Laiklik ateizm değildir, korkmayın” diyenler. Neden kendi ülkelerinde laikliğin değerini bilmiyorlar. Laik eğitim; toplumdaki farklı inanç, mezhep ve kimliklerin bir arada barış içinde yaşayabilmeleri için son derece önemlidir. Laik olmayan bir eğitim sisteminin demokratik ve bilimsel olması, bireylerin inançlarını hiçbir baskı altında kalmadan özgürce yaşaması mümkün değildir.
Eğitim sisteminde iktidarın kendi dünya görüşüne ve yaşam tarzına uygun nesiller yetiştirme yönündeki uygulamaları tüm topluma yönelik fiili bir dayatma haline gelmiş durumdadır. Bugün laikliği savunmak, ayrımcı politikalar karşısında eşit yurttaşlık hakkını, tek tipleştirme karşısında özgürlüğü ve en önemlisi otoriterleşme karşısında gerçek demokrasiyi savunabilmenin en temel aracıdır.
Bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik her türlü uygulamadan vazgeçilmelidir.
Mevcut iktidar, atalarımızın Cumhuriyet değerlerini yaşatmak ve korumak için canını verdiği ülkemizi; tarikatlara, gerici cemaatlere teslim etmiş durumdadır. Bilimden, aydınlıktan uzak bir toplum yaratmak istiyorlar. Özellikle eğitimi köreltmek istiyorlar. Ancak şu iyi bilinmelidir ki Cumhuriyetin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi bunlara müsaade etmeyecektir.
Bu günlerde karma eğitimi diline dolayan Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesiyle okullara “manevi rehber” adı altında imamlar ve vaizler eğitimci olarak girmeye başlıyor.
Çocuklarımızın ve öğrencilerimizin, siyasi iktidarın kendi hedeflerine ulaşmak için hayata geçirilen ÇEDES ve benzeri projelerin birer parçası haline getirilmesine izin vermeyeceğiz.
Çocuklarımızı emanet ettiğimiz okullarımızın gelişmiş ülkelerle rekabet edebilecek laik ve bilimsel eğitim yuvaları olması için halkımızı mücadeleye davet ediyoruz.
Bu konuda başta eğitim emekçileri olmak üzere, kamuoyunun ortak ve güçlü bir tutum alması gerekiyor.
Eğitimin, gericilikle karartılmasına izin vermeyeceğiz. Atakum’da faaliyet gösteren bu kurum Anayasayı açıkça çiğnemekte ve suç işlemektedir. Milli Eğitim Bakanlığını ve Cumhuriyet Başsavcılığını konu ile alakalı göreve davet ediyoruz.”