Samsun’da büyük ilgi gören Yelsa Estetik ve Güzellik Salonu kurucusu güzellik uzmanı Yeliz Sağıral, 7/24 Gündem Dergi’nin 6. sayısının kapağında yer aldı. Sağıral, hayat hikayesi, Yelsa’nın kuruluş öyküsü ve kişisel bakımda dikkat edilmesi gerekenler hakkında açıklamalarda bulundu.
Yeliz Sağıral kimdir?
1 Mayıs 1980 doğumluyum. Tekirdağlıyım. Orada büyüdüm. İlkokul, ortakul ve liseyi Tekirdağ Malkara’da okudum. Bir kız kardeşim var. Babam ticaretle uğraşan bir esnaftı. Ayrıca maden ocaklarında idareciydi. Oradan çok erken yaşta emekli oldu ve sonrasında hep ticaretle uğraştı.
Lisede çok başarılı bir öğrenciydim. Bizim zamanımızda özel sınıflar olurdu. O sınıftaydım ancak babam liseden sonra çevreden gelen kız çocukları okul için şehir dışına yollanmaz türü söylemlerin de etkisiyle beni okutmak istemedi. Üniversite hayallerimi elimden aldılar. Tabii sonradan açıköğretim okuyarak bu hayalimi gerçekleştirdim. Hayalim hakim olmaktı. Belki hayat bana adaletli davranılmadığı içindir bu isteğim.
2000 yılında kızımın babasıyla görücü usülü talihsiz bir evlilik yaptım. Ancak kızım dünyaya geldi ve kötü evliliğin içerisinde bir armağandı bu bana. 21 yaşında şu an. Aslında evlilik sonrasında hep ayrılmak istedim kızımın babasından ancak; kimse bu konuda bana destek olmadı. O süreçte çok büyük mücadeleler vermek zorunda kaldım.
Ne zaman boşanmak istediğimi söylesem, sürekli beni kızımla tehdit eden biri vardı karşımda. Çocuğunu göremezsin, onun yüzünü asla göstermem, ölene kadar kızına hasret kalırsın gibi tehditler savuruyordu. Artık tahammül edemeyecek noktaya geldiğim bir dönemde bir arkadaşımın henüz stajer avukat olan kız kardeşi bana cesaret verip, yol gösterdi. Davayı açtığım gün, hemen anlaşmalı boşanma protokolü hazırlayıp geldi. Sadece kızımla ilgili kısma bakıp, imzayı atarak kızımı alıp evden çıktım. Benim hayatım o gün başladı aslında.
Kızımla satın alabildiğim birkaç 2. el eşya ile bir apartmanın bodrum katında bir eve yerleştim. Pencereden yoldan geçenlerin sadece ayaklarını görüyorduk. Elimde kalan para evime perde almaya bile yetmemişti. Komşularımdan yaşlı bir teyze kapımı çaldı ve kızım evinde neden perden yok, genç kadınsın evin görünüyor dedi üzülerek. Maaşımı aldığımda alacağım, gazete kağıdı ile kapatırım teyze dedim. Apartmana söylemiş ve bana tül diktirmişler.
Bana getirdiğinde şaşırdım ben bunu ödeyemem kabul edemem dedim. Biz sana ev hediyesi aldık komşularla dedi. Hiç unutamam o anki duygularımı, iyi insanlar iyi ki var. İnsanlara dokunabilmek çok güzel. Ben de elimden geldiğince küçük de olsa insanların hayatına dokunmaya çalışıyorum, çünkü benim hayatıma da dokunanlar oldu.
Kendimi kanıtlamaya başlayınca ailem de desteklemeye yanımda olmaya başladı. Tekirdağ’dan ayrılıp, İstanbul’a yerleştiler. Ben de ailemle yaşadım o süreçte.
Sonrasında şimdiki eşimle yollarımız kesişti. 7 yıldır evliyim ve bir oğlumuz var. İnsanın hayatındaki dönüm noktalarından biri de eşi diyebilirim. Önce kendine güvenmeli birey elbette.
Mesleğinize ilk nasıl adım attınız?
Kolumda ince bir bileziğim vardı, meslekle ilgili eğitimleri almak için bozdurdum. İlk eğitimimi İstanbul’da çok iyi bir eğitim merkezinde aldım. Gelen hocalarımız hep üniversite hocalarıydı. 8 aylık bir eğitimden sonra çalışmaya başladım. Çalışmak istememe özellikle kızımın babasından ve ailemden tepkiler geldi. Kimseyi dinlemedim ve çalışmaya devam ettim.
Nişantaşı’nda Estetik Cerrah Azimet Özdemir ile beraber çalıştım. Hatta bir nevi ortaklık yaptık. Güzellik bölümü kısmını ben işletiyordum. 2 yıl boyunca Büyükçekmece’den Nişantaşı’na gidip geliyordum. Bu süreçte eşimle de evlilik kararı alınca o mesafe zorlamaya başlamıştı. Bu sebeple ayrılıp Beylikdüzü’nde bir rezidansın içerisinde kurdum ilk iş yerimi. Sadece bir cihaz, cilt bakımı ünitesiyle.
Çok yoğun çalıştım o dönem. Sabah 9’da başlayıp tek başıma seanslara girip, satışı yapıp, temizliği yapıp gece on ikide evime gidiyordum. Otel gibi kullandım evimi 2 yıl boyunca. Çok çalıştığınızda, dürüst olduğunuzda, kimsenin malında gözünüz olmadığında Allah karşılığını veriyor bir yerden. Yenilikleri hep takip ettim.
Peki Samsun’da şube açmaya nasıl karar verdiniz?
İstanbul’daki yerimi açtıktan sonra; eşim de Amasyalı olduğu için ilk aklıma gelen yer Samsun oldu. Samsun’un metropol olduğunu, potansiyelini biliyordum ama Atakum’un Samsun’un incisi olduğunu bilmiyordum 🙂 Bunu da eşimin çevresinden öğrendim. İstanbul’da orijinal buz lazerle çalışıyordum ve 2020’de Samsun’da henüz buz lazer yoktu. İlk yerimizi 2020’de Atakum Türk-İş’de açtık.
İyi ki de gelmişim diyorum. Samsun’un insanını çok sevdim. İstanbul halkına göre daha kibar, mütevazi ve yardımseverler. Yol tarifinde bile sana sokağa kadar çıkıp tarif ediyorlar. Körfezdeki yerimize taşınalı henüz 3 ay oldu. Taşındığımız gün bütün esnaf ikramlarda bulundu, yardım ettiler. Samsun’un ilk buz lazerini ben getirmiş oldum. Şu an üç yerde olduğunu biliyorum buz lazerin.
Merkezinizde hangi işlemler yapılıyor?
Lazer epilasyon, çok çeşit cilt bakımı uygulamaları, bölgesel incelme, kalıcı makyaj, ipek kirpik uygulamalarını yapıyoruz. Genelde güzellik merkezi kurucuları güzellik uzmanı değillerdir, yatırımcıdırlar. Ben tüm uygulamalara girebilen donanımlı bir güzellik uzmanıyım. Birkaç tane daha şube açaçağım nasipse. Franchise vermek istemiyorum çünkü; kaliteyi düşürmek istemiyorum. Kurallar, sözleşmeler olsa dahi sizin dahil olduğunuz gibi yönetemezsiniz süreci.
Günümüzde çok sayıda güzellik merkezi hizmet veriyor. Bu noktada güzellik merkezi seçiminde kişiler nelere dikkat etmeli?
Biz doktor değiliz, güzellik uzmanıyız biz insanları tedavi etmiyoruz. Sektörde güzellik uzmanının ne yapması ya da yapmaması gerektiğini dahi bilmeyenler var.
Mesela bazı güzellik uzmanları ben PRP, mezoterapi yapıyorum diyorlar. Bu hem yasal değil hem de bu uygulamaların eğitimlerini almıyoruz. Bir doktorun yanında çalışıp öğrensek bile bu işlemleri yapmaya yetkimiz yok.
Bizim yapabileceğimiz; ürünlerle cildi tanıyarak çok iyi protekoller hazırlayıp danışanlarımızın cildini en iyi bir şekilde temizleyip, ışıl ışıl mutlu şekilde merkezimizden ayrılmasını sağlamak. Kullanılan ürünlerin içerisinde kolajenler var. Yaptığımız uygulamaların ince çizgilere, renk açılımına, lekelere faydası var; ancak bunların hiçbiri bir tedavi değildir. Biz sadece insanların güzelleşmesinde, yüzeysel anlamda kendini iyi hissetmesinde destekleyici bir bölümüz aslında. Tedavi kısmı doktorların işidir!!!
Lazer epilasyon uygulamalarını güzellik uzmanları yapamaz dendi bir dönem. Bu bence haksızlık; çünkü doktor kontrolünde dahi olsa uygulamaya girecek olan yine güzellik uzmanları oluyor. Haklarımız tekrardan geri verildi. Aslında olayı bu duruma getirenler de yine güzellik uzmanı meslektaşlarımız oldu. Yanlış yapılan işlemler, elma ile armutun birbirine karıştırılması gibi durumlar buna sebebiyet verdi. Kendi salonumda kullandığım cihaz ve ürün kalitesi en dikkat ettiğim noktalar. Herkes işiyle alakalı alanını, sınırını belirlerse, çok daha başarılı sonuçlar alacağız.
Gittiğiniz yerin ruhsatlı bir güzellik salonu olup olmadığına bakmalısınız. İşlemi gerçekleştirecek olan kişi gerçekten güzellik uzmanı mı, belgesi var mı? Birçok kişi yatırımcı aracılığıyla açıyor. Cilt bakımı denildiğinde normal temizleme gibi görünse de işlemi yapan kişi bu işin eğitimini almadıysa, ciltteki siyah noktaları sıkarken bile kalıcı hasarlar oluşturabilir. Lazerde cildi ve kıl yapısını tanımazsan bunlara doğru enerji vermezsen insanlarda kalıcı hasarlara, izlere neden olabilirsin.
Güzellik eskiden lüks olarak görülürdü…
Güzellik göreceli bir kavram. Kişisel bakım ise kadın ve erkek için olmazsa olmaz. Sen kendini sevmezsen seni dünya sevmez. Mesela şöyle bir durum yaşamıştım; İstanbul’daki merkezime bundan 5 sene önce, 55 yaşlarında erkek bir danışan geldi. Çekingen bir şekilde sorununu dile getirdi. Ben güzellik için gelmedim, sağlığımı etkilediği için geldim dedi. Vücudundaki yoğun kıllardan dolayı sürekli terlediğini, bu durumun zatüreye yol açtığını söyledi. Doktoru yönlendirmişti bizlere ter nem dengesini sağlamak için. Sağlık açısından sorun yaşamıyor olabilirsiniz ancak bu durumu günlük hayatınızı olumsuz etkileyebilir. Yatağa yatıyorsunuz her tarafa kıl dökülüyor. Erkek danışanlarımızın çoğunu eşleri yönlendiriyor lazer konusunda. Teknolojinin bu kadar ilerlediği bir dönemde bakımsız olunması çok da mantıklı değil.
Lazerde en çok tartışılan konu cihaz seçimi. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?
Dünya’da gerçek 3 tane lazer sistemi var. Alexandrite, Diode, Nd Yag Lazer ve IPL (Biz bunu gerçek lazer epilasyon olarak konumlandırmıyoruz).
Tabii ki kullanılan cihazın FDA ve Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı olması çok önemli. Sebebi yanlış enerji, yanlış doz ve uygulama ile kişilerde hasara sebebiyet olunabilmesi.
Güzellik uzmanlarının Alexandrite kullanımı zaten yasal değil! Bir dönem IPL ve Diode’u da kullanmamız yasal değildi şu an kullanabiliyoruz. Merkezimizde orijinal buz lazer olan İsrail patentli Alma Lazer kullanıyoruz. Türkiye’de STS Lazer sadece tek disbütörüdür. Buradan cihazı aldığınızda bu cihazı kullanan merkezler listesine ekleniyorsunuz, kişiler firmanın sitesine girerek hangi klinik ve merkezlerin orijinal cihaz kullandığını görebilir. Cihazın ismi; buz lazer, buz başlık lazer diye geçtiği ve ismi farklı şekillerde kullanıldığı için cihazı koruma altına almışlar.
Çok profesyonel bir firma ile çalışıyoruz. Lazer cihazlarının yıllık periyodik bakımları vardır. Bunları yaptırmazsanız cihaz, kişiye zarar verebilir ya da doğru atış atmayabilir, çünkü belirli bir gücü var. Cihazı aldınız ama bakımlarını yatırmadıysanız sizi siteden atıyorlar. Siz ne kadar orijinal buz lazer ile çalışıyorum deseniz de araştıran, bilen kişiler ‘ama sizin adınız orada yok’ diyebilir!!!
Peki neler yapmaktan keyif alırsınız, hayaliniz nedir?
Dans etmeyi çok seviyorum, bu nedenle yakın zamanda dans okuluna başlamayı planlıyorum. Araştırmayı, okumayı ve yemek yapmayı da yemeyi de çok seviyorum 🙂 İlk gerçekleştirmek istediğim hayalim kitap yazmak. 55 yaşımda bir kitap yazmak istiyorum. Bir de Ayvalık’ta küçük butik bir restorantım olsun çok istiyorum.
Son olarak okurlarımıza vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Bir yerlere geliyorsunuz ama çok şeyden feragat etmek zorunda kalıyorsunuz. Kendinizden, özel hayatınızdan, çocuklarınızdan, eşinizden, anne babanızdan, tatillerinizden… Genç kızlarımıza ve kadınlarımıza naçizane söylemek istediğim şeyler var; Bir anda başarı diye bir şey yoktur.
Başarı için; merdivenler birer birer çıkılmalı. Bir anda çok başarılı olayım, çok zengin olayım düşüncesi de bir yanılgıdır bence. Kalıcılığı da tartışılır. Eğer bir işte gerçekten başarılı olmak istiyorsanız acele etmeden çalışın, yılmayın, merdivenleri küçük küçük çıkın. Başarılı olan kime bakarsanız bakın onların mutlaka bir başarı öyküleri vardır ve bu da zaman alır.
Herkes doktor, avukat, mühendis olmak zorunda da değil. Dünyanın şu an her mesleğe ihtiyacı var. Garson olarak başlarsın orada işletmeciliği öğrenirsin, hedefin olur bir gün restorant sahibi olursun. Kuaför yanına çırak olarak girersin, yarın bir gün çok iyi bir kuaför olursun, inşaatta ustalık yaparsın çok çalışırsın müteahhit olursun. Şu sözü çok severim: “Bir işin çırağı olmadan ustası olamazsınız.” Önemli olan sevdiğiniz işi en iyi şekilde yapabilmektir.
Hayatta yaşadığım tüm zorluklara teşekkür ediyorum.