Çektiği vahşi doğa fotoğraflarıyla adından söz ettiren fotoğrafçı Emre Akkanat, 7/24 Gündem Dergi’nin 4. sayısına konuk oldu. Akkanat, vahşi doğa merakının başlangıcını ve sevdiği fotoğraflarının hikayesini 7/24 Gündem Dergi Genel Yayın Yönetmeni Nevin Aydoğan’a anlattı.
Emre Akkanat kimdir, bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1989 Eskişehir doğumluyum. Çocukluğumun ilk yılları Havza’nın çok güzel bir doğası olan Kocapınar Köyü’nde geçti. Burada şehir hayatından izole bir şekilde doğaya ilgi duyan bir çocuk olarak büyüdüm. Eğitim hayatımı Samsun’da tamamladım ve mühendislik eğitimim için Kuzey Kıbrıs’ta yaşamaya başladım. Kendimi keşfetme sürecim de burada başladı. Sonrasında Samsun’a döndüm ve işletmemiz Retro Fotoğraf & Video Atölyesi’ni Anıl Çay ile açtık.
Fotoğraf sanatına nasıl başladınız?
ODTÜ KKK Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği lisans öğrencisiyken öğrencilerin en çok yakındığı şey şehir merkezinden uzak ve sosyal faaliyetler açısından kısıtlı imkanlara sahip bir yerleşkede olmamızdı. Çocukluğumda kırsalda büyüdüğüm için kampüsümüzü ve bulunduğu bakir doğayı çok seviyordum ve bu durumdan çok mutluydum. Bir gün fotoğraf makinesi alıp Kıbrıs’ın güzel doğasını fotoğraflamak istedim. Bu zamanla hobiden bir tutkuya dönüştü.
Bu alanda kendinizi nasıl geliştirdiniz?
2014 yılında üniversitede fotoğrafçılık ve videografi topluluğumuzu amatör şekilde birkaç arkadaşımla kurduk. Zamanla kendimi birçok kategoride geliştirdim. Bana göre bir fotoğrafçı kendini tek kategoride kısıtlamamalı. Sınırlarını zorlamalı ve kendini hep geliştirmeli. Makrodan astrofotoğrafçılığa kadar birçok kategoride çalışmalarım var. Tabi ki bu gelişim sürecimin arkasında çektiğim on binlerce kare fotoğraf ve binlerce saatlik emek yatmakta.
Emeğimin karşılığını 2017 yılında Nikon gibi büyük bir firma tarafından keşfedilerek aldım. Fotoğraflarım Avustralya’da sergilendi ve Nikon tarafından takip ediliyorum.
En sevdiğiniz fotoğrafçılık kategorileri hangileri?
Astrofotoğrafçılık ve vahşi doğa diyebilirim. Bana göre ikisi de en zorlayıcı kategorilerden. Hep zoru seven bir insan oldum. Özellikle bu iki kategoride birçok faktörle mücadele ediyorsunuz. Astrofotoğrafçılıkta ışık ve hava kirliliğinden kaçıyorsunuz.
Karanlık ve yerleşim yerlerinden uzak bir nokta bulmalısınız ki; pozlamanızda uzayın derinliklerini, milyarlarca yıldızı ancak bu koşullarda fotoğraf olarak görüntüleyebilirsiniz. Vahşi doğa fotoğrafçılığında da yine yerleşim yerlerinden uzak, doğanın kalbinde olmalısınız. Özel ekipmanlarınız, kamuflajlarınız, yedek ekipmanlarınız ve en çok da saatlerce bekleyecek sabrınızın olması gerekli.
Samsun’da nerelerde çekim yapıyorsunuz?
Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti ve Nebiyan Dağı genel olarak gittiğim yerler. Vahşi doğa gözlemlerimi buralarda yapmaktayım. Samsun bu konuda çok şanslı bir şehir .
Yarım saatlik bir araba yolculuğu ile vahşi doğaya kavuşabiliyorsunuz. Özellikle Kızılırmak Deltası 360’a yakın kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Bu çok önemli bir doğal miras bizler için.
İşte Emre Akkanat’ın vahşi doğada unutamadığı anlar ve o karelerin hikayeleri…
Su samuru (Lutra lutra): Sayıları her geçen gün azalmakta olan su samurlarını gözlemlemek için yoğun bir çaba harcadım. Kızılırmak Deltası’nda aylar süren takibim sonucunda bu utangaç canlıyı fotoğraflamayı başardım.
Çok nadir görüldükleri için çekmiş olduğum birkaç kare fotoğrafları benim için paha biçilmez bir deneyimdi.
Ak kaşlı çıvgın ( Phylloscopus humei ) : Boyutları itibarı ile son derece ufak ve ülkemizde sadece birkaç kişi tarafından gözlemlenmiş bu kuş türünü ; çok şanslı bir günümde bahçe evimizin balkonunda kahvemi yudumlarken bir çam ağacımızda daldan dala konarken gördüm.
Hiç yanımdan ayırmadığım ekipmanımı hemen kaptım ve ürkütmeden birçok fotoğrafını çektim . Daha önce başka çıvgın türlerini fotoğrafladım ama bu çok çok nadir bir türdü. Benim için doğanın her zaman sürprizlerle dolu olduğunu gösteren bir andı.
Bayağı vaşak ( Lynx lynx) : İnsanlardan uzakta ormanlık ve kayalık alanlarda yaşayan vaşakların nesli tehlike altında. Yayılım gösterdiği alanlar geniş olmasına rağmen görülmesi en zor hayvanlardan birisidir. Oldukça temkinli olan bu canlıları görmek için çok şanslı olmalısınız. Ormanın gizemli hayvanları bu yüzden ormanların hayaletleri olarak adlandırılmaktadırlar. Bu güzel canlıyı bir Nebiyan gezimde saatlerce kamuflaj altında beklerken gözlemledim. Hayatımın en özel anlarından birisiydi diyebilirim.
Sığır balıkçılı (Bubulcus ibis) : Doğada birbirine ortak fayda sağlayan canlıları gözlemlediğim eşşiz anlardan birisi. Su bufalosunun (manda) sırtında parazitlerini temizleyen bir sığır balıkçılını görüyorsunuz bu karede.